NATO yani Kuzey Atlantik Paktı 60 girerken "NATO üyeliği aslında Türkiye'nin kimlik arayışının ve toplumsal yapısının bir trajedisini oluşturuyor" diyen Doç. Dr. Haluk Gerger o trajediyi şöyle açıklıyor:
"Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki Kemalist ideoloji yani düzenin meşruiyet temeli aslında batılılaşmaya dayanıyordu. 'Muasır medeniyet seviyesi' söylemi batılılaşmak isteğinin göstergesiydi. Yeni Cumhuriyet Ortadoğu'dan tümüyle koparak batıya gitmek derdindeydi. NATO'nun kurulmasıyla birlikte batı Türkiye'ye NATO üyeliliğin yani batılılaşmanın koşulunun Ortadoğu'ya gitmek olduğunu dayattı."
Türkiye'nin batılılaşma ikileminin trajedisi
Gerger'e göre NATO'nun 'batılılaşmak istiyorsan Ortadoğu'da batının çıkarlarını savunacaksın' mesajıyla başlattığı itme süreci böylelikle Türkiye'yi hem iç hem de dış siyasetinde yapısal olarak kimlik ikilemine düşürdü.
"ABD Ortadoğu Türkiye" kitabının da yazarı Doç. Dr. Gerger, 2. Dünya savaşı sonrasında NATO'nun hem Türkiye'nin iç yapısını hem de dolayısıyla dış siyasetini doğrudan biçimlendirdiğini söylüyor.
NATO'nun sanıldığından çok daha etkin olduğunu vurgulayan Gerger "Türkiye'nin iç siyasetinde ordunun organizasyonuna kadar pek çok etkisi olsa da esas etkisi bugüne kadar uzanmıştır" diyor.
"Birincisi psikolojik savaş aygıtı yarattı, bugün adına derin devlet deniyor. İkincisi ve belki daha da önemlisi işçi hareketini ve ona bağlı olarak sosyalist hareketini 'dış gücün iç uzantısı, iç düşman'ı haline getirdi. Böylece de Türkiye'nin düşünce hayatını çoraklaştırıp, demokratikleşmesi önünde büyük bir engel oluşturdu, bu anlamda kurumsal gelişimi çarpıtarak bozdu. "
"Türkiye'nin Ortadoğu'daki tetikçilik rolü de derinleşti"
Türkiye'nin dış siyasetine ilişkin NATO'nun etkisine dairse Gerger, tespitlerini şöyle sıralıyor:
"NATO, Türkiye'ye iki görev vermişti: Doğu-batı ekseninde verdiği sosyalizm düşmanlığı Sovyetler Birliği'nin ortadan kalkmasıyla yok oldu. Kuzey-güney eksenindeyse Ortadoğu odağında ezilen halklara karşı emperyalizmin savunuculuğunu yapıp tetikçi olmak görevi, bugün genişleyerek sürüyor. Çünkü NATO, sorumluluk alanı tüm dünyayı kapsar biçime getirip evrensel bir güç haline geldi. Halkların demokratik talepleri de kriminalize edildi. Türkiye de eskiden sadece Ortadoğu'yu odakta tutarken bugün Afganistan'a kadar uzandı."
"60 yıl yeter!"
Gerger, NATO'nun Türkiye'nin dış siyasetindeki bu rolünün iç siyasette de yozlaşmaya, çürümeye, şovenizmi ve militarizmi tetiklediğine dikkat çekiyor.
NATO karşıtlığının bugün ne kadar önem taşıdığını sorduğumuz Gerger'in yanıtı şöyle:
"NATO'nun reforme edilmesi, NATO içinde tavır koymak falan... Bütün bunların zamanı çoktan geçti. Bugün yapılacak tek şey var: '60 yıl yeter' demek. Doğrudan NATO'nun global bir perspektifle fesh edilmesini ve ayrıca her ülkenin NATO üyeliğinden tek taraflı çekilmesini savunmaktır."
NATO karşıtları yarın (2 Nisan) akşam19:30'da Taksim Gezi Parkı'nda, cumartesi (4 Nisan) Kadıköy'de, 12:00'de yapılacak mitingte buluşup "NATO'ya hayır" diyecekler. (EZÖ)