Saadavvi'nin seçim propagandası yapmasına izin verilmiyor. Kadından Cumhurbaşkanı olamamasının nedeni, İslamcı "yetkililere" göre, "regl döneminde kadınların ağrı ve fiziksel yorgunluğa maruz kalmaları."
Nawal El Saadavvi, bütün ömrünü haksızlıklarla, kadınlara yönelik baskılarla, kapitalizm ve muhafazakar İslam'la mücadele ederek geçirmiş bir feminist, romancı ve psikiyatrisi.
Bugün Mısır'da ve özellikle Arap dünyasında birkaç nesil genç kadına örnek ve öncü olmuş bir isim. 1972'de Sedat rejimi döneminde işini kaybedip editörü olduğu "Sağlık" isimli dergi kapatıldığında, 1981 'de hapse atıldığında, daha sonraları çalıştığı "Arap Kadınları Dayanışma Demeği" ve yayınları susturulduğunda yılmadan yeniden yoluna devam etti; ismi fanatik örgütlerin listelerinde yer aldığı ve hakkında ölüm fermanları yayınlandığı halde ölüme burun kıvırdı, işte bu gözüpek kadın, Mısır'da geçtiğimiz yılın Aralık ayında Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını açıkladı.
Saadavvi, bu kararı verirken genç kadın ve erkeklerin ülkelerindeki işsizlik ve yoksulluk karşısında çaresiz hissederek göç etmeye çalışmalarından etkilendiğini söylüyor.
Uluslararası bağlantıları nedeniyle kendisinden göç konusunda yardım isteyen genç insanlara "neden kalıp da, ülkeyi değiştirmeyi denemiyorsunuz?" diye sorduğunda aldığı yanıt; "o halde siz de bizimle mücadele edin" olmuş.
Böylece, Cumhurbaşkanlığı adaylığı fikri de bu tartışmalar sırasında ortaya çıkmış. Ölüm tehditleri nedeniyle beş yıl sürgünde kaldığı ABD'de ders verebileceği halde, öğretmenlik yapmasının yasaklandığı ülkesine dönmeyi tercih eden Saadavvi, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için hazırladığı manifestosunun ilk maddesinde de eğitimin özgürleştirilmesi konusuna yer vermiş.
"Aklı çevreleyen engelleri yıkmak, prangaları ortadan kaldırmak için", diyor Saadavvi, "eğitim sistemi özgür tartışma zemini üzerine kurulmalıdır." Saadavvi'ye göre, şu anda içinde bulunduğumuz dünyanın daha yaşanılır bir hale getirilmesi, yerel mücadeleler ile küresel mücadelelerin eş zamanlı yürütülmesi ile mümkün olabilir.
Bu görüşünü "glocal" (küreyerel) kelimesi ile ifade eden Saadavvi, küreselleşmenin olumsuz etkileri ile mücadele etmek için önce tabandan başlanmasını, köylerin ve taban örgütlerinin küresel hareketlerle ilişkisinin kurulması gerektiğini savunuyor.
Muhafazakar İslam ile Amerikan emperyalizmin birbirine düşman değil, tüketim toplumu ortak paydasında birbirini tamamlayan paradigmalar olduğunu vurgulayan Saadavvi, son dönemde Irak işgalinden ve radikal dinci akımların hem Batıda hem de Doğuda yükselişe geçmesinden üzüntü ve endişe duyduğunu; bazı zamanlar umutsuzluğa kapılır gibi olsa da, bu anların yerini hemen ümide bıraktığını söylüyor.
74 yaşındaki bu yürekli kadının "insan aklının üzerindeki örtüleri aralamak" için başlattığı Cumhurbaşkanlığı kampanyası aslında sembolik bir eylem. Saadavvi'nin kazanma şansı olmadığı gibi, Saadavvi'nin kendisinin de böyle bir iddiası yok. Onun amacı, insanları biraz olsun "toplumun paradokslarını görme konusunda hareketlendirebilmek."
Ama bu bile birilerinin küplere binmesine ve statükonun değişeceği sanrılarıyla karşı saldırıya geçmesin neden oldu. Tahmin edebileceğiniz gibi, başta hükümet ve İslami kesimler karalama, baskı v susturma kampanyası başlattı.
Mısır'ın ileri düzeydeki iki din görevlisi, Egypt Today gazetesine, "regl döneminde kadınların ağrı v fiziksel yorgunluğa maruz kaldıkları" gerekçesiyle, kadınların Cumhurbaşkanı aday olamayacaklarını buyurdular. Polis, 31 Mart 15 Nisan 2005 tarihlerinde olmak üzere iki kez Saadavvi'nin kendi köyünde konuşma yapmasını engelledi.
Baskılar sadece bunlarla sınırlı kalmayıp, konuşma yasağı radyo ve televizyonda da sürüyor. Birkaç bağımsız küçül radyo dışında, sesini duyuramadığı ülkesinde Saadavvi'nin görüşlerine gazetelerde de sansür konmuş durumda.
Statükonun bu refleksleri Saadavvi'nin doğru yolda olduğunu gösteriyor. "Yönetim korktu" diyor Saadavvi, "Eğer benim yetmiş milyon vatandaşıma ulaşmama izin verirlerse, kazanacağımı biliyorlar".
Karşı tepkinin ortay çıkmasını da, mesajın iletildiğini gösteren bir işaret olarak yorumlamak gerek. Onu bu mücadelesinde yürekten destekliyor, ülkede kalıp onunla birlikte yürüyen genç insanların da sayılarının giderek arttığına inanıyoruz. (YY/BA)