Irkçılık ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi ve Sosyal Değişim Derneği'nin düzenlediği "Nefret Suçları Karşıtı Buluşma"da bugün "Uluslararası Deneyimler Işığında Kürt Sorununda Çatışma Çözümü Önerileri" başlığıyla bir sempozyum düzenlendi.
Gazeteci Cengiz Çandar'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen sempozyuma Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Ciemen Katalonya'dan Soroya Sough ve Emekli Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş katıldı.
"Silahlar sesimizi bastırıyor"
İlk olarak söz alan Cengiz Çandar, son derece kötü ve karanlık bir dönemden geçtiğimizi söyledi.
Büşra Ersanlı, Ragıp Zarakolu gibi isimlerin "terör örgütüne üye olmak" gibi suçlamalarla tutuklandığı, hem PKK'lilerin hem de asker ve polislerin ölümlerinde artış olduğu bu günlerde Kürt sorunun çözümü için müzakerenin şart olduğunun altını çizen Çandar, diğer ülkelerde yapılan hatalardan ders çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Çandar, her sorunun kendisi olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
* Diğer örneklerde sorun böyle çözülmüştü diye aynı yöntemleri kullanmak doğru değildir. Her ülkenin sorunları farklı şekilde çözülür. Ancak yapılan yanlışları gözden geçirip, aynı yanlışları yapmamak bizi çözüme bir adım daha yaklaştırır.
* Askeri çözümlere karşı müzakere ile çözüm şart. Bunun için silahların rafa kalkması lazım. Silahlar sussun ama "silahları teslim edin" demek olmaz. Çünkü bu son adımdır. Mesela John Major, IRA ile masaya oturulduğunda silahlar teslim edilsin dedi ve sonuç alınamadı ama Tony Blair sadece "silahlar sussun" dedi ve barış için yol alındı.
* Silahların sesi bizim sesimizi bastırıyor. Ancak bizim konuşmaya devam etmemiz şart. Aynı zamanda öncelikle PKK'nin silahları susturduğunu açıklaması lazım. Ancak o zaman devlete barış için baskı yapabiliriz.
Bizde de gazeteler "Katalanca diye dil yoktur" başlıklarıyla çıktı
Çandar'ın ardından söz alan Soraya Sough, Katalonya'da verilen mücadelelerden bahsetti. Son olarak ETA'nın tek taraflı ateşkes kararı aldığını hatırlatan Sough, İspanya devletinin Katalonya'daki sorunları hala görmediğine dikkat çekti.
Uzun yıllardır verilen bağımsızlık mücadelesini anlatan Sough, kendilerinin en büyük hatasının, müzakere masasına oturulduğu zaman sadece anadil ve kültürel haklarda talepler iletmeleri olduğunu söyledi. Bu hakları kazandıklarını ancak toprak ve bütçe konularında müzakere talepleri olmadığı için bugün ellerinin bağlandığını söyleyen Sough, amaçlarının özerklik değil, tam bağımsızlık olduğunu, özerkliklerini zaten 1970'lerde kazandıklarını ifade etti.
Türkiye'deki durumun da kendi durumlarına çok benzediğini söyleyen Sough, "Katalanca diye bir dil yoktur" yazan gazete manşetlerini gösterdi ve bu sıkıntıları toplumun tüm kesimlerinin desteği ile aştıklarını söyledi.
"Ya bir de Katalanlar gibi bağımsızlık istesek"
İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel ise nefret söyleminin LGBT bireylerden kadınlara, halklara kadar toplumun her kesimini tehdit ettiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
* Kürtlerin kolunu kanadını kırıp, taleplerini nasıl minimize ederiz diye düşünüyorlar. Şiddeti azaltmak için demokratik siyaset alanını genişletmek şart.
* Daha mahkemeler karar vermeden başbakan insanlara "suçlu" diyebiliyor. Hani yargı bağımsızdı? "Bir adet" İdris Naim Şahin insanların gençlik yıllarından yola çıkıp bugün hüküm verebiliyor. Eskiden insanları "komünist" diyerek içeri atarlardı. Şimdi "terörist" diyorlar.
* Kürt hareketi, özerklik ve anadilde eğitim istiyor. Katalanlar gibi bağımsızlık istesek başımıza neler gelecek acaba?
* Bugün medyaya baskı var ve hepsi aynı dili kullanıyor. Gazeteciler, aydınlar acaba sıra bana mı geldi diye korkuyor.
"Kimliklerimizin, inançlarımızın ötesinde düşünebilmeliyiz"
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ise tarafların çözüm önerilerinin hazır olması gerektiğini, bir yol haritası üzerinde tarafların uzlaşması gerektiğini, koşulsuz ateşkesin ilanından sonra da silahsızlanma ve genel affın gündeme gelmesi gerektiğini ifade etti.
Bugün yaşananları 2011 Türkiye'sine yakıştıramadığını söyleyen Öneş, çatışmanın tüm taraflarının meselenin çözümü konusunda toplumsal dinamiklerin gerisinde olduğunu söyledi ve ekledi:
* Nitelikli kurumsal demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk ilkelerinin temel alınması gerekir. Artık kimliklerimizin, inançlarımızın ötesinde düşünebilmeliyiz.
* Milliyetçilik gibi 19. 20. yüzyıl kavramlarından yola çıkarak çözüme ulaşamayız. Bunu devlet de PKK de görmeli.
* Unutulmamalı ki, Türkiye Kürt sorununu çözemediği için PKK sonuç olarak ortaya çıkmıştır. PKK'yi bitirerek Kürt sorununu sona erdiremezsiniz.
* 2009'daki demokratik açılım süreci kapsamlı bir proje olmadığı için devamlılık arz edemedi. Bu süreci devam ettiremememiz büyük kayıptır.
* İktidardan koşulsuz ateşkes talebi gelse, bu talep PKK'den karşılık bulacaktır. Eğer bulmazsa o zaman "terör örgütüyle mücadele" yapılabilir. (EKN)