AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan etti.
Bu kapsamda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından “aile kurmanın önemine dikkat çekmek” amacıyla bir logo tasarlandı.
Anne, baba ve üç çocuktan oluşan bu sembol, yıl boyunca düzenlenecek etkinliklerde ve sosyal medya paylaşımlarında sıkça kullanılacak. Erdoğan, 13 Ocak’ta Aile Yılı’nın detaylarını açıklayarak vatandaşlara çeşitli “müjdeler” verecek. Ancak feministler, Aile Yılı politikasını eleştirerek, “Aile değil kadınız, feminist isyandayız” diyerek tepki gösteriyor.
Bireysel haklar tehlike altında
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aile Yılı ilanına feminist kadın örgütlerinden sert eleştiriler geldi. Kadınlar, aile odaklı politikaların kadınları şiddet ve sömürüye mahkûm ettiğini belirterek, “Aile değil, kadınız” diyerek meydan okuyor. Feminist kadınlar, bu tür politikaların kadınların bireysel haklarını ve özgürlüklerini yok sayarak onları yalnızca aile içindeki rollerle tanımladığını ifade ediyor.
Korkutan: Aile, şiddet ve sömürünün merkezi
Kırkyama Kadın Dayanışması adına konuşan Tülay Korkutan, AKP iktidarının politikalarını uzun yıllardır kadın ve LGBTİ+ karşıtlığı üzerine inşa ettiğini belirtti. Aile kavramının kutsallaştırılarak kadınların ve LGBTİ+ bireylerin hedef alındığını ifade eden Korkutan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İktidar, aileyi ‘kutsal bir mekanizma’ olarak tanımlıyor ve bu mekanizmanın zarar gördüğünü iddia ederek kadınları ve LGBTİ+ bireyleri hedef alıyor. Ancak biz kadın örgütleri olarak şunu biliyoruz: Kadınlar ve çocuklar, bu kutsal aile içinde en fazla şiddet ve sömürüye maruz kalanlar oluyor. Kadınlar evde fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddete uğruyor; çocuklar ise aile içinde istismara açık hale geliyor.”
Korkutan, aile odaklı politikaların kadınların bireysel haklarını göz ardı ettiğini vurgulayarak, “Kadınız ve birey olarak haklarımızı savunuyoruz. Kadınları aileye mahkûm eden politikalara karşı duruyoruz. Bu politikalar, erkek egemenliğini güçlendirirken kadınların sosyal hayatta yer almasını engelliyor” dedi.
Kaşıkırık: Kadınların hikâyelerini yazmalarına izin verin
Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı Dr. Ayşe Kaşıkırık, kadınların kendi hikâyelerini yazabilmesi için aile odaklı politikalardan vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. Aile Yılı ilanını eleştiren Kaşıkırık, “2025’in Aile Yılı ilan edilmesi bir hayal kırıklığıdır. Kadınların eğitim, istihdam ve sosyal hayata katılımını artırmadan bu tür projeler açıklamak, sorunları çözmek yerine üzerini kapatmaktır” diye konuştu.
Kaşıkırık, aile odaklı politikaların ataerkil bir bakış açısıyla ele alındığını belirtti ve çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“Kadınların sosyal hayata, eğitim ve istihdama eşit şekilde katılmasını sağlamak için öncelikle bakım emeği yükünü azaltmamız gerekiyor. Kadınları yalnızca aile içindeki rolleriyle tanımlayan politikalar terk edilmeli, bunun yerine kadınları birey olarak güçlendiren politikalar geliştirilmeli.”
Cemile Baklacı: Ailede şiddet üretiliyor
Mor Dayanışma'dan Cemile Baklacı da şunları söyledi:
"Kadınlar en çok, kendi evlerinde ve aile bireyleri tarafından şiddete uğruyor ve hayatlarını kaybediyor. Benzer şekilde, çocuk istismarı vakalarının büyük bir bölümü de aile bireylerinin elinden çıkıyor. Aile, bu bağlamda bir "kazan" gibi; içindeki şiddeti ve baskıyı toplumun gözünde "aile bütünlüğü" adına aklayan bir yapıya dönüşebiliyor. Kadınları yalnızca annelik üzerinden kutsayan anlayışlar, aslında tek başına kadın varlığını değersizleştiriyor. Bu bakış açısı, kadınların bireysel kimliklerini, haklarını ve varlıklarını görmezden geliyor ve onları aile içinde belirlenmiş rollere mahkûm ediyor. Şiddet ve baskının bu rollere dayalı olarak aklanması, ataerkil düzenin kadın üzerindeki tahakkümünü sürdürmesine zemin hazırlıyor. Kadınların, yalnızca annelikle ya da aile içindeki rolleriyle değil, birey olarak varlıklarının değerli olduğunu vurgulamak, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde hayati önem taşıyor. Şiddetin ve istismarın aile adı altında görmezden gelinmesine karşı çıkan her ses, kadınların ve çocukların haklarını koruma yolunda güçlü bir adım anlamına geliyor."
“Aile Yılı, kadınları korumuyor”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri, hükümetin Aile Yılı politikasını sert sözlerle eleştirdi. Platformun açıklamasında, “2024 yılında 394 kadın öldürüldü ve bu cinayetlerin %71’i aile içinde gerçekleşti. Kız çocuklarının %75’i de aile içinde öldürüldü. Kadınları koruyamayan bir politikayı ‘aile’ adı altında kutsallaştırmak çözüm değil, sorunun ta kendisidir” denildi.
Platform, Aile Bakanlığı’nın kadınları korumak yerine aile odaklı politikalar geliştirdiğini belirtti. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Sorumlusu belirsiz bir ‘toplumsal çürüme’ değil. Kadın cinayetlerinin sorumlusu, kadınları ev içine hapsederek onları şiddete açık hale getiren, doğum ve çocuk bakımını zorlayan politikalardır. Çözüm ise nettir: 6284 sayılı kanunun uygulanması ve İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesidir.”
KADINLAR VE LGBTİ+’LAR DİRENİYOR, KAZANIYOR -5
Cemile Baklacı: Yeni bir toplum inşa edebiliriz
Dinleme önerisi
Hafıza Merkezi Berlin ve IPS İletişim Vakfı/bianet’in hazırladığı on bölümlük podcast serisi İyi Günde Kötü Günde, “Aile” başlıklı bölümü "aile" konusunda kapsayıcı bilgiler içeriyor.
TIKLAYIN - "İyi günde kötü günde" bir arada yaşamak
Aileye alternatif farklı bir aradalıklar
Serinin bu bölümünde feminist aktivist Feride Eralp ve LGBTİ+ aktivisti, akademisyen Dilara Çalışkan aile içindeki tecrübeleri, aile politikalarını ve aileye alternatif farklı bir aradalıkları ele alıyor.
Konuklar yükselen aileci politikalar karşısında yürütülen feminist mücadeleleri, LGBTİ+’ların farklı bir aradalık deneyimlerini, olası ittifakları dünyadan örneklere değinerek konuşuyor; farklı aile tahayyüllerinin, queer ailenin mümkün olup olmadığını tartışıyorlar.
Feministlerin aileci politikalarla mücadelelerini geçmişe uzanarak anlatan Feride Eralp, bugün yine feministlerin yürüttüğü Yoksulluğa Feminist İsyan kampanyasına da değinerek şu soruyu soruyor: “Temel bakım hizmetleri kamulaştırıldığında ve bakım işlerini kadınlar yapar şeklindeki o cinsiyetçi iş bölümünü tartışmaya açtığımızda, evde cinsiyetçi işbölümü aşındırdığımızda bu, kadınların bir gün içerisinde saatlerce kazanması demek. Bu saatlerde biz neler yapabiliriz?”
"Bir arada yaşam” konusunu odağına alan serinin sonraki bölümleri ceza, korku, nefret, yaratıcılık, ırkçılık, hafıza, yalan, antroposen ve arkadaşlık temalarıyla devam edecek. Bölümler on beş günde bir salı günleri yayınlanacak.
İyi Günde Kötü Günde’nin Aile bölümünü aşağıdaki podcast platformlarından dinleyebilirsiniz.
(EMK)