"Onuncu Yıl Marşı"ndan, "Lüküs Hayat Opereti"ne kuşaklar boyu unutulması mümkün olmayan birçok eserle ölümsüzleşen ünlü sanatçıya adanan konserde piyanonun başında Wolfgang Schneider'in bulunması tesadüf değil.
Frankfurt ve çevresindeki müzikseverler onu özellikle Rey ile A. Adnan Saygun ve Ulvi Cemal Erkin gibi ünlü bestecilerin eserlerini seslendirdiği konserlerinden biliyorlar.
Yaklaşık 10 yıl önce de Rey'in 10. ölüm yıldönümünde de Frankfurt Konservatuar Salonunda bir konser vermişti.
Çok iyi Türkçe bilen Schneider, bir "sanat efsanesi" olarak gördüğü C.R. Rey ve yakından bildiği Türk müziği üzerine sorularımızı Türkçe yanıtladı.
- Neden Cemal Reşit Rey? Onunla neden ilgileniyorsunuz?
- İlk olarak eserlerini sevdiğim için. Bu kolayca anlatılabilecek bir olay değil. Herkesin kişisel tercihleri vardır. İkincisi, genel olarak Türk kültürüyle ilgilendiğim için C.R. Rey'i çok önemli buluyorum. Benim için C.R. Rey, kişiliğiyle, hayatıyla ve müzik eserleriyle bir sanat efsanesidir.
Kudüs'teki bir Osmanlı devlet adamının oğlu olarak doğuşu, Paris'teki gençliği, Gabriele Faure, Ravel ve Saint Saent'e komşu, arkadaş ya da öğrenci olması, sonra Cumhuriyetin kuruluşunda Paris'teki kariyerini bırakıp, İstanbul'a gitmesi.
Neredeyse sıfırdan başlayarak, besteci, piyanist, orkestra şefi ve eğitimci olarak çağdaş müziğin gelişmesi için çabaları. Bütün bunları gerçekten takdir ediyorum. Sadece besteler yapmakla kalmadı. O kadar güçlü ve çok yönlü bir kişiliği vardı ki. Yaşadığı ortamı ve çağı müziğinde yansıttı.
- Rey'i Almanya'da neden anıyoruz?
- Aslında "Neden onu Almanya'da anmıyoruz?" sorusunun sorulması gerekiyor. Müzik evrenseldir ve Rey'in de dediği gibi müziğin pasaportu yoktur. Çok şükür Almanya'da 20. yüzyılın klasik müziğine geniş bir ilgi var ve son yıllarda bu konuya merak iyice arttı.
Bir besteciyi gündeme getirmek için 100. doğum yılı, dünyanın her yerinde olduğu gibi güzel bir fırsat. Öte yandan bence Rey'in burada doğup, yetişen Türkler için özel bir önemi var.
Çünkü o da Fransa'ya geldiğinde sadece 9 yaşındaydı ve sonraki yaşamı Paris ile İstanbul arasında sürdü. Yani hem yaşamında, hem sanatında Batı ve Doğu çok somut bir tarzda biraraya gelmişti.
- C.R. Rey ve çağdaşı Türk müzisyenleri yakından tanıyorsunuz, Türkçe'yi ve Türk kültürünü bildiğiniz gibi. Bu ilgi nereden geliyor?
- Çocukluğumdan beri geçen yüzyılın klasik müziğiyle çok ilgileniyordum. Yani bu çağın müziğiyle büyüdüm diyebilirim. Türkiye'yle ilgim galiba dil olayıyla başladı. Yabancı ülkeleri gezdikten sonra, bu ülkelerin müziği, tarihi ve kültürünü üzerine plaklar, kitaplar aldım.
Bunun için hep Almanca kaynak ya da tercümeler bulabiliyordum. Ancak Türkiye konusunda bu ihtiyacımı karşılayamadım ve işte bir gün "Türkçe öğreneceğim" diye karar verdim. O zamanlar Konservatuarda imtihanlarına hazırlanıyordum. Akşam geç saatlerinde provadan eve döndükten sonra, hep gramer okuyarak dinlenirdim.
Türkçe öğrendikten sonra ilgim de yoğunlaştı. Hem Almanya'da, hem Türkiye'de arkadaşlarım oldu. Ve sonunda çağdaş Türk bestecilerinden haberim oldu. Haberim oldu diyorum, çünkü gerek tahsilim sırasında, gerekse konser, plak ve diğer müzik kaynaklarında onların adı bile geçmiyordu.
- Almanya'daki Türkleri yakından tanıyorsunuz. Sizin, bazılarının adlarını bile duymadıkları Türk müzisyenlere böylesine derin ilginizi nasıl karşılıyorlar?
- Bu soruyu cevaplandırmadan şunu söylemek lazım. Bugünlerde bizim toplumumuzda müzik dinleme konusunda bir yozlaşma söz konusu. Tabii ki her yerde müzik duyuluyor. Ama müzik ne zaman dinlenir? 5 dakikalık bir parçaya bile uzun ya da ağır parça denir. Tabii ki bu şartlar altında bir senfoniyi baştan sonuna kadar dinlemek ve onun zevkini çıkarmak çok zor.
Maalesef buradaki Türklerin çoğu müzik eğitimine çok az değer veriyorlar. İki yıl önce Frankfurt Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nce düzenlenen bir ve Ayla Kutlu'nun katıldığı bir edebiyat akşamında Türk bestecilerden çalacaktım. Ben de Ayla Kutlu'ya müzik isteklerini sordurdum ve o da hep Beethoven dinleyerek yazdığını söyledi.
Ben de 'Tamam, Beethoven çalayım' dedim. Daha sonra Ayla Kutlu uzun uzun yaratıcılıktan ve Beethoven müziğinden nasıl ilham aldığından bahsetti. Bu beni de çok mutlu etti. Çünkü özellikle genç kuşağa müzik sevdirmek çok önemli. İster klasik Batı müziği, ister Türk sanat müziği önemli olan müziğin derinliğini keşfetmektir.
- Klasik batı müziğinin Türkiye'deki gelişimini yakından izliyorsunuz. Sizce geçen yüzyılın ilk yarısında Türkiye'de büyük ilgi gören bu tür, günümüzde hak ettiği yere ulaşabildi mi?
- Çoğu zaman çağdaş besteciler, dinleyiciler tarafından hemen kabul edilemez. Yine sabır lazım. Ancak 20. yüzyılın bestecilerinin büyük bir kısmı klasikleşmiş durumda. Ama bu birden bire olmuyor. Zor bir süreçtir.
Türkiye'de de son yıllarda böyle bir gelişme başlamış gibi görünüyor. Örneğin, son yıllarda Türk Beşleri üzerine çıkan kitaplar çok önemli bir adım. Umarım yakında da Rey'in eserleri nota olarak tüm dünyadaki müzikseverlerin ulaşabileceği yerlerde olacaktır. Aslında bu hiç de zor değil. Tercüme gerekmiyor ki. Müzik evrenseldir.
Konserler sürüyor
Hessen Veliler Birliği'nin (TELB) çeşitli kurumlardan aldığı destekle düzenleyeceği üç konserden Mainz konseri gerçekleşti.
İkinci konser 3 Nisan Cumartesi günü "Giessen / Brandtplatz 2"deki müzedeki yapılıyor. Frankfurt Müzik Yüksek Okulu Salonu'ndaki üçüncü konserin ise tarihi henüz belli değil.
Schneider: Piyanist, müzik öğretmeni, Türkolog
"Özellikle Rey'in piyano eserleri çok zor. Sabır lazım tabii. Ama bu zorluğu yoğun yapısından kaynaklanıyor. Bu yapı içerisinde yıllar sonra bile yeni şeyler keşfedilebilir. Ve eserleri arasında saklı bağlantıları var ki, birisi çalışırken, ötekinde bazı ilkeler yeni bir ışıkta görünür. Aslında onun bütün senfoni, opera ve oda müziği eserlerini tanımak lazım. Ama maalesef C.R. Rey'in müziği az çalındığı için bu mümkün değil" diyen Schneider, 1964'te Wuppertal'da doğdu.
İlk piyano dersini 8 yaşındayken alan, müzik eğitimini Mainz ve Frankfurt'ta tamamlayan Schneider, Gross Gerau ve Heusenstamm'daki müzik okullarında piyano öğretmeni olarak çalışıyor.
Yıllardır tek başına ya da orkestra eşliğinde çok sayıda konser veren Schneider, Schumann, Brahms, Debussy ve Cesar Franck'ın eserleri üzerine yoğunlaştı.
Ancak 20. yüzyıl klasik müziğini incelerken dikkatlerini özellikle eski Sovyetler Birliği ve Türkiye'deki gelişime verdi.
Frankfurt ve çevresindeki birçok müziksever; Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Necil Kazım Akses, Ekrem Zeki Ün ve Azerbaycanlı besteci Kara Karayev'in eserlerini ilk kez onun yorumuyla dinledi.
Schneider, öğretmen ve müzisyen olarak çalışmalarına devam ederken, bir yandan da Frankfurt Üniversitesi'nde Türkoloji, Oriyentalistik ve müzik bilimi eğitimini sürdürüyor, bu nedenle Türkçe'nin yanı sıra Arapça ve Farsça'da biliyor.
Rey: Çağdaş müziğin öncüsü
Türkiye'de çoksesli müziğin gelişimine büyük katkıda bulunan Türk Beşleri'nin ilk temsilci C.R. Rey, 1904'te Kudüs'te doğdu. Babası sarayla yakından ilişkisi olan bir ailedendi ve Kudüs'te mutasarrıf (vali) olarak görevliydi.
Müziğe yeteneği orada, sokakta oynarken bulduğu bir akordeonu çalmaya çalışırken başladı. Beş yaşındayken ailecek İstanbul'a geldiler. Galatasaray Lisesi'ne başladığı yıl, 1913'te Paris'e taşındılar. Müziğe yeteneği dönemin ünlü müzisyenlerin ilgisini çekti.
Paris ve Cenevre'de konservatuarlarda ve kendisinden hiç para almayan özel öğretmenlerin eşliğinde piyano, müzik estetiği, orkestra şefliği öğrenimi gördü. Cumhuriyetin ilanından iki ay önce Paris Konservatuarı'ndan mezun oldu ve hocalarının tüm engellemelerine karşın, İstanbul'a döndü.
19 yaşında İstanbul'daki ilk konservatuarında (İstanbul Belediyesi Darülelhanı) öğretmen olarak çalışmaya başladı. Batıdaki büyük bir kariyer şansını, ülkesine hizmet için bıraktı ve Türkiye'de çağdaş müziğin gelişimine büyük katkılarda bulundu.
Birçok öğrenci yetiştirdi, orkestralar kurup, yönetti, çok sayıda senfoniye, müzikale, marşa ve operete imzasını attı, halk müziğini ihmal etmedi, çok sesli müzikle birlikte yorumladı, orkestra ve piyano için türkülerden esinlenmiş ürünler verdi.
1985'te, Cumhuriyetin ilanından sonra yerleştiği ve bir daha bırakmadığı İstanbul'da öldü. (GK/NM)
* Ayrıntılı bilgi için www.cemalresitrey.com