Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Heterojen bir grup olan Afro Türkler, birbirinden farklı sektörlerde çalışıyor. Yoğun olarak çalışılan sektörlerden biri turizm... Görece daha kozmopolit olan bu sektörde, siyahlar kendine daha kolay yer bulabiliyor.
Saha araştırmaları Afro Türklerin turizm sektöründe daha çok animatörlük gibi eğlence ve iletişim işlerinde çalıştığını gösteriyor. Yrd. Doç. Dr. Lülüfer Körükmez, siyahları ten rengi sebebiyle bir eğlence unsuru olarak görme eğiliminin Türkiye’de de yaygın olduğunu vurguluyor.
Kırsal kesimde yaşayan Afro Türkler ise sanayileşmiş tarımda ya da düşük kalifiye işlerde çalışıyor. Kendi toprakları genellikle küçük olduğundan, gündelik ya da mevsimlik işçi olarak çalışanlar da var.
“Sadece barın önündeki masalarda oturacaksın”
Afro Türklerin çalışma hayatında yaşadığı ayrımcılık genel olarak iki şekilde ortaya çıkıyor. İşverenler, Afro Türkleri ren renkleri sebebiyle işe almayabiliyor ya da bir siyah çalıştırmak ilgi çekici olur diye iş verebiliyor.
Körükmez bunun bir örneğini şöyle anlatıyor:
“Bir görüşmeci şöyle bir şey söylemişti. Alsancak’taki barlardan şöyle bir iş teklifi geliyor: ‘Sadece barın önündeki masalarda oturacaksın ve müşteri çekeceksin.’ Dolayısıyla bizim tahayyül edebileceğimizden çok daha ciddi bir problem var.
"Bazen insanlar, ah ne güzel işte bak iş vermişler diyor. Hayır, bu bir ayrımcılık biçimidir ve insanları herhangi bir üretim içine sokmadan objeleştirilmektir.”
Sık sık GBT isteniyor
Siyah erkekler ten renkleri sebebiyle, uyuşturucu satmak ve kaçakçılık yapmak gibi suçlarla ilişkilendirilebiliyorlar. Bir yerden bir yere giderken, polis geenellikle durdurabiliyor, sabıka kaydı için GBT [Genel Bilgi Toplama] kontrolü yapılıyor.
Bir siyahın Türkiye kimliğine sahip olması güvenlik görevlilerini düşündürüyor; çünkü Türkiye toplumunun önemli bir kısmı Afro Türkler hakkında bilgiye sahip değil.
Gazeteci Alev Karakartal, “Kimliğimizi gösterdiğimizde bize inanmayabiliyorlar ve sahte kimlik yapma suçundan sürekli karakollara götürülüyoruz” diyor.
Kurumlarda ve kamuda çalışanların sayısı ise oldukça az.
Körükmez, “Ne kadar koyu renkliyseniz bir işe girmeniz o kadar zorlaşabiliyor” diyor ve ten renginin istihdamı nasıl etkilediğini şu örnek üzerinden anlatıyor:
“30’un üzerinde üç kardeşle bir görüşme yapmıştık. Her üçünün ten rengi birbirinden çok farklıydı. Biri siyah, biri Latin diyebileceğimiz bir tonda, diğeri ise beyaza yakındı. Siyah olan bir türlü iş bulamıyormuş ve kardeşi de mülakatlarda kendini iyi anlatmadığına dair ablasını suçluyormuş. Sonra ben seninle bir görüşmeye geleceğim demiş ve gitmiş görüşmeye. Durumu o zaman anlamış ve gerçekten ten renginin ne kadar fark ettirdiğini görmüş.”
Türkkolu: Yaşadığın yerden uzaklaşınca yabancı oluyorsun
Ayrımcılık kent ve kırda farklılık gösteriyor. İlçeler ve köylerde ten rengi sebebiyle çok daha az sorun yaşanırken; şehir merkezinde ayrımcılık artırıyor. Turizm sektöründe çalışan Afro Türklerden Beyhan Türkkolu kendi deneyimini şöyle paylaşıyor:
“Turizm evrensel bir iş bu sebeple çok kötü bir deneyimle karşılaşmadım; fakat yaşadığınız bölgenin dışına çıktığınızda bazı şeylerle karşılaşıyorsunuz. Ben Eşrefpaşa’da oturuyorum ve orada oturan insanların çoğu o bölgenin yerlisi, herkes birbirini tanıyor ve biliyor.
"Ben orada yabancı olarak görülmüyorum. Ama oradan çıkıp Alsanacak’a geldiğimde laf atıyorlar, bu bazen İngilizce, bazen de Türkçe oluyor. Zaman zaman da elleriyle işaret ediyor veya Arap diyorlar.”
Kadınların sorunları daha büyük
Afro Türk kadınlar, Türkiye’de yaşayan tüm kadınlar gibi ataerkil sistemin getirdiği ihlallerden nasibini alıyor; fakat sorunları bununla sınırlı değil.
Eğitimli ve meslek sahibi kadınlar, hem iş hayatında hem de özel hayatında karşılaştığı ayrımcılıkla daha kolay baş edebiliyor. Mevsimlik işçi olarak çalışan kadınların ayımcılıkla baş etmeleri ise çok daha zor.
Karakartal, önümüzdeki dönemlerde kadınlara gelir sağlayıcı projelerin hayata geçirileceğini belirtiyor ve “Bu kadınlar daha fazla tacize uğruyorlar, sigortasız çalıştırılıyorlar, beyazlar sigorta talebinde bulunurken onlar bu talepte bulunmuyor. Bu sebeple eğitim alın, meslek sahibi olun diyoruz çocuklara” diyor.
Kenan Çayır: Kalıpyargılar esnetilmeliİstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (SEÇBİR) ilk-orta öğrenim öğretmenleri ile akademi arasında köprü görevi görüyor ve iki alan arasındaki bilgi paylaşımını artırmak için çalışmalar yapıyor. Eğitimde ayrımcılık üzerine de çalışan merkezin direktörü Prof. Dr. Kenan Çayır, eğitimde ayrımcılıkla mücadele için kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğini vurguluyor. Belirli insan gruplarına yönelik kalıpyargıların, ayrımcılığa yol açan başlıca unsurlardan olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor: “Araştırmalar Afro-Türkler ile ilgili çeşitli kalıpyargıların olduğunu gösteriyor. Ayrımcılığa yol açan bu kalıpyargılardır, bunların ürettiği etiketlerdir. Öncelikle bunların farkına varıp, okul çağındaki çocukların kalıpyargılarını esnetecek çeşitli çalışmalar yapılabilir. "Bu çalışma sadece ders kitaplarındaki resimler üzerinden de yapılabilir. Örneğin, ilkokul kitaplarında çeşitli ülkelerin çocuklarının resimleri var. Ancak Arap ya da Çinli çocuklar kalıpyargıları güçlendirecek şekilde klişelerle resmediliyorlar. "Bu çocukların kıyafetlerinin çeşitlendirmek, geleneksek kıyafetler yanında farklı kıyafetlerle resmetmek kalıpyargıları esnetmek için basit ama önemli bir araçtır. Aynı şekilde Afro Türkleri çoğulcu şekilde ele alarak kimliklerini derslere farklı şekilde dâhil edecek çalışmaların yapılması gerekiyor.“ Prof. Dr. Çayır öğretmenlerin derslerde önyargıları ve ayrımcılığı önleyici mekanizmalar geliştirilebileceğini vurguluyor: “Önemli olan bilimsel verileri ve çalışılan toplumsal çevrenin ihtiyaçlarını dikkate alarak uzun süreli çalışmaların planlanmasıdır.” |
(AT-FD/NU/HK)
***
İŞSİZ GAZETECİLER HABERİNİN PEŞİNDE
1- Yeni "İşlerinde" Konuşuyorlarsa da Onlar Gazeteci
3- Almanya: Yeni Nesil Diaspora/Kopuntu
5- Arap Kızı Camdan Bakıyor'la Gelen Örgüt ve "Araplık"tan Kurtuluş
6- Nasıl Çalışıyor/Çalışamıyorlar; Kalıpyargıları Esnetmek
7- Ayrımcılıktan Kurtulmak İçin Beyazlarla Evleniyorlar
8- Özel Rehabilitasyon Merkezleri ve Sorunlar: Bingöl Örneği
9- İki Yönetici "Engelliye Eğitim Desteği" Uygulamasını Tartışıyor
10- "Engelli Eğitiminde Çözüm Kaynaştırma Sistemi"
11- Bingöllü Öğrenciler ve Veliler Anlatıyor
12- "Gavur"u Gitmiş Mahallesi Kalmıştı, Mahallesi de Gitti
13- Mıgırdıç Margosyan Yıkıntılar Arasındaki Sokağını Bulamadı
14- Nefrete İnat Yaşamı, Aşkı, Mücadeleyi Seçenler
15- Ece Devrim: Zorunlu Seks İşçiliğine Çok Direndim
16- Şahika: Sonradan Trans Kadın Olunmuyor
17- Emirhan: Örgütlü Mücadele ve Yaşanana Kayıt Düşmek Şart
18- Sarmaşık Derneği Kapatıldı; Mağdurlar Ne Durumda?
19- Alternatif Bir Banka: Sarmaşık Gıda Bankası
20- Sarmaşık Sonrası "Ne Açlar, Ne Tok"
21- Tarihi Dekorlu Bir Modern İstanbul Tasarısı: Balat
22- Kayyum Kıskacında Kalan Sanat
23- Sanatçılar ve Seyirciler Sahnesiz; Öğrenciler Konservatuvarsız Kaldı
24- Kayyum Kıskacında Sanatın Veri Haritası
25- Kürt Hareketlerinin Hapishane Kronolojisi
27- Hapishane: Genel Başkanlara Zorunlu Uğrak* İşsiz Gazeteciler Haberinin Peşinde projesi Hollanda Kraliyeti Başkonsolosluğu'nun Matra-İnsan Hakları Programı mali desteğiyle gerçekleşti.