Amargi Kadın Kooperatifi'nin "Feminist Söyleşiler 2" bağlamında konuğu olan Nalbant, 1997 yılında yaptığı "Kadın Dergilerinde Cinsellik ve Üreme Sağlığı" araştırmasını anlattı.
Tezine konu olan dergilerin artık yayın hayatında olmadığını söyleyen Nalbant, kadın dergilerine; kadın dergisi olduğu için toplumsal cinsiyetin kültür içinde yeniden üretilmesi açısından; aynı zamanda da dergi oldukları için kültürün yeniden üretilmesi bağlamından bakmak gerektiğine dikkat çekiyor.
Nalbant: Dört kadın dergisini inceledim
Nalbant, dört kadın dergisini incelediğini söylüyor. Yaygın medya içinde yer alan "Elele" ve "kadınca"nın yanı sıra; İslami görüşün temsilcisi olan "Kadın Kimliği" ve "Kadın ve Aile" bu dört dergi.
Kadın dergilerinin kültürel politikalarının; bireylerin üreme davranışlarının yeniden üretmekte önemli bir yere sahip olduğunu söylüyor Nalbant:
"Kadın dergileri bir okur kitlesi belirleyip; o okur kitlesine uygun politikalarla kitlelerini dönüştürme gücüne sahipler. Dergiler, öneriler ve tüketim yoluyla okuyucusunu yönlendiriyor. Bu nedenle dergilerin bakış açıları, öncelikle kadınları tüketime yöneltmektir "
70'lerdeki Feminist bakışın, 80'lerde Türkiye'de kadın dergileriyle şekillendiği kanısında olan Nalbant; Elele'nin 1976, Kadınca'nın 1978, Kadın ve Aile'nin 1985, Kadın Kimliği'nin 1995'te çıktığını söylüyor.
Kadın dergileri: Kadını erkekler için; erkek yararına dönüştürmek
Nalbant'a göre 1997'lerdeki kadın dergilerinin görünümü, kadını; erkekler için, erkeğin yararına olarak dönüştürmek. Erkek dergilerinin, erkeklere hobi kazandırmak, hobilerini geliştirmek üzerine kurulu olmasına karşın; kadın dergilerinin çerçevesi erkeklerin yararına çiziliyor.
Örnek konu başlıkları arasında nasıl kadın olunur; nasıl seksi olunur; erkeği elde tutmanın yolları; güzel ve bakımlı olmak; yatakta erkeği memnun etmeli sayıyor Nalbant.
İslami dergilerde dil: Hanımlar ve ötekileştirme
Kadın dergilerindeki dile de dikkat çeken Nalbant, "Kadınca" ve "Elele"deki dilin "Biz Kadınlar" olarak genele yayıldığını söylerken; üreme sağlığı ve tedavi gerektiren cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve kanser gibi konularda ise dilin "bazı kadınlar"a dönüştüğünü gözlemliyor.
Nalbant, İslami dergilerde ise bu dilin "Hanımlar- bayanlar" olarak yansıdığını söylerken; bir ayrışmaya da dikkat çekiyor: "Bu dergilerde kadınlar "Müslümanlar" ve "Ötekiler" olarak yer alıyor."
Kadınca ve Elele'nin okur kitlesinin çalışan, kentli ve cinsel açıdan aktif kitle olurken; İslami dergilerin abonelikle kadına ulaşan; kadının evden çıkmadan ulaşabileceği yayınlar olduğunu söylüyor Nalbant. Dört dergiyle ilgili Nalbant'ın saptamaları şöyle oluyor:
Elele: Öngörülmemiş okurun baskısı
Elele Dergisi başlangıçta gebelik ve çocuk üzerine kurulu olmasına karşın sonradan popüler kültürün dayattığı, erkek bakışını yansıtır hale geliyor. Elele dergisinin bu sapmasında daha önceden tanımlanmamış, öngörülmemiş okur grubunun baskısı söz konusu.
Kadınca ise eşitlik, kadının bilinçlenmesi, yasalar ve haklar; kadın politikacılar üzerine kurulu. 'Kadın kamusal alandan dışlanamaz' söylemi var. Güzellik ve estetik üzerine tavsiyeler ise kadının kamusal alanda varolmasında bir yöntem olarak sunuluyor.
İslami dergiler kadın erkek eşitliği tartışmasında yoklar. Feminizm, İslami Feminizm olamaz" teziyle; kürtaj karşıtlığıyla; aile, evlilik ve annelik rolünün pekiştirilmesiyle, ideolojik kurguları çerçevesinde gelişiyor.
Kadınca: Aşk ve cinsel özgürlük
Dört derginin sayfa sayısı ne olursa olsun, "Cinsellik ve Üreme Sağlığı" konularındaki sayfa sayısı eşitleniyor.
Buna karşın Kadınca daha özgürlükçü, aşk ve cinsellik üzerine kurulu yazılarıyla farklılık gösteriyor. Elele'de ise "kadının hayatındaki ilişki; Erkek" odaktaki konu. Her iki kadın dergisinde, kürtaj, doğum kontrolü, cinsel sağlık ve kadın sağlığı üzerine teşhis ve tedavi yöntemleri anlatılıyor. Okur kitlesinden ötürü menopozla ilgili hiç yazı yok.
İslami dergiler: Cinsiyeti olmayan kadın
İslami dergiler daha çok çoklu doğumlar ve doğurganlık üzerine çalışırken; kadının çalışmasına karşı bir tavır sergileniyor. Tezleri "Kadın yapısı gereği duygusaldır, çalışırsa stres altında kalır, ailesine ve çocuğuna iyi bakamaz."
İslami kadın dergilerinde kadın cinselliği yok sayılıyor. Kadın daha çok çocuk üzerinden tanımlanırken; fotoğraf olarak kadın yalnızca cinselliği bitmiş, yaşlılık imajıyla yer alıyor. 90'lardan sonra kadınlara alternatif yaşam sunma söylemiyle çıkan dergilerde böylesi bir söylemin izleri görünmüyor.
Nalbant, Kadın Dergilerinin artık patentli yayınların Türkiye versiyonuna dönüşüp, özgün bir yapı sergilemediklerini vurgularken, 1997'deki bu çalışmasının yenilenmesi gerektiğini söylüyor. (AD/EÖ)