10 yıl önce Bursa’da yaşarken en çok gezdiğim yer Nalbantoğlu Çarşısı’ydı. İstanbul’un İstiklal Caddesi’nin onda biri uzunluğundaki Nalbantoğlu Çarşısı kitapçılar, kafeler, dershaneler, pastaneler ve mağazalarla dolu, trafiğe kapalı bir cadde.
Mesela Bursa’da birbirine 30 metre uzaklıkta bulunan iki dükkandan başka şubesi olmayan, şahane eklerlerin yapıldığı Ülkü Pastanesi bu cadde üzerinde. Bursa’da yaşamayanlar ya da yaşamamışlar için ekleyeyim: İstanbul için İnci neyse, Bursa için de Ülkü odur.
Fotoğrafta da görebileceğiniz gibi Nalbantoğlu Çarşısı kar yağdığında muhteşem olur. Trafiğe kapalı caddedeki sıra sıra banklarda insanlar soluklanır, caddenin ortasındaki çeşmeden su içer. Evet Bursa’da “hayrat” diye anılan çeşmelerden su içilir.
Yerel seçimler öncesinde Bursa’ya röportaj yapmak için gittiğimde yine Nalbantoğlu’ndan geçtim. Bu sefer dükkanlar boştu, insanlar azdı, Ülkü yerindeydi ama kendi harçlığımla ilk kitabımı satın aldığım Dünya kitabevi ve sol dergilerin satıldığı tek kitapçı olan Can kitabevi de kapanmıştı.
Ben de son bir umut üniversite sınavına hazırlanırken sürekli muhabbet için gittiğim, Ahmet Kaya müzikleri çalan ve asla test kitabı satmayan Öteki kitabevine uğramak istedim. Ama o da yoktu. Ancak Öteki’nin sahibi Erdal Baysal eski kitapçının olduğu yerde açtığı bijuteri dükkanındaydı.
"Sadece kitap satarak ayakta kalamıyoruz"
İlk söylediği şu oldu: “Sadece kitap satarak ayakta kalmak mümkün değil artık.”
Kitapçıyı kapattıktan sonra bijuteri ve kafe işletmeye başlayan Baysal aynı zamanda Nalbantoğlu Çarşısı Derneği’nin de başkanı. AVM’ler yüzünden esnafın tutunamadığını, açık olan dükkanların çok az iş yaptığını ve insanların artık Nalbantoğlu’na gelmediğini söylüyor.
"Nalbantoğlu nefes aldıran bir sokak"
“Nalbantoğlu çok eski bir çarşı. Bursa’nın en eski camisi diye Ulucami bilinir ama asıl en eski cami Nalbantoğlu Çarşısı’ndaki Şeker Hoca Camii’dir. Ayrıca karşısında Ulucami ve Kapalıçarşı, batısında Tophane’nin olduğu trafiğe kapalı, insanların soluklanabileceği bir sokak. Ancak yatırım yapılmıyor.
“Zafer Plaza’yla başlayan AVM’leşme sürecinin sonucunda eskiden Nalbantoğlu’nda bulunan markalar AVM’lere taşındı. Haliyle insanlar da AVM’lere gidiyor. Eskiden dükkanlar el altından devredilirken bugün sokakta boş, kiralık dükkan sayabiliyoruz. Üstelik esnaf kalıcı da olamıyor. İş yapamadığı için ortalama iki yılda dükkanlar el değiştiriyor.”
"Tuvalet yok, yatırım yok, tabelaya izin yok"
Baysal belediyelerin de Nalbantoğlu’na destek vermediklerini, çarşının başına esnafların “Nalbantoğlu Çarşısı” tabelası asmasında bile izin vermediklerini söylüyor.
“Sokak için aydınlatmayı bile iki yılda yaptırabildik. Şimdi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Alt Çarşı için yürüyen merdiven çalışması var. Bir hizmetleri o. Ancak kentsel dönüşüm kapsamında taşları kaldırıp asfalt dökeceklermiş. Ben çarşının eski halini arayacağımızı düşünüyorum.
“Koskoca çarşıda umumi tuvalet yok, hatta camide dahi yok. Bunu AKP’li milletvekillerine ilettik, söz verdiler ama bu sözler tutulmuyor. Çarşının başına tabela asılması için başvurduk, kabul etmediler. ‘Biz dernek bütçemizle asalım’ dedik, onu da kabul ettiremedik. Oysa belediye Uzun Çarşı’yı Kapalıçarşıyı yeniledi. Ancak Nalbantoğlu için hiç yatırım yapılmıyor, bağlı olduğumuz Osmangazi Belediyesi ise çalışmıyor bile.”
Baysal “Nalbantoğlu can çekişiyor” diyor. Bugün çarşıda yürüdüğünüzde çoğunlukla kafeler, boş dükkanlar görüyorsunuz. Ortadaki çeşmenin başı hala dolu olsa da, Çarşı’da tek bir kitapçı bile yok. (EA)