* Fotoğraflar: Yasin Öztürk - Anadolu Ajansı (AA) / Washington, ABD
Bireysel silahlanma ve silahlı şiddet her ne kadar ABD'de uzun yıllardır önemli sorunlar olarak öne çıksa da son aylarda ülkede yaşanan silahlı saldırılarda gözle görülür bir artış yaşanıyor.
ABD'nin Silahlı Şiddet Arşivi'nin verileri, 5 Haziran 2022 itibariyle ülkede en az 246 kitlesel silahlı saldırı yaşandığını ortaya koyuyor. Diğer bir deyişle, ülke her gün ortalama birden fazla silahlı saldırı yaşıyor.
Peki, ABD'de özellikle son dönemde yaşanan silahlı saldırı ve şiddet olaylarındaki artış neden kaynaklanıyor olabilir?
Ülkedeki ilgili yasal düzenlemeler ne söylüyor? Bireysel silahlanma ve silahsızlanma yanlıları hangi argümanlarla nasıl bir kampanya yürütüyor? Demokratlar ve Cumhuriyetçiler konuya nasıl yaklaşıyor?
TIKLAYIN - ABD'de daha sıkı silah yasası için ilk adım
Siyaset bilimci Prof. Dr. Simten Coşar, "ABD'de doğrudan bireycilik ile iç içe geçmiş" silah kültürünü tanımlarken "ABD topraklarında yaşayan yerlileri yerinden etmenin kendi kaderini belirleme olarak tanımlanmasından siyah köle ticaretine ve avlanmanın – siyahları, kadınları, insan olmayan hayvanları avlamanın – belirli eyaletlerde Amerikan kültürü olarak tanımlanmasına kadar uzanan geniş bir sosyo-politik ve tarihsel yelpazeye" vurgu yapıyor.
Devamını Coşar'ın kendisinden dinleyelim...
Pandemi ve Siyah karşıtı ırkçılığın etkisi
Silahlı Şiddet Arşivine göre, 2022'nin ilk 156 gününde ülkede en az 246 kitlesel silahlı saldırı düzenlendi. Bu, platform kayıt tutmaya başladığından bu yana en fazla silahlı saldırının kayıtlara geçtiği dönem demek. Sizce son dönemdeki artışın sebebi ne olabilir?
Bilebildiğim, izleyebildiğim kadarıyla ABD'de silah kültürünün doğrudan bireycilikle iç içe geçtiğini görüyoruz. Bireysel öz-savunma ve mülkiyet hakkı ile kapitalizmin en vahşi ve en doygun şekilde tecrübe edildiğini düşündüğüm bu ülkede ağırlıklı olarak örgütsüz gerçekleşen, çoklu toplulukları hedefleyen ve katletme amacıyla plânlanmış, bireylerin fail oldukları silahlı saldırı örnekleri ABD'nin maalesef yerleşik gerçekliği.
Haklısınız, son dönemde gittikçe arttı silahın kullanıldığı şiddet vakaları: Kitlesel silahlı saldırı (mass shooting), ateşli silahlarla intihar, ateşli silahlarla insan öldürme... Tabii burada insan olmayan hayvanlar konusu da var. ABD'de silah kültürü, doğrudan avcılığın spor olarak kabul görmesiyle ve bunun çok yaygın olmasıyla bağlantılı – bu yaygınlık yönetim, toplum ve bireysel eksenlerde geçerli.
Aslında bu artış 2022'ye özel değil. COVID-19 pandemisiyle birlikte sivillerin hem silah satın alımında hem silah bulundurmada yükselen bir ivme var; bunun yanı sıra silahla öldürme ve yaralamada da artış var. Pandeminin hem ekonomik hem fiziksel hem psikolojik etkileri pek tabii bunda etkili.
"Başka tarafa bakmayın"
Bağlantılı diğer bir etken ABD'de Donald Trump döneminde yeniden canlanan, cesaret ve alan bulan Siyah karşıtı ırkçı hareketler ve Beyaz üstünlükçü uygulamalar. Trump'ın 2020 Kasım ayındaki başkanlık seçimlerinde Joe Biden karşısında elenmiş olması Trumpçı siyasetin ve toplumsal tercihlerin bir anda ortadan kalktığı anlamına gelmiyor.
Zira söz konusu hareketler ve uygulamalar salt Cumhuriyetçilerin ya da açıkça ırkçı, faşist siyaseti benimseyenlerin tekelinde değil. Aksine, bugün Black Lives Matter (Siyah Yaşamlar Önemlidir) hareketi ve bu hareketin farklı toplumsal-siyasal eksenlerdeki izdüşümlerinin bize anlattığı, Beyaz üstünlükçülüğün biraz önce değindiğim, bireycilikle silah kültürünün iç içe geçtiği toplumsal ilişkiler ağında görünürlük kazanması ve yaygınlaşması. Bu şekilde içerdiği şiddetin, uygulanana kadar hasıraltı edilebilmesi, bu şiddete göz yumulabilmesi...
Ülkede Siyahların av kılındığı zamanlar pek uzakta değil. Pandemi dönemi genelde Beyaz olmayan halklara ve özellikle Siyahlara dönük sivil şiddetin ve polis şiddetinin arttığı bir dönem oldu.
Birçok kişiyi hedefleyen silahlı saldırılardaki artışı böyle tarihsel ortam içerisinden düşünüyorum ben. Bilinen ırkçılık ve Beyaz üstünlükçülüğündeki dönemsel patlamaların şiddetlenmiş ve anlık versiyonu.
"Trump dönemi politika tercihleri devam ediyor"
Son olarak, her ne kadar anaakım Demokratlar aksini öneriyor olsa da Trump dönemiyle birlikte Cumhuriyetçi Partide öne çıkan ırkçı, kadın düşmanı, militarist, yabancı düşmanı ve Evanjelik çizginin Biden döneminde ortadan kalkmadığını, aksine Senato'da Demokratların adımlarını tıkadığını gözlemliyoruz. Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu eyaletlerde Trump dönemi politika tercihleri keskinleşerek devam ediyor – bunu en son birbiri ardı sıra kürtajı hak olmaktan çıkaran eyaletler örneğinde ve Anayasa Mahkemesinde Roe vs. Wade'i lağvetmeye dönük adımlarda görüyoruz.
Aynı eğilim silah satın alma ve taşımayla ilgili kanunların esnetilmesinde görülüyor. Silahlanma, bireysel ve kolektif tehdit algısının arttığı, altının sürekli harlandığı, ısıtıldığı, Beyazlar dışında hemen her halkın düşman görüldüğü, komplo teorileriyle işleyen ve "Amerika'yı Yeniden Büyük Yapmak" retoriğine dayanarak ayrımcı pratiklerin görünürleştiği toplumlarda ve dönemlerde daha fazla rağbet görür. Silahlı saldırganlık da...
Silah yasaları ve militarist kültür
ABD'de bireysel silahlanma hakları özellikle federal düzeyde nasıl bir yasal zemine oturuyor? Eyaletler arasında bu açıdan dikkat çekici farklar var mı? Ya da federal yasalar böyle farklara izin veriyor mu?
ABD'de bireysel silahlanmanın hak olarak kabulü ve eyaletler düzeyinde yasalarla garanti altına alınması 1791 tarihli, 10 maddelik Haklar Bildirgesinin ikinci maddesine dayandırılıyor. Buna göre, "Özgür bir devletin güvenliği için iyi örgütlenmiş ve düzenli bir Milis gerektiği için halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı engellenemez."
Aslında devlet ve halk arasındaki ilişkiye değinen ve halkı devletin korunmasından sorumlu tutan bu madde, bugün özellikle Ulusal Tüfek Derneği (National Rifle Association) ve silah (sanayii ve ticareti) lobicileri tarafından bireysel bir hak olarak silah satın alma ve bulundurmanın yasal dayanağı olarak tanımlıyor: Bireylerin öz-savunma hakları, bedensel bütünlüğüne, beden dışı bireysel mülkiyete dönük yaşamsal tehditler karşısında kendilerini koruma hakkı.
Militarist kültürün, tarihsel olarak Kıta Avrupası'ndan ve Birleşik Krallık'tan gelerek bugünkü ABD topraklarında yaşayan yerlileri yerinden etmenin kendi kaderini belirleme olarak tanımlanmasından siyah köle ticaretine, bireysel kültürün siyasal ve toplumsal düzeylerde öz-bakımdan bireysel çıkarların karar alma mekanizmalarında temsilinden avlanmanın – siyahları, kadınları, insan olmayan hayvanları avlamanın – belirli eyaletlerde Amerikan kültürü olarak tanımlanmasına kadar uzanan geniş bir sosyo-politik ve tarihsel yelpaze içerisinde yüzyıllar boyunca yeniden üretilmesi ikinci maddenin bireysel bir hak olarak tescillenmesine ve bugün silah kontrolü talep eden kesimlerin bireysel hakkın ihlaline yeltenmekle suçlanmasıyla somutlanıyor.
Eyaletlerde durum ne?
"Hemen silah güvenliği yasaları geçirin"
Genelde militarist, özelde silah-sever kültür ABD'de 50 eyaletten 25'inde (ateşli) silahların edinilmesinde hiçbir yasak ve/ya kısıtlamanın olmamasını beraberinde getiriyor. Bazı eyaletlerde, Massachusets Connecticut gibi genelde Demokratların ön planda oldukları eyaletlerde silah edinimi 21 yaşın altına yasaklanıyor ve izin gerekiyor.
Ağırlıklı olarak Muhafazakârların rengine boyalı diğer bazı eyalette ne kısıtlama ne yaş sınırı var. Kısıtlamanın ve/ya da yaş sınırının karşısında duranlar bu tür uygulamaları anayasaya aykırı olarak işaretliyorlar. Federal yasalar bu tür farklara izin verirken anayasanın ihlali iddiasıyla kısıtlamalara ve sınırlamalara karşı eyalet temyiz mahkemelerine başvurulabiliyor.
Yakın dönem bir örnek California'da 2019'da kabul edilen ve tüfek ve tabanca alımına 21 yaş sınırı getiren yasal düzenlemenin eyalet temyiz mahkemesinde anayasanın ikinci maddesine aykırı olduğu gerekçe gösterilerek reddedilmiş olması. Yanı sıra, yakın zamanda Teksas (2021), Georgia (2022) gibi eyaletlerde bu eyaletlerde yaşayanlar için tabanca ve/ya da ateşli silah alımında hiçbir şart aranmamasına dönük yasal düzenleme yapıldı. Diğer bir ifadeyle, 18 yaşından itibaren herkes marketten, pazardan alışveriş yaparcasına silah alışverişi yapabiliyor.
"Saldırı silahları sadece 8 eyalette yasak"
Eyaletler arasındaki farklar aslında silah alınması ve bulundurulmasındaki önemli ve/ya da silik farklardan öte bir kapsama sahip değil. Örneklerin bir kısmını yukarıda verdim – yaş sınırı getirilebiliyor. Bugün ABD'de sigara ve alkollü içki satın almak en az 21 yaşında olmayı gerektiriyor. Oy kullanmanın yaşı 18. Bazı eyaletlerde silah alımının 18 yaşla belirlenmesi, 21 yaş sınırının diğer bazı eyaletlerde ve/ya da silah lobicilerince temel hak ihlali olarak sunuluyor olması dikkat çekilmesi gereken bir durum. Keza eyaletlerde silah almanın ve bulundurmanın tamamen yasaklandığı bir örnek yok.
Özetle şöyle farklardan bahsedebilirim:
Silahlanma taraftarı, bireysel silahlanmayı ve barındırmayı bireysel öz-savunma için bir hak olarak tanımlayanlar ve silahlanmayla ilgili her türlü kısıtlamanın kalkmasını isteyenlerin belirleyici olduğu eyaletler. ABD iç siyasetini takip edenler için bunları tahmin etmek mümkün: Teksas, Georgia, Indiana, Alabama, Arkansas, Colorado, Ohio... Bu şekilde 25 eyalet var.
Bireysel silahlanmanın yaş, izin, kayıt gibi sınırlara tâbi olduğu eyaletler: Massachusetts, Connecticut, Iowa, New Jersey... Bu şekilde devam eden 25 eyalet var. İşin daha endişe verici yanı, sadece sekiz eyalette saldırı silahlarının sivillerin bireysel silahlanma hakları kapsamından çıkartılarak yasaklanıyor olması. Diğer 41 eyalette durum bu kadar vahim.
Kim, ne istiyor?
Bireysel silahlanma ve silahsızlanma yanlıları hangi argümanlarla nasıl bir kampanya yürütüyor? Özellikle Teksas'taki ilkokul saldırısı gibi son dönemde yaşanan saldırılar bu açıdan söylem veya yaklaşımlarda bir değişikliğe yol açtı mı? Konu, kamuoyunda nasıl tartışılıyor?
Bireysel silahlanmanın sınırsız tutulmasını savunanların kullandıkları en yaygın argüman önceki yanıtlarımda sıklıkla dile getirdiğim, İkinci Maddenin manipülatif yorumlanması. Buna göre silahlanmanın her türlüsü bireysel bir hak – ABD vatandaşlarının bedensel bütünlüklerini, taşınabilirlerini, taşınamazlarını korumak için ateşli silahlara ihtiyaçları olduğu varsayılıyor.
Tuhaf olanı bunu varsayanların, bu argümanı savunanların aynı zamanda halihazırda geniş yetkilere sahip, insan hakları ihlallerinde sicili epey sorunlu polis güçlerinin kaynaklarının artırılmasını da talep ediyorlar. Bu talep kamu güvenliğinin sağlanması, özel mülkiyetin korunması gerekçesine dayandırılıyor.
Silahsızlanma yanlıları, belki daha uygun bir ifadeyle, bireysel silahlanmanın kanunlarla sınırlandırılması ve denetlenmesini savunanlar saldırı silahlarının yasaklanmasını, tabancaların yaş kısıtlamasıyla, sürekli denetimle bireysel mülkiyete açılmasını, silah satışlarının nicelik ve nitelik eksenlerinde denetlenmesini, silah reklamlarının sınırlandırılmasını ve denetlenmesini, silah satışlarında sabıka kaydının düzenli olarak yapılmasını ve satışın devlet tarafından onaylanmasını öneriyorlar.
"Bireysel hak" olarak silahlanma
"Okulun güvenli bir yer olması gerekiyor"
Bireysel silahlanmayla ilgili iki tarafı şu ortak zeminde görebiliyoruz: İlk olarak, silahlanmanın bireysel bir hak olduğu kabul ediliyor. İkincisi, kitlesel silahlı saldırıların faillerinin akıl/ruh sağlığı sorunları gündeme getiriliyor.
Avlanmanın spor olarak kabul gördüğü bir ülkede şaşırtıcı bir durum değil, bu: "... kitlesel silahlı saldırıları asgari düzeye çekebilmek için ... İlk olarak, ateşli silahları saldırgan bir şekilde kullandıkları bilinen kişilerin ateşli silahlara erişimi yasalarca engellenmeli. ... İkincisi kitlesel silahlı saldırılarda ölenlerin sayısını azaltmak amacıyla yasalara uyan savunucuların saldırılara karşı koymak için araçlara sahip olmalarının sağlanması gerekiyor. Bunun anlamı ehliyetli, eğitimli yetişkinlerin savunma amaçlı tabancaları belirli yerlerde – örneğin kiliselerde - taşımalarını yasaklayan yasalar kaldırılmalı. En önemlisi, ülkemizin hiçbir zaman 'silahsız bölgeye' dönmemesini garanti altına almak, böylece haydut bir yönetim herhangi bir direniş olmadan kitlesel silahlı saldırıları teşvik etme riski bertaraf etmek gerekir."
Sivillerin tamamen silahlardan arındırılmasını önerenler bu tabloda azınlıkta kalıyorlar. Hem Ulusal Tüfek Derneği'nin lobiciliğe ayırdığı finansal kaynaklarla kıyaslandığında hem iki partideki bireysel silahlanmanın anayasal bir hak olduğu kabulünün yaygınlığı göz önüne alındığında hem silahlanmanın ABD iç ve dış ticaretinde kapladığı yere bakıldığında anlayabiliyoruz bunu.
Daha sıkı silah yasaları mümkün mü?
Demokrat Partili Başkan Biden bir süredir daha sıkı silah yasaları için çağrı yapıyor. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar bireysel silahlanma hakkına ve bu hakkı yasa değişikliği ile sınırlamaya nasıl yaklaşıyor? Sizce mevcut durumda böyle bir değişiklik mümkün mü?
8 Haziran'da ABD Kongresi, 223'e (218 Demokrat, 5 Cumhuriyetçi) 204 (202 Cumhuriyetçi, 2 Demokrat) oyla bir silah denetleme yasa tasarısını kabul etti. Tasarıda yarı-otomatik silah satın alımında yaş sınırı 18'den 21'e çıkıyor; 15'ten fazla mermili fişekler yasaklanıyor; silah kaçakçılarına ve sahte ateşli silage alıcılarına verilen cezalar artırılıyor. Ancak, kitle medyasında ve kamuoyundaki genel kanı koltukların Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında dengeli bir şekilde dağıldığı Senatoda yasanın takılacağı yönünde.
Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasındaki fark yukarıda kabaca çizdiğim iki yaklaşım tarzıyla örtüşüyor. Cumhuriyetçiler ağırlıklı olarak bireysel silahlanma üzerinde olabildiğince az kısıtlama olması gerektiğini savunuyor. Demokratlar ise ağırlıklı olarak saldırı silahlarında sınırlandırmaya gitmekte hemfikirler. Burada önemli bir unsur, Ulusal Tüfek Derneğiyle Cumhuriyetçiler ve polis teşkilatı arasındaki fiilî ittifak.
3 referansla ABD'de bireysel silahlanma
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
ABD'de bireysel silahlanma konusunda üç referansla bitirmek isterim.
İlk olarak, 14 Mayıs'ta Buffalo'da (New York) bir markette 10 Siyahın katliyle sonlanan kitlesel silahlı saldırıyla ilgili olarak, sosyal adalet aktivisti Cariol Home'un söyledikleri önemli:
Topluluğumuzda zaten açık hedeflerdik. Çünkü aramızdan birçoğu silah bulundurmaktan men edilmişti. Kanımca bizim silah almamız ve bulundurmamız yasaksa herkes yasaklanmalı. Herşeyden önce bir kişinin yüksek güçlü bir silaha ihtiyaç duyduğunu anlamıyorum. Çoğu zaman ava gitme bahanesini kullanıyorlar. ... insanları avlıyorsanız, silahları tamamen yasaklamanız gerekir.
Home, ABD'deki silah kültürünün Siyah-karşıtı ırkçılıkla örtüşmesini birkaç cümlede özetliyor. Kongre'den 8 Haziran'da geçen yasa tasarısının başlığının Çocuklarımızı Korumak Yasası (Protecting Our Children Act) olması Home'un özetini teyit ediyor.
Ardından, Adam Serwer'ın The Atlantic'teki yazısında aktardığı, silahın gündeliğinin bir parçası olduğu polis güçlerinin bireysel silahlanma konusundaki tartışmalarda kilit bir yerde durduğu tespitinden bahsetmek yerinde olur. Özetle, 1990'larda sivil bireysel silahlanmaya yasal kısıtlama getirilmesini destekleyen bir kolluk kuvvetleri tiplemesinden bahsediyor Serwer.
O dönemdeki gerekçe polis memurlarının sokaklarda ağır silahlı bireylerle ve/ya da çetelerle çatışmalarda yaşadıkları zorluklar olarak sunuluyor. Geleneksel olarak muhafazakâr bir profil sunan ve dolayısıyla, Cumhuriyetçi siyasal tercihlerle hareket eden polis güçleri 1990'lardaki kısıtlama savunusunu bugüne taşımıyor. Aksine, ABD'deki en geniş ve eski polis örgütlenmesi olan Polislerin (Erkek) Kardeşlik Düzeni (Fraternal Order of Police) özellikle Trump'la birlikte silah denetleme yasalarını desteklemeyeceğini dile getiriyor. (Hemen burada Uluslararası Emniyet Müdürleri Derneğinin (International Association of Chiefs of Police) silah denetimini hâlâ savunduğunu belirtmem gerekiyor.)
Bugün polis güçlerinin çoğunluğunun ateşli silahlarla ilgili yasal denetime mesafeli ve/ya da karşı durması bir anomaliden ziyade tarihsel olarak tutarlı bir tavıra işaret ediyor. Başlangıçta değindiğim gibi bugün ABD'de bireysel silahlanmanın sınırlandırılmaması gereken bir anayasal hak olarak önerilmesi doğrudan büyük sermaye-karar alıcılar bağlantısına dayanıyor.
Bununla ilgili olarak, üçüncü referansıma geçmek isterim. 11 Mayıs 2022'de genç yaşta aramızdan ayrılan Dr. Gülden Özcan'ın modern toplumlarda kamusal alanların oluşumunda, işleyişinde ve düzenlenmesinde polis biliminin ve teşkilatının rolüne bakarken polisle sermaye arasındaki bağlantının tarihsel hattını çizdiği doktora tezinden şu alıntıyla noktalayayım:
Hem polis hem kamu, güvenlik fetişizmi üzerine bugün yürütülen tartışmalar açısından merkezî konumda. Bu tartışmalar ya polisin kamu ilişkileri karşısına çıkardığı engellerden doğru ya da özelleştirme ekseninde ilerliyor - sanki özel güvenlik güçleri vasıtasıyla kamusal alanların özelleştirilmesi ya da kamu polisinin özelleştirilmesi asıl meseleymiş gibi. ... oysa, hem polis hem de kamu, aslında, modernitenin projeleri ve burjuva toplumlarda düzen kurmak için her zaman birlikte uygulanageldiler. [1] (258)
Öyleyse, Dr. Özcan'a da selamla, bugün ABD'de bireysel silahlanma sorunun ve saldırı silahlarıyla gerçekleştirilen silahlı saldırılardaki tırmanışın ne kişisel psişeye sıkıştırılmış bir akıl/ruh sağlığı sorunu ne de bireysel öz-savunma hakkıyla alâkalı bir konu olduğu tespitinde durabiliriz.
Bugün olan biten, dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz, bu kriz sürecinde savunma sanayiinin, silah sanayii ve ticaretinin öznelerinin kâr oranlarından ve sermaye birikimlerinden taviz vermemek için kullandıkları stratejilerle doğrudan bağlantılı; Ulusal Tüfek Derneğinin güçlü lobicilik faaliyetlerinde dayandığı finansal kaynaklar bu stratejilerden ayrı düşünülemez:
Kongre ve Senatonun oluşum süreçlerinin doğrudan büyük sermayeye dayandığı göz önüne alındığında, baskın kamular (örneğin Beyaz, orta ve büyük sermayenin kamuları) ile karşıt kamular (örneğin Black Lives Matter'da, Kuzey Dakota petrol boru hattına karşı Standing Rock Sioux kabilesi ve Cheyenne River Sioux Kabilesi'nin inatla ve sabırla sürdürdükleri direnişte örneklenen kamular) arasında baskın kamuları düzenleyen, karşıt kamuları baskılamayı, engellemeyi, sıfırlamayı hedefleyen bir özel/kamu polis (ve/ya da güvenlik) politikasından, dolayısıyla paralel bir silah politikasından bahsediyoruz.
Simten Coşar hakkındaSiyaset bilimci. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü'nden emekli profesör. Siyasi düşünce, Türkiye'de siyasi düşünce, Türkiye'de siyasi partiler ve siyasi düşüncede kadınlar üzerine çalışmaları var. Birçok uluslararası dergide makaleleri yayımlandı. Lisans derecesi Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden. Yüksek lisans ve doktorası Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi'nden. Dikiş Makinası adlı kolektif feminist öykü grubunda yer alıyor; Kadın Koalisyonu üyesi. |
(SD)
[1] Gülden Özcan, Orchestrating the Public: A Contribution to the Critique of Modern Police, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Carleton Üniversitesi, Sosyoloji ve Antropoloji Bölümü, Ottawa, Ontario, Kanada, 2017.