Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar Dergisi’nin düzenlediği "Namusu Tartışıyoruz" adlı panelde feministler, "namus" kavramını, kadına yönelik şiddeti ve feminist hareketin yapması gerekenleri tartıştı.
Panelde konuşan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nükhet Sirman, "namus" kavramının sürekli değiştiğini, dönüştüğünü, fakat asla yok olmadığını söyledi.
Devletin namus kavramını militarist söylemle, vatan-millet sevgisiyle ilişkilendirerek toplumu ve kadınları kontrol etme aracı olarak kullandığını belirten Sirman, "Namus, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında hep vardı. Kadınların bunu içselleştirmesi sağlanıyor, bu hepimizin kimliğine işleniyor. Biz feministler bile eylemlerde ‘namussuzuz’ diye bağırıyoruz, ama aslında buna kendimiz de inanmıyoruz. Biz namuslu kadınlarız. Bu söylem dizilerde ve edebiyatta da tekrar tekrar üretiliyor" dedi.
"Yeniden tanımlayalım"
"Namus"un yalnızca kadınlığı değil erkekliği de kurduğuna dikkat çeken Sirman, şöyle konuştu:
"Erkeklerde de namus var. ‘Namus’ kavramını hiç kullanmamak yerine, bu kavramın içini yeniden doldurmak, başka anlamlarına dikkat çekmek, kadınlar ve ezilenler üzerinden bu kavramı yeniden tanımlamak yararlı olabilir.”
Feminizmi bir kimliğe dönüştürme eğilimini eleştiren Sirman, "feminizmin gündeme yönelik yapılan bir iş, eylem biçimi olarak algılanması gerektiğini" vurguladı.
Kalkınmacılıktan çok kültürlülüğe
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dicle Koğacıoğlu, "namus cinayetleri"nin son 10 yıldır gündemde olduğunu, bu sorunu bilme ve çözme arzusunun yeni sayılabileceğini ifade etti. Koğacıoğlu, sorunun yeni gündeme gelme nedenlerini şöyle açıkladı:
"Eskiden de kadınlar öldürülüyordu; ancak o zaman devlette kalkınmacılık anlayışı egemendi. 'Şu an onlar için bir şey yapmamıza gerek yok. Çünkü toplumca ilerliyoruz, kalkındığımız zaman bu sorun da kendiliğinden çözülecek' gibi bir anlayış. Ayrıca bu devlet asimilasyon da uyguluyordu. ‘Ötekiler’in farklı kültürleriyle kamusal alana çıkmasını engelliyordu. Ancak Kürtler bu denklemi bozmak istediler. Kürtlerin hareketi ve neoliberalizm, bu kalkınmacı/asimilasyonist anlayışın kalkmasına, yerini ‘çok kültürlülük’ anlayışına bırakmasına neden oldu."
Koğacıoğlu, ayrıca, namus cinayetlerinin burada Kürtlük, çok uluslu devletlerde ise İslam üzerinden açıklandığını belirterek, bu farklı tercümelerin, nasıl farklı iktidar biçimlerinin kurulduğunun ve meşrulaştırıldığının bir göstergesi olduğunu dile getirdi. (SD/GG)