Bugün Türkiye'nin dört bir yanında bayraklar asıldı, törenler düzenlendi, Cumhuriyet'in kuruluşu 86. kez resmi açıklamalarla, birlik, beraberlik çağrılarıyla kutlanıyor. Öte yandan, tek bir cumhuriyet yok, birarada yaşaması beklenenlerin değişik ölçülerde dillendirebildikleri sorunları, talepleri var. Gazete ve televizyonlara yansıyan katı resmin üzerini kazımak için, farklı kesimlerden insanlara sorduk: Nasıl bir Cumhuriyet?
Sami Evren (KESK Başkanı): Demokratikleşmiş bir cumhuriyet istiyoruz. Bu, yeni bir anayasa yapılmadan mümkün değil. Özgürlük, eşit yurttaşlık, adalet temelinde demokratik bir anayasayla mümkün. Demokratik bir cumhuriyet, adaletli gelir dağılımının olduğu, emekçilerin haklarının tanındığı ve korunduğu bir cumhuriyet demek.
Bilge Contepe (Yeşiller Partisi eşsözcüsü): Askeri vesayetin kalktığı, özgür, eşit, haklarıyla yaşayan insanlara yüzü dönük bir cumhuriyet istiyoruz. Her şeyden önce anayasanın değiştiği, demokrasi, insan hakları ve eşitlikçi bir toplumun tanımlandığı yeni bir yapı istiyoruz. Bu anlamda bugün bir bayram kutluyor değiliz. Anayasada da ekoloji politikalarının geçerli olduğu, ekolojik, sosyal, özgür bir anayasaya ve topluma ihtiyacımız var.
Abdurrahman Dilipak (Vakit yazarı): Biliyorsunuz yasaya göre, hilafet mana ve mefhum olarak Cumhuriyetle özdeştir.. “Cumhuriyet Fazilettir “ diye mahyalara da yazdılar artık sıra camilerin içine Atatürk resmi ve Atatürk köşesi bahçesine büste geldi.. Cumhuriyetin ruhuna da bir mevlid iyi gider artık.. Ne mutlu Türküm diyene!
Sebahat Tuncel (DTP İstanbul milletvekili): Türkiye'de yaşayan bütün halkların, kimliklerin, kültürlerin kendini özgür hissetmesi ülkenin demokratikliğiyle alakalı ve ne yazık ki bu konuda çok ciddi sorunlar var. Bunun için de antidemokratik anayasa değişmeli, Umarım gerçek anlamda bu özgürlükler gelişir ve demokrasi çerçevesinde cumhuriyeti kutlarız.
Rober Koptaş (Agos yazarı): Böyle bir cumhuriyet istemediğim kesin. Esasında bir cumhuriyet isteyip istemediğimden de emin değilim. İlla bir cumhuiriyet olacaksa, cumhuriyetmiş gibi yapmayan, anarşist bir dünya cumhuriyeti olsun isterim. Hrant Dink'in, Sabahattin Ali'nin, Deniz'lerin öldürülmediği, Ruhi Su'nun yurtdışında tedavisi için pasaport alabildiği, Ahmet Kaya'nın, Yılmaz Güney'in sürgünde ölmediği, Sivas, Maraş, Gazi katliamlarının, 6-7 Eylül'lerin, Varlık Vergisi'nin yaşanmadığı, Pippa Bacca'nın yolculuğunu ferahça tamamladığı, Güler Zere'nin hapse hiç düşmediği, başörtülü kızların üniversite kapılarından dönmediği, Kürt halkının iradesinin muhatap kabul edildiği, polise taş atan çocukların teröris ilan edilmediği, varlığımızı Türk varlığına armağan etmek zorunda kalmadığımız, kimsenin askere gitmek zorunda olmadığı, dahası ordunun olmadığı bir cumhuriyet isterim. En nihayetinde, işte şimdi yaptığı gibi, hayalgücümüzü kötülükleriyle sınırlamayan bir cumhuriyet isterim.
Kadının adının olduğu bir cumhuriyet...
Ercan Karakaş (CHP üyesi, Sosyal Demokrasi Vakfı SODEV kurucularından): Devletin demokratik, laik, sosyal ve hukuki yönlerinin güçlendirilmesi gerekiyor. Elbette onu korumalı, güçlendirmeliyiz. Cumhuriyet'le bir sorunumuz yok, olmamalı da, çünkü Cumhuriyet bir halk egemenliği rejimidir.
Hülya Gülbahar (Kadın Adayları Destekleme Derneği KADER genel başkanı) : Cumhuriyetin 86. yılında 81 ilde tek bir kadın vali yok. 2009 seçimlerinden sonra 39 il genel meclisinde tek kadın yok. Rakamlar tabloyu özetliyor: Türkiye erkeklerin yönettiği bir ülke. Kadınlar "cumhur" sayılmıyor. Türkiye erkek cumhuriyeti iktidarını elinde tutan tüm erkeklerin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Hakan Tahmaz (Türkiye Barış Meclisi sözcülerinden): Üç güncel tartışma 86 yıllık cumhuriyetin demokratik olmadığını gösteriyor. 1. "İrticayla Mücadele Planı" tartışmaları cumhuriyetin askeri vesayetin altında sürdüğünü gösteriyor. 2. Kürtlerin eşit yurttaşlık talebi karşısındaki bastırma, asimile etme politikaları, eşit yurttaşlık cumhuriyetinin olmadığını gösteriyor. 3. Anıtkabir'de TBMM'de, Çankaya'da 86. yıl kutlanıyor ama, Güven Parkı'nda işinden edilmiş işçiler bir haftadan fazladır iş güvencesi için eylemdeler. Bu cumhuriyet sosyal bir cumhuriyet de değil. Eşit yurttaşların yaşadığı, demokratik, özgür, sosyal bir cumhuriyete ihtiyacımız var.
Barışçı, hakların korunduğu bir cumhuriyet...
Oğuz Sönmez (Savaş Karşıtları): Savaş karşıtları yurtta sulh cihanda sulh; yani savaşın olmadığı bir dünyayı istiyorlar. Savaşların olmaması için biricik yolun da onun bir unsuru olmamaktan geçtiğini biliyorlar. Bugün barışçı bir cumhuriyet istiyorsak militarizmi mutlaka sorun yapmamız gerekiyor.
Öztürk Türkdoğan (İnsan Hakları Derneği İHD Genel Başkanı): Demokratik bir cumhuriyete ihtiyacımız var. Askeri vesayetin olmadığı, din ve inanç özgürlüğü sorununun yaşanmadığı, ifade özgürlüğü sorunlarını aşmış, azınlık haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü, çoğulculuğu yaşama geçirmiş, açıklık ve katılımcılık ilkelerine uygun bir cumhuriyet.
Selahattin Çoban (İnsan hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkanı): Bütün yurttaşların eşit şartlarda yaşadığı, adil bir yaşamın olduğu, herkesin özgürce yaşayabildiği, herkese hakkının verilebildiği bir cumhuriyet. Askeri vesayetin olmadığı, sivil, siyasal temsilin çok rahat yapılabildiği, seçimlerde baraj sisteminin olmadığı, sivil bir anayasayla yönetilen, herkesin kendini güven içinde hissettiği bir cumhuriyet.
Farklılıkları tanıyan ve koruyan bir cumhuriyet...
Ali Kenanoğlu (Alevi Bektaşi Federasyonu başkan yardımcısı): Gerçekten demokratik ve laik bir cumhuriyete ihtiyacımız var. Bu yüzden sloganımız "Türkiye laik değildir, laik olacak" oldu. Aleviler şeriattan sonra kendilerine nefes aldıran, birey olmalarını sağlayan cumhuriyete hep sahip çıkmıştır, ama cumhuriyet tarafından mağdur da edildik. 8 Kasım'da bu yüzden miting düzenliyoruz. Türkiye laik olsaydı, zorunlu din dersi, Diyanet İşleri, 110 bin imam kadrosu, inançlar arasında ayrımcılık olmazdı. Bir de sosyal adalet var. Cumhuriyet refahın yükseldiği, hakça, adaletli paylaşımın olduğu, işçilerin, kimsenin sömürülmediği, haklarını aldığı bir düzen olmalı.
Remzi Altunpolat (Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği): LGBTT'ler kendilerini de kapsayacak eşitlikçi ve sosyal bir cumhuriyet istiyor. Bu cumhuriyetin yeni bir anayasası olacaksa da bu anayasada muhakkak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadelerinin bulunması gerektiğini, LGBTT'lerin haklarının hem yasal hem de pratikte korunmasını istiyoruz. Atatürk cumhuriyet kimsesizlerin kimsesizidir demişti. Ama tarih boyunca bu olamadı. Hele ki LGBTT'ler bu kimsesizlerin içine asla dahil edilmedi.
Kostas Eftimiyadis: Cumhuriyet yönetim şekli vatandaşların temsilcileri ( yasama ) vasıtasıyla oluşan bir meclis ve onun hükümeti (yürütme) yolu ile gerçekleşen yönetim şeklidir. Demokrasilerde ki güçler ayrılığı prensibiyle; meclisi yasama makamının yürütmeyi denetleyebildiği-sorguladığı bir alan olarak düşünmeliyiz. Ne yazık ki; var olan partiler ve seçim yasası bu yapının sağlıklı bir şekilde olmasına imkân sağlayamamaktadır. Siyasi yaşamın sağlıklı gelişimi adına bu yanlışların ivedilikle değiştirilmesi; kanımca cumhuriyet yönetiminin başarısı için vazgeçilmez bir unsuru oluşturmaktadır. Bu yolla siyasi partilerin seçim öncesi adaylarının siyasi yönetim konusunda bilgi sahibi ( tecrübe veya formel eğitim ) olmaları da sağlanacağını düşünmekteyim. Bilgi sahibi olanların ancak fikir sahibi olması durumunda, temsilcilerin vekâlet aldıkları vatandaşlar için bir şey ifade ettiğini söyleyebilirim. Başka türlü ayaklar baş, başlar ayak olur...
Seda Akço (avukat, çocuk hakları aktivisti): Çocukların değişen, gelişen ihtiyaçlarını dikkate alan ve gidermeye öncelik veren bir cumhuriyet.(EÜ)
* Bu haberi Erol Önderoğlu, Bawer Çakır, Özge Gözke ve Tolga Korkut oluşturdu.