Beyoğlu Karakolu'nda 2007'de hayatını kaybeden Festus Okey'in ölümüne neden olmakla suçlanan polis memurunun yargılandığı davanın 12 Temmuz'da gerçekleştirilen 14. duruşmasında müdahillik talebinde bulunmak isteyen kişilerden 20'si davaya niçin müdahil olmak istediklerini Göçmen Dayanışma Ağı'na yazılı olarak anlattı.
Müdahillik talebinde bulunmak isteyenlerin hepsinin ortak sıkıntısı, her türlü delile rağmen, Festus Okey'in ölümüne neden olan polis memurunun görevine devam ediyor olması ve adalet sisteminin işlememesi...
Özge Özgüner: Bu ülkenin vatandaşı olmayan birinin sırf teninin renginin siyah olmasından dolayı gözaltına alınarak, polis silahından çıkan bir kurşun sonucu ölmesi, akabinde cesedin Nijerya'daki ailesine teslim edilmiş olmasına rağmen, maktulun kimliğin tespit edilemediği gerekçesiyle dört yıldır davayı erteleyen mahkeme, adeta "Bu dava bizim davamız değil" demekte, adalete olan inancımı zedeleyerek, kendimi güvende hissetmemi engellemektedir. Müdahil olmak istedim çünkü Festus Okey kimsesiz değil ve bu dava zaten bizim davamız.
Begüm Özden Fırat: Bir insanın göçmen olduğu için gözaltına alınması ve gözaltına alındığı sırada vurulması üzerinden gelişen bir suç var ortada. Öncelikle gözaltına alınma nedeninin ırkçı, ayrımcı bir yerden olduğunu biliyoruz. Davanın bu kadar sürüncemede kalmasının nedeni de benzer bir sebepten kaynaklanıyor. Bunun bütün hukuk sisteminin bir sorunu olduğunu düşünüyorum. Bu davaya müdahil olmaya çalışmak, bunda ısrar etmenin, Fethiye'deki toplu tecavüz davasına ya da Hrant'ın davasına katılmakla benzer olduğunu düşünüyorum. Onun sesi olmak için müdahil olmaktan ziyade aslında işlemeyen hukuk sistemini ancak iterek, içerisinde bulunmaya çalışarak dönüştürmeye çalışmamız gerektiğini düşündüğüm için müdahil oldum.
Arjen Özgür Yalçınkaya: Her şeyden önce adaletin her zaman güçlüden yana işlemesine karşı bir duruş sergilemek gerektiğini düşünüyorum. Adalet varsa eğer herkes için olmalı. Renginden, ırkından veya sınıfsal durumundan dolayı adalet işlemiyorsa bu durum karşısında birilerini bulmalı. Bu yüzden ilk etapta müdahil olmak gerektiğini düşünüyorum. Onun dışında sanığın bir polis olması nedeniyle hala yargı sürecinin doğru düzgün işlememesi ve o polisin hala silahıyla görevi başında olması beni inanılmaz derecede vicdanen rahatsız ediyor. Bunun karşısında müdahil olmanın farz olduğunu düşünüyorum.
Emel Coşkun: Türkiye'deki ırkçı ve ayrımcı tutumun en açık örneğine bu davada şahit oluyoruz. Davanın ilerlememesinin en büyük sebebi Festus'un Türkiye vatandaşı olmaması ve sahipsiz bırakılması. Arkadaşları korktukları için duruşmalara gelemiyor, annesi bile davaya müdahil olamıyor. Kimliği ne olursa olsun bir insanın en temel hakkı olan yaşam hakkını savunmak, bir insanı öldürmenin bu kadar kolay olmadığını göstermek ve en önemlisi bu ülkedeki adalet sistemini deşifre etmek için müdahil olmak istedim. İlk müdahillik dilekçelerimizi verdiğimizde hakimin "Gidin o zaman Taksim'deki bombacıya da müdahil olun" demesi zaten zihniyeti açıkça gösteriyor.
Didem Danış: İstanbul'un göbeğinde, Beyoğlu karakolunda bir insan gözaltına alınıyor ve polis tabancasından çıkan bir kurşunla ölüyor. Güvenlik diyoruz, güvenliği sağlamakla görevli insanlardan bahsediyoruz ama bu, bir insanın ölümüyle sonuçlanan bir şeye dönüşüyor. Bu ülkede yaşayan birisi olarak bu durumu kesinlikle kabul edilemez buluyorum. Tüm dünyadaki göçmen karşıtı ayrımcılık ve ırkçılık hep bir güvenlik söylemi üzerinden kuruluyor. Ama bir bakıyorsunuz güvenliği sağlamakla mükellef olanlar en büyük güvenlik ihlaline sebep oluyor. Başbakan sık sık konuşmalarında kimsesizlerin kimsesi olacağız diyor. Onu da kimsesiz kalmış Festus Okey davasına müdahil olmaya bekliyoruz.
Volkan Postacıoğlu: Festus Okey davasına tamamen kendi vicdani gerekçelerimle müdahil olmak istedim.
Zeynep Kaşlı: Festus Okey davası dört yıldır devam eden bir dava. Türkiye'de hukukun istenildiği zaman çok hızlı, istenildiği zaman da çok yavaş işletildiğini hepimiz biliyoruz. Festus Okey davası da bunca zaman sahipsiz kaldığı için hasıraltı edilmiş bir dava. Biz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanların hakkını arayamadıklarını bildiğimizden onlarla birlikte onların haklarını korumak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz.
Mizra Gürbaltır: Bir önceki duruşmada müdahil olmak için dilekçe verdim, hakkımızda soruşturma açıldı. Festus Okey davasında artık davanın işlemediği biliniyordu ama bunu kamuoyuna duyurmak ve kişisel olarak bir katkı sunmak için ben de müdahil oldum.
Ezgi Çeren: Biz aslında bugün müdahil olmak istiyorduk fakat yurtdışına çıkacağımız için, soruşturma için ifade verme konusunda sorunlar çıkacağı için olmadık. Ben hukuk fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyim ve bu davanın gidişatını okuduğumda bile çok açık bir hukuka aykırılık gördüm. İnsan öldürme suçunun unsurları oluşmuş fakat sadece bir kimlik belirlenmediği için ilerlemiyor. Kimliği gösteren diğer belgeler de var ama uzatılıyor. Ben de müdahillik dilekçesi verseydim Festus Okey'in sahipsiz olmadığını, buradaki herkesin unuttuğu sığınmacıların ve göçmenlerin durumunun iyileştirilmesi gerektiğini göstermek için verecektim. Hepimiz bir gün ülkemizden kaçmak zorunda kalabiliriz.
Mehtap Doğan: Festus Okey'in öldürülüşünün üzerinden dört yıl geçmesine rağmen, ölümüne neden olan polisin yargılandığı davada herhangi bir ilerleme olmadı. Bunca zaman kimlik bilgilerinin beklendiği gerekçesiyle mahkeme sonuçlanmadı. Şimdiye kadar katil değil, ölen araştırıldı, hatta müdahil olmak isteyenlere suç duyurusunda bulunuldu. Bu davanın örtbas edilmemesini, unutturulmamasını ve her şeyden önemlisi yaşam hakkını elinden alan polis memurunun gereken cezayı almasını istediğim için müdahil oldum.
İsimsiz: Hakimin müdahil olanlara bu kadar tepkili davranması anlaşılır değil. Davaya bakıyorsunuz, hem baro hem de Çağdaş Hukukçular müdahil olmaya çalışmış. Bu iki oluşumun aynı anda bir davaya müdahil olmaya çalışması oldukça nadir görülür. Bunların hepsi şunu gösteriyor ki ortada çok açık bir adaletsizlik var. Siz adalet sistemine karşı inancınızı kaybetmemek istiyorsunuz ama bir yandan da adalet oturup bekleyerek olan bir şey değil. Bazen sosyal baskıya da ihtiyaç oluyor, çünkü böyle olayların bir kişinin insafına bırakılmaması gerekiyor. Olaya baktığımızda da çok açık bir şekilde polisin sorgulanması gerekirken üstünün kapatılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Bu konuda illa hukukçu olmak gerekmiyor. Bence adalet duygusu sarsılmış tüm insanların bir olup baskı yapması lazım ki benzer davalar tekrar yaşanmasın.
Özgür Mumcu: Ben aslında bu tip vakaların önüne geçmek için müdahilim. Belki de bu yargılama sürecinden pek bir şey beklemiyoruz ama kamuoyu oluşturmanın bundan sonra olabilecek bu tip vakaların engellenmesine yardım edeceğini biliyorum. Polis şiddetinin engellenmesi, yargının göçmenler gibi sahipsiz olduğu düşünülen insanlara karşı tavrının değişmesi için müdahilim.
Muhsin Kemal Şimşek: İşkence altında bir insanın yok edilmesi insan haklarına ilişkin bir sorun. Zaten görmezden gelinen mülteciliklerle ilgili bir konu olunca mahkeme dört yıldır dosyayı sürüncemede bırakıyor. Herhalde müdahil olmasaydık bu süreç bu kadar farkındalıkla işlemeyecekti. Umarım kamuoyunu bilgilendirebiliriz ve bir duyarlılık yaratabiliriz.
Çağla Erkaç: Ben Fransa'da büyüyen bir Türk vatandaşı olarak, göçmen ve azınlıklara yapılan haksızlıklardan yola çıkarak ve bu konuda araştırma yapan bir akademisyen olarak davaya duyarlıyım. Vicdani olarak Festus Okey'in davasının ilerlemesini istiyorum.
Nafiz Akşehirlioğlu: Bir devletin, minimal bir tanımla, hükümranlığı altında yaşayan insanları, kendi vatandaşları ya da değil, koruması ve kollaması gerektiğine inanıyorum. Ve bu davada bunun yapılmadığını görüyorum. Bunun için taraf oldum.
Özge Kar: Öncelikle bir acı var ortada, benim içim acıyor en başta, bir insan öldü. İkincisi bir göçmen öldü. İnsanların çok kolay kaybedilebileceğini düşünüyor bir takım insanlar. Festus Okey davası önemli bir yere gidiyor kanımca. Müdahil olmak isteyen insanların çoğalması davanın sonraki süreci açısından önemli.
Meral Candan: Vicdani sorumluluk hissediyorum. Adaletli yürümesi gereken bir davanın sürüncemede bırakılması ve sadece göçmen olduğu için kimsesiz kılınması ya da öyle gösterilmeye çalışılması beni bu davaya müdahil olmaya itti.
İsimsiz: Bu yaşam hakkını savunmakla alakalı bir şey. Festus sonuçta bir Nijerya vatandaşı değil, bir dünya vatandaşı. Festus aslında bu insanlığı bekleyen geleceğin ta kendisi. Hepimiz kendimizi dünyanın herhangi bir noktasında göçmen olarak bulabiliriz, bu kadar basit benim açımdan.
Elif İnal: Festus Okey davasına müdahil olmak istiyorum çünkü yanıbaşımda polis karakolunda bir insan öldürülüyor ve bu gerçek bürokrasinin duygusuzluğu içinde kayboluyor. Festus Okey'e sıkılan kurşun benim de canımı acıtıyor ve benim vicdanım rahat etmiyor. Ben bu ülkede kendimi güvende hissetmiyor ve tek görevi beni güvende hissettirmek olan kamu görevlilerinden korkuyorsam kimse bana Festus Okey davasında zarar görmediğim içim müdahil olamayacağımı söyleyemez. Çünkü zarar görüyorum. Festus Okey otobüste yanımda oturmuş olabilirdi, komşum olabilirdi, arkadaşım olabilirdi. Kısacası, bu davada neler olacağını görmeden rahat uyku uyuyamayacağız.
Ayşe Akalın: Ben Festus davasına ilk olarak 29 Haziran 2010'daki 11. oturumda katıldım. Ömrümde katıldığım ilk mahkeme oturumu idi. Oturum yaklaşık 3 dakika kadar sürdü. Gözlemci olarak gelenlerin salona girip yerleşmesi, mahkeme başkanının Festus'un kimlik belgelerinin gelmediğini ve oturumun 4 ay sonraya ertelendiğini sadece katibin anlayacağı yükseklikte bir ses tonu ile söylemesi ile 11. celse bitti ve herkesi dışarı çıkardılar. "Dava görüldü" dedikleri şeyin bu olduğunu orada anladım. Son üç oturumdur Festus davaları müdahillik dilekçeleri verenler sayesinde saatler sürüyor. Bu sayede dilekçe veren herkes mahkeme heyetine tekrar tekrar temel hak ve özgürlüklerin korunması adına bu davada neler yapılması gerektiğini kendi başvurusu üzerinden hatırlatma şansı buluyor. (EKN)