Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, bu sözleriyle kuşkusuz biraz ileri gitti.
Dün İstanbul'da, Irak ordusunun eğitimine ilişkin kabul edilen NATO önerisi, NATO'ya bağlı askerlerin Irak topraklarında varlık göstermesini dışlamıyor. Ancak karardaki ifadeler o kadar karışık ki, çok farklı yorumları barındırabiliyor.
Amerikalılar bu NATO kararını Irak'ta daha aktif olabilmek için ön plana çıkarıyorlar. Fransızlar ise, eğitimi NATO değil üye devletler vereceği için, kararı içeriğinden boşaltıyorlar. Ancak her iki taraf da, NATO Zirvesi'nin ilk gününde ele alınan Irak krizi ile ilgili sahte bir birlik sergilemekte çıkar umuyorlar.
Irak'ta yönetimin Geçici Hükümete devredilmesini onaylayan Birleşmiş Milletler (BM) 1546 Sayılı kararının oybirliğiyle kabul edilmesinin ardından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Bush'un, kendisini ABD'yi dünyadan soyutlamakla suçlayan Demokrat rakibi John Kerry karşısında uluslar arası bir zafere ihtiyacı vardı.
Chirac ise Bağdat'a destek sunmak için iki koşul ileri sürmüştü: Egemenliğin Iraklılara devri -ki bu koşul dün yerine getirildi- ve Iraklı yeni yetkililerinin resmi talepte bulunmaları. Bu son talebi de Başbakan Allavi daha önce dile getirmişti.
"Deklarasyon bu konuda çok açık: NATO eğitim işine el atıyor. Ancak devletler de buna bağımsız olarak eğitime dahil olabilecekler" diyen NATO Genel Sekreteri Hollandalı Jaap de Hoop Scheffer, ABD yorumundan yana tavır almış görünüyordu.
Gerçekte ise her iki taraf, herkesin kendi hesabına göre davranabileceği asgari bir anlaşma ile işlerini gördüler. Karşı karşıya gelmelerine yol açan sorunlar ise ortada duruyor: İstemedikleri bir savaşa çekilmek istemeyen Fransa'nın savunduğu gibi, eğitim Irak dışında mı gerçekleştirilecek? Yoksa Amerika ve müttefiklerinin istedikleri gibi Irak'ta mı?
NATO bayrağının Irak'ta dalgalanmasını arzu etmeyen Fransa'nın savunduğu şekliyle eğitim NATO'ya üye devletlerce mi verilecek? Yoksa, bu bir NATO görevi mı olacak? Herkesin kendi kafasına göre hareket edeceği muhtemel gözüküyor. Fransızlar, Iraklı jandarmaları Irak dışında eğitebileceğini açıklamıştı.
İlişkiler tutkusuz görünse ve diplomatik çatışma döneminin bittiği söylense de, Chirac her fırsatta farklılığını ortaya koyma yoluna gitti.
Egemenliğin aniden Iraklılara devredilmesi konusunda rahatsız olmadığı konusunda güvence veren Chirac, "Bu gerekli ancak yeterli değil. Asıl olan, Irak halkının kendi kaderlerinin kendi ellerinde olduğunu düşünmeleridir" demeden de edemedi.
Bundan Chirac, egemenliğin devri ile tüm gücün Iraklılara bırakılmadığı fikrine atıf yapıyordu.
Türkiye konusu ise Bush ile Chirac arasında tartışmaya yol açtı. Türkiye'nin AB'ye üyeliğini destekleyen Chirac, "geriye dönülmez bir süreç"ten söz etti.
Chirac, Türkiye ile müzakerelerin hemen başlatılmasını öneren Bush'a, "Başkan Bush hem sözlerinde çok ileri gitti hem de kendisine ait olmayan bir alanla ilgili konuştu" dedi.
"Bu tür tavsiyelerde bulunmaya hakkı yok" diyen Chirac, "Ben Bush'a Meksika ile ilişkilerini nasıl idare etmesi gerektiği konusunda konuşuyor muyum?" diyerek de çıkıştı. (EÖ/BB)
* Liberation gazetesi muhabiri Véronique Soule'nin haberini Erol Önderoğlu Türkçeleştirdi.