Dışişleri Bakanı Hakan Fidan perşembe akşamı konuk olduğu TGRT Gündem Özel canlı yayınında Türkiye Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Yücel Koç ve Türkiye Gazetesi yazarı Sevil Nuriyeva'nın Türkiye gündeminde tartışılmaya devam eden temel dış politika konularına ilişkin sorularını yanıtladı.
Gazze'deki soykırım nasıl önlenecek?
Bunların başında CHP ve DEM Parti'nin başını çektiği 7 siyasi partinin TBMM'yi yarın yapılacak olağanüstü toplantıya çağırdığı "Filistin Sorunu", daha da özel olarak İsrail'in Gazze'yi ortadan kaldırmaya yöneldiği 7 Ekim 2023'ten bu yana süren savaşın akıbeti konusunda Türkiye'nin nasıl bir politika izlemesi gerektiği sorusu geliyordu.
Hakan Fidan'ın, bir saatlik programın ilk 20 dakikası boyunca verdiği yanıtlar, olayların tarihçesinin, gazete ve televizyonlarda hergün tekrar edilen haberlerin, vaka anlatımlarının ve hükümetin Filistin'e yönelik hissiyatının aktarımından öteye geçmeyince programcılar Fidan'a doğruca şu soruyu sordular:
Peki durduracak, İsrail 'i durduracak bir mekanizma, nasıl bir mekanizma onun önünü kesebilir? Orada da Arap ülkeleriyle, Müslüman, İslam ülkeleriyle, Dışişleri Bakanları ile konuşurken de buna atıfta bulundunuz. Bunları durduracak mekanizma ne olabilir Sayın Bakanım?
Hakan Fidan'ın bu dümdüz soruya yanıtı, önceki anlatımlarında da olduğu gibi dolaysız bir hükümet icraatı planının ifadesi olmakla ilgisizdi. Fidan şunları söyledi:
Bunun çeşitli alternatifleri var. Dediğim gibi birincisi İsrail 'in giderek kendisini uluslararası yalnızlıkta hissetmesi.
Bu sorun sadece bizim değil, insanlığın kanayan yarası haline geldi. Bakın Avrupa'da şimdi belki göçmenlik ve aşırı sahadan sonra da Avrupa ve Batı politikalarını, iç politikayı en fazla etkileyen hususlardan biri Filistin meselesindeki tavırlar. Avustralya'da şu anda ortaya konan pozisyona bakın. Fransa'da ortaya konan pozisyona bakın. Geçtiğimiz günlerde İrlandaydım. İrlanda Parlamentasu neredeyse tamamı hep beraber Filistin davasının arkasında. Bunlar gerçekten çok kıymetli, değerli şeyler. Çünkü insanlık onuru, insanlık vicdanı burada yapılanı kabul etmek istemiyor bir. Bir de başkasının buna iyi demesini daha ayıplayıcı bir husus olarak görüyor. Hele kendi başındaki insanlar bunları destekler noktadaysa vicdan bu sefer daha fazla isyan eder duruma geliyor.
Bunlar katmanlı reaksiyonlar ve politik tavırlara dönüşüyorlar. İnsanların bu konu karşısındaki psikolojikman hissettikleri konuların bir politik tavra dönüşüyor. Bu politik tavır ülkesine göre değişiyor. Daha organize politik hareketler oluyor, seçmen davranışına yansıyor. Ama günün sonunda ülkelerin artık hesaba katması gereken bir davranış haline geldi. Artık İsrail mutlak yalnızlıkla karşı karşıya bir ülke [ABD] hariç. O da benim için yalnızlık önemli değil, ben seçilmiş bir ülkeyim, benim için güç önemlidir mantığıyla gidiyor. Ama bu her zaman böyle gitmeyecek.
Namık Tan: "Acziyetin itirafı"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan Hakan Fidan'ın programı biter bitmez yayımladığı sosyal medya mesajında Dışişleri Bakanı'nın konuşmasının Filistinle ilgili bölümünü aşağıdaki gerekçelerle "acziyetin itirafı" olarak niteledi.
"Türkiye'nin Dışişleri Bakanı olduğunu unutmuş"
"İsrail nasıl durdurulacak" sorusuna da ıkına sıkına ancak "ABD'nin tutum değiştirmesi olasılığı" yanıtını verebiliyor. Arap ve İslam alemi için de dişe dokunur bir eylemden, ya da eylemi bırakın bunun olasılığından bile söz edemiyor. Saptaması esasen çok yanlış değil ama Fidan’ın unuttuğu kendisinin Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olduğu. Türkiye ne yapacak ne yapmalı, neyi ne kadar yapabilir? Bu sorulara asıl işinin gereği olan ikna edici yanıtları üretmek gibi bir kaygısı yok. Erdoğan’ın peşinden giden belagatın şehvetine kapılmış bir Dışişleri Bakanı olduğu yolundaki izlenimi perçinlemeye devam ediyor. Herhalde ona ayrılan sürenin sonuna geldiğinin kendi de farkında.
Türkiye'nin Suriye'nin "garantörü" olduğunun aslı var mı?
Hakan Fidan'ın Suriye'deki gelişmeler, Kuzey ve Doğu Suriye'deki Kürt özerkliğinin nereye evrileceğine ilişkin olarak ve özellikle ABD ve Fransa gibi büyük devletlerin bu süreçteki olası rollerine ilişkin sorulara verdiği yanıtlar programcıları tatmin etmeyince, Dışişleri Bakanı'na doğrudan doğruya şu soruyu sordular:
Sayın Cumhurbaşkanımız aynı konuşmasında bir başka mesaj daha verdi. Yüzünü Türkiye ve Şam'a dönen Kürtlerin kazanacağını söyledi. Bir anlamda Türkiye 'nin, oradaki Kürtlerin de garantörü olduğunu söyledi. Bir tarafta birileri ayrıştırmaya çalışırken, Türkiye, Suriye 'yi bir ve bütün olarak nasıl tutacak, bu garantör görevini nasıl yerine getirecek? Yani Suriye? Yani Suriye'de komşularımızın, İran 'ın ve İsrail 'in buradaki çabaları bir taraftan yürürken, Türkiye buranın garantörüdür diyebiliriz herhalde değil mi? Buradaki birlik ve beraberliğin. Ama bir taraftan da bunlar bozmaya devam ediyor. Veya en azından bu çabayı göstermeye devam ediyorlar. Buna karşı bu devam ederse, bu süreç, bu şekilde durmazsa da ne yapacağız? Türkiye ne yapacak?
Fidan: "Bize yüzünü dönenlerin faaliyetlerine destek veriyoruz"
Hakan Fidan'ın yanıtı Ankara'nın Suriye'deki Kürtler arasında ayrımcılık yaptığını, bazı Kürt partilerini ötekilere tercih ederek faaliyetlerine destek verdiğini ortaya koydu. Fidan şöyle dedi:
[...] Devlet işleyişinde çok farklı tonların, renklerin, nüansların aslında hesaba katıldığı, gözetildiği ve buna göre politikaların geliştirildiği bir mesele var. Şimdi Cumhurbaşkanımız, Suriye örneğine bakalım. Suriye'de Kürt Ulusal Koalisyonu vardı. Yani Suriye'de sadece YPG yok. Suriye'de birçok Kürt Partisi var ve bunlar Türkiye 'nin dostu. Türkiye ile iş birliği yapmak istiyorlar. Gelip bizimle daha geçen günde bizim arkadaşlarımıza konuştular. Cumhurbaşkanımızın bu beyanından sonra da. Yani biz yüzümüze Ankara 'ya dönüyoruz. Ankara gelsin bize yardımcı olsun. Şimdi bu önemli bir husus. Yani Ankara'dan bekledikleri konu, Ankara 'nın bu altını çizdiği parametreler. Yani kimseye problem olmayan ama kendisi de problemle baş başa kalmayan partilerin faaliyetlerine biz destek veriyoruz. Şimdi Şam 'a da aynısını söylüyoruz."
Namık Tan: "Acıklı bir sığlık ve kavrayış eksikliği"
CHP Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tan sosyal medya mesajında, Hakan Fidan'ın ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack'ın Kürtler, Dürziler ve Alevilerin aşır merkeziyetçilikten uzak bir yönetişim biçimine ihtiyaç duyduklarına dair beyanatı sonrasında açmaza düştüğüne işaret etti. Namık Tan şunları dile getirdi:
"Kürtlerin makbul addedilmeleri için yüzlerini Ankara'ya dönmelerini dayatmak dış müdahaledir"
TGRT'de canlı yayında Suriye konusundaki soruları "koloniyalizm upgrade edilmiş haliyle emperyalizm" gibi laf salatası ifadelerle geçiştiriyor Daha dün "enayi değiliz" şeklinde üst perdeden konuşurken, bu defa vakitsiz açtığı elini aklınca Barrack'ın dümen suyunda "ılımlı" ifadelerle yumuşatma çabasında olduğu anlaşılıyor. Suriye ve Irak'ta Kürtlerin "makbul" addedilmeleri için veya daha açıkçası Ankara'dan desteklenmeleri için yüzlerini yine Ankara'ya dönmelerini dayatmanın tam da kendi belirttiği dış müdahale olduğunu itiraf ettiğinin bilincinde değil. Gerçekten böyle bir Dışişleri Bakanı böylesine köklü bir hariciye geleneği için acıklı bir sığlığı ve kavrayış eksiklikliğini dışa vuruyor
Tan TGRT'deki programın ardından, açıkça Hakan Fidan'ın cuma günü TBMM'de kendisini bekleyen, muhaleftten gelecek sorular için dersini yeterince çalışmadığını, soruların yanıtını bilmediğini ileri sürmüş oldu.
"Çanak soruların yanıtlandığı gülünç propaganda"
Tan Fidan'ın "Bu sorulara asıl işinin gereği olan ikna edici yanıtları üretmek gibi bir kaygısı [olmadığını]" iddia etti. "Erdoğan’ın peşinden giden belagatın şehvetine kapılmış bir Dışişleri Bakanı olduğu yolundaki izlenimi perçinlemeye devam ettiğini" vurguladı.
Herhalde ona ayrılan sürenin sonuna geldiğinin kendi de farkında. Bu acıklı görünüm bunu anlatıyor Her şey bir yana, iki haftada bir kendi iktidarına hortumla bağlı yandaş medyaya çıkıp canlı yayında çanak soruları yanıtladığı gülünç propaganda faaliyetiyle kendini tatmin etmesi, aslında Fidan’ın çapı ve oturduğu koltukta ne denli iğreti durduğu konusunda yeterli bilgi veriyor.
(AEK)


