Haberin Kürtçesi için tıklayın
Bu yılın Nobel Barış Ödülü sahipleri Ezidi aktivist Nadia Murad ve cinsel şiddete maruz kalan kadın ve çocuklara yardım eden Kongolu hekim Denis Mukwege Norveç’in Oslo şehrinde düzenlenen törende ödüllerini kabul etti.
Murad ve Mukwege 5 Ekim’de “cinsel şiddetin bir savaş silahı olarak kullanılmasının son bulması için gösterdikleri çabalar” nedeniyle Nobel Barış Ödülü’nü kazanmıştı.
Murad ve Mukwege konuşmalarında cinsel şiddetle mücadele çağrısı yaptı. Dünya kamuoyunun ve toplumlarının savaş zamanları yaşanan cinsel şiddete karşı kayıtsız kaldığını söyleyerek sorumluları cezalandırmak için dünya liderlerinden yeni girişimler talep ettiler.
Murad: Cinsel şiddeti silah olarak kullananlardan hesap sormalıyız
Irak’ta IŞİD’in cinsel şiddetini aydınlatan Murad, Ezidi soykırımında hükümetlerin ve uluslararası kamuoyunun topluluğu yok edilirken kayıtsız kaldığına dikkat çekti:
“Küreselleşme ve insan hakları devri olan 21. yüzyılda, 6 bin 500’den fazla Ezidi çocuk ve kadın esir alındı, satıldı, satın alındı, cinsel ve psikolojik tacize uğradı. 2014’ten beri her gün yaptığımız çağrılara rağmen daha IŞİD’in elinde olan 3 binden fazla çocuk ve kadının akıbeti belli değil.
“Her gün kız çocukları satılıyor, satın alınıyor, esir tutuluyor ve tecavüze uğruyor. Dünyanın dört bir yanındaki 195 ülke liderinin bu kızların özgürlüğüne kavuşması için harekete geçmemiş olması akıl almaz bir durum. Ya onlar bir ticari anlaşma, bir petrol yatağı ya da silah sevkiyatı olsaydı? O zaman onları özgür bırakmak için hiçbir çaba eksik olmazdı.
“Eğer suçlular adalet karşısına çıkarılmazsa bu soykırım bize ve korunmasız başka topluluklara karşı tekrar edecek. Kadınlara karşı tecavüz ve esir alma vakalarının tekrar etmesini istemiyorsak kadınlara ve kız çocuklarına karşı suç işlemek için cinsel şiddeti silah olarak kullananlardan hesap sormalıyız.”
TIKLAYIN - IŞİD Esaretinden Nobel’e… Nadia Murad’ı Tanıyalım
Mukwege: Kayıtsız kalmak suç ortaklığıdır
Mukwege, Kongo’nun doğal kaynak zenginliğinin “savaşın, ölçüsüz şiddetin ve sefaletin temel sebebi” olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Elektrikli arabanızı kullandığınızda, akıllı telefonunuzu kullandığınızda ya da mücevherlerinize baktığınızda o nesnelerin üretiminin insanlara neye mal olduğunu düşünmeye bir dakika ayırın. Bu trajediye kayıtsız kalmak suç ortaklığıdır.
“Şiddetin sorumlusu yalnızca suçları işleyenler değildir, aynı zamanda onu görmezden gelmeyi seçenlerdir.
“Kongo halkı 20 yılı aşkındır uluslararası toplumun gözü önünde küçük düşürülüyor, tacize uğruyor ve katlediliyor. Bugün şimdiye kadarki en güçlü iletişim teknolojisine erişim söz konusuyken kimse ‘Bilmiyordum’ diyemez.”
“Dünyayı tanıklığa ve ortak insanlığımıza utanç veren bu acıları bitirmek için bize katılmaya davet ediyorum.”
Murad ve Mukwege’ın adalet çağrısı
Murad bölgedeki Ezidilerin hâlâ öldürüldüğünü hatırlatarak kampları terk etmeleri için çalışılması gerektiğini söyledi. Adaletin sağlanması için uluslararası bir çaba gerektiğini söyleyen Murad, şiddet mağduru olan herkese sığınak ve göç olanaklarını sunulmasının önemi üzerinde durdu.
Murad adalet çağrısı yaptı:
“Şimdiye kadar bu soykırıma yol açan suçları işleyenler adalete teslim edilmedi. Daha çok sempati istemiyorum, bu hisleri alanda atılacak adımlara çevirmek istiyorum.
“Umarım bugün önceliğin barış olduğu, dünyanın hep birlikte kadınları, çocukları ve azınlıkları korumak için yeni bir yol haritası çıkarmaya başlayacağı yeni bir dönemin başlangıcıdır.
“Adaletsizlik ve zulme karşı mücadele için birleşelim. Seslerimizi birlikte yükseltelim ve şiddete hayır, barışa evet; köleliğe hayır, özgürlüğe evet; ırkçı ayrımcılığa hayır, herkes için eşitlik ve insan haklarına evet diyelim.”
Mukwege ise şiddeti bitirmek için öncelikle cezasızlıkla mücadele edilmesi gerektiği üzerinde durdu:
“Sorumlular adalet karşısına çıkarılmadıkça bu trajedi devam edecek. Ancak cezasızlığa karşı mücadele şiddet sarmalını kırabilir.
“Uğruna savaştığımız inançlar doğru olduğu sürece hepimiz tarihin akışını değiştirme gücüne sahibiz.”
“Yapılması gereken bir savaş varsa toplumlarımızı yavaş yavaş tüketen kayıtsızlığa karşı olan savaştır.
Mukwege “İyileşme yolu uzun ve zor olsa da mağdurların acılarını güce dönüştürme potansiyeli” olduğunu söyleyerek tıbbi, psikolojik, sosyoekonomik ve hukuki desteği içeren bütüncül bakım ve destek programlarının önemli olduğunu, bu gibi uygulamaların gerçekleştirilmesinin herkesin üzerine düşen bir görev olduğunu söyledi:
“Kadınlara karşı şiddeti bitirmek ya da bitirmemek, cinsel eşitliği hem barış hem savaş zamanlarında destekleyen olumlu erkeklik kurmak ya da kurmamak birer seçim. Bir kadını desteklemek, korumak, haklarını savunmak, çatışmalarla harabeye çevrilmiş ülkelerde onun yanında savaşmak birer seçim”.
* Nadia Murad’ın konuşmasının metni için tıklayın
* Denis Mukwege’nin konuşmasının metni için tıklayın
(EÖ/EKN)