Galatasaray teknik direktörü Jan Olde Riekerink’in 14 yaşındaki Mustafa Kapı’yı A Takım’la idmana çıkartması ve Levski Sofya ile oynanan maçın son iki dakikasında sahaya sürmesi gündem oldu.
Türkiye’de futbol altyapısındaki sorunları da gündeme getiren Galatasaray’ın altyapı oyuncusu Mustafa Kapı’nın A Takım’la oynatılmasını spor yazarı Gülengül Altınsay’la konuştuk.
Dört yıldır 13 yaşındaki çocuğunu farklı kulüplerin altyapısında futbol antrenmanlarına götüren Önder Bade’ye de altyapılarda çocukların yaşadıklarını, çocuklara verilen / verilmeyen psikolojik destekleri, ailelerin futbola bakışını sorduk.
Altınsay: Günü kurtarmaya yönelik futbol anlayışı var
“14 yaşındaki bir altyapı oyuncusunun A Takım’la antrenmana ve hatta sembolik de olsa maça çıkması bizde rastlanan bir şey değil. Çünkü altyapıya önem verilmiyor.
“Bunun nedeni de futbolumuzun risk almaya dayalı bir futbol olmaması. Sadece günü kurtarmaya yönelik futbol anlayışımız var. Kulüpler, kulüp yöneticileri çok kısa sürede başarı istiyorlar.
“Sadece kulüpler değil, medya ve yorumcular da suçlu. Çünkü genç futbolcu ilk tökezlediğinde hemen 'Bununla oynanmaz', 'Şu varken neden bunu oynattın' gibi yorumlar yapılıyor. Taraftar da bunlardan etkilendiği için teknik kadro da gençlere yer vermek konusunda çekiniyor.
“Futbolcu yetiştirme anlayışı yok”
“Bizim ülke olarak futbolcu yetiştirmeye yönelik bir anlayışımız yok. Hiç kimsenin sabrı yok, herkes anında başarı istiyor. Dolayısıyla yıllar geçiyor, biz aynı noktada duruyoruz.
“Temelde futbolcu yetiştirme, emek verme, belli bir futbol anlayışına sahip çıkıp buna göre bir plan yapma konusunda son derece yetersiziz. Futbolumuzun geldiği nokta da belli.
“Üstelik çok da fazla para harcanıyor... Avrupa'da futbolcuya da antrenöre de en fazla para harcayan ülkeler arasında yer alıyoruz.
“Futbolla ilgilenen herkes sorumlu”
“Sadece kulüpler, sadece federasyon, sadece siyasiler, sadece medya, sadece taraftar suçlu değil. Hepsi bir arada belli bir futbol düzeni oluşturulmuş durumda.
“Bu düzende bazı kişiler bazı sacayaklarına oturmuşlar, anlayışlarını yerleştirmişler ve onun dışına çıkılamıyor.
“Futbolla ilgilenen tüm kesimlerin çok önemli sorumluluğu var.
“Hep tecrübeli oyuncularla olmaz”
“Bugün Avrupa'daki takımlara baktığımızda, o kadar paraları olmasına, istedikleri futbolcuyu alabilecek güçte olmalarına rağmen altyapıdan gelen 17-18 yaşındaki pek çok futbolcu A takımlarda oynuyor.
“Çünkü bu iş böyle beslenmek zorunda. Takım hep tecrübeli futbolculardan oluşmaz. Mutlaka alttan her yıl bir iki oyuncunun adapte olması gerekir.
“Burada bir diğer sorun da Avrupa'da yetişen futbolcuyla Türkiye'de yetişen futbolcular farklı oluyor. Türkiye’de 35 yaşına gelen tecrübeli futbolcu Avrupa'daki 19 yaşındaki futbolcunun mantalitesine ulaşamamış oluyor.
“Çocuğun psikolojisi en önemlisi”
“Özellikle çok genç oyunculara psikolojik destek sağlanması oldukça önemli. Çok genç bir oyuncuyu alıp bir maça çıkartıp sonra tekrar diğer tarafa göndermek de çok iyi olmuyor.
“Beşiktaşlı Muhammet Demirci'de aynı hata yapıldı. İyi yetiştirilemedi, iyi yönetilemedi ve sonra tekrar PAF takımına gönderildi. Bu da futbolcunun üstünde çok olumsuz etki yaratıyor.
“Eğer bir futbolcuyu üste çıkardıysanız ısrarcı olup geliştirmeniz ve yetiştirmeniz lazım ki, diğer kulüpler de buna cesaret edebilsinler.
“Yoksa 2 dakika oynatıp, çocuğun kendisi için 'ben oldum' diye düşünmesi ve sonra geri döndürmek moralini çok bozar. Neticede bu işin psikolojisi her şeyden daha önemli.
“Burada esas sorumluluk kulüplerde. Kulüplerin son derece profesyonelce psikolojiye ağırlık vererek, çocuk oyuncuları yetiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
“Altyapıya eskiden daha çok önem veriliyordu”
“Büyük kulüplerin hangisine bakarsanız, hepsi altyapıya çok önem veriyor. Altyapıya önem veren kulüplerde yetişen futbolcular dünyanın farklı yerlerine dağılıyorlar ve altyapısında yetiştikleri kulüplerin kültürünü yayıyorlar. Sizin kültürünüzle yetişmiş olan futbolcunun başarısı çok önemli.
“Mesela Beşiktaş'ta bu böyleydi. Süleyman Seba'dan önce Mehmet Üstünkaya döneminde altyapı için çok etkili çalışmalar yapıldı. Ardından Süleyman Seba dönemi geldi. Bu dönemlerde çok genç oyuncular, aynı paraya biraraya getirildi ve uzun süreli başarılı bir takım yarattılar. Galatasaray da bunu örnek aldı aslında. Ardından bu iş bitti.
“Yayın haklarıyla birlikte kulüplere hazır para gelmeye başladı. Emek harcamadan gelen hazır para yöneticiler tarafından dağıtılmaya başlandı. Sanki kendi ceplerinden ödüyorlarmış gibi uçuk paralara oyuncu almaya başladılar.
“Altyapı maçlarında hakem ayarlanıyor”
“Avrupa’da genellikle olay sadece para ve başarı değil. İnsanlar sporu seviyor. Çocuklar futbol oynamayı seviyor. İlla şunun gibi futbolcu olacağım diye düşünmüyorlar.
“Bizim sporla aslında alakamız yok. Biz ülke olarak spor yapmayı sevmiyoruz. Sporun zevkli kısmını hep gözardı ediyoruz, hep kazanmak odaklı bir bakış açısı hakim.
“Altyapı maçlarında hakem ayarlandığını biliyorum. Altyapı takımı kupa almış ama hiç bir futbolcu üst sınıf oyuncu olamamış. O zaman bu ne işe yarayacak? Burada amaç kupa almak değil, futbolcu yetiştirmek olmalı.
“Kafalarımız sporla değil, neticeyle alakalı. Olay ‘Bizim tuttuğumuz takım şampiyon olsun’dan ibaret.
“Herkes İzlanda'nın başarısından bahsediyor. İzlanda'da her lisenin futbol takımı var. O küçücük ülkenin yarısı sporcu. Belli bir spor anlayışları var ve o anlayışa göre emek veriyorlar.
“Futbol zevkle oynanacak bir oyun”
“Yani 13-14 yaşında çocuklar yaptıkları sporu kazanmak için değil oyun oynamak olarak görüyor.
“Burada ise o çocuklara şu olacaksın bu olacaksın diye baskı kuruluyor. Bu aynı zamanda o çocukları da çok geren bir şey.
“Genç oyunculara altyapıdan itibaren bu sporun zevkle oynanacak bir oyun olduğunu anlatmak gerekiyor. Çalışıp emek verirseniz daha yükselebilirsiniz, yükselemezseniz de çok zevkli bir oyun oynuyorsunuz mesajı vermek lazım.”
Önder Bade: Bazı aileler futbolu spor olarak değil, gelir kapısı olarak görüyorOğlunuzu futbol kulüplerinin altyapısına götürürken en çok dikkatinizi çeken şey ne? Pek çok insan çocukları profesyonel olsun diye değil, spor yapsın diye futbol kulüplerinin altyapısına yazdırıyor. Bazı aileler de bunu bir gelir kapısı olarak görüyor. Bu ailelerin çocukları da ailelerini ve kendilerini kurtarmak için spor yapıyorlar. Bu, bir yetişkinin bile kolay kolay sırtlayamayacağı bir şeyken, oyun oynaması gereken çocuk çok zor durumda kalıyor. Altyapıda oynayan oğlunuz A Takım'la antrenmana ve iki dakikalığına da olsa maça çıksa ne hissedersiniz? Ben çocuğumun futbol oynarken oyun haletiruhiyesinden uzaklaşmasını istemiyorum. Çocuk olan, ergenliğe giren birinin okul dünyasından uzaklaşmasını istemem. Ben çocuğumun büyük takımla sembolik olarak oynamasına bir şey demem. Bu onun için bir heves. Fakat bunun bir adım ötesine geçip de mevcut psikolojik yapısıyla sırtına bambaşka yükler yükleyerek, oyundan uzaklaştıracak başka bir boyuta ulaşmasını hiçbir zaman istemem. Çünkü bu yaşta bir çocuk kendine büyük hedefler koyup onlara ulaşamaması durumunda yaşayacağı hayal kırıklığı da var. Bu çocuklara psikolojik yardım veriliyor mu, çocukların psikolojisiyle ilgileniliyor mu? Uzman insanlar çocuklara bunun bir gelir kapısı değil, oyun olduğunu anlatıyor mu? Şu an bulunduğu kulüp içerisinde böyle bir donanım var. Fakat bu kulüplere hizmet eden alt kulüplerde bu olanaklar hiçbir şekilde yok. Bu kulüplere oyuncu kazandıran bir çok kulübün oldukça yetersiz olduğunu biliyorum. Ben oğluma futbolun hiç bir zaman oyun olmaktan çıkmaması gerektiğini ve eğitimle birlikte gitmesi gerektiğini anlatıyorum. Egemen futbol anlayışının hem kişinin gelişimini hem de kişinin idealleri üzerinde baskın bir güç olduğunu söyleyebilirim. Ben çocuğuma düzenli olarak bunun bir oyun olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Eğer bir futbolcu olacaksa bile mutlaka yanında başka bir mesleği ya da ilgi alanı olmasını istiyorum. Kulüplerde sorumlular çocuk üstünde baskı kuran, çocuğu gelir kapısı olarak gören aileleri uyarmıyor mu? Bu noktada kulüpler çocuklara ve ailelerine karşı dürüst olmalı. Çocuğun yeteneğini abartmamaları ve gerçeği aktarmaları lazım. Ancak ailelerin kendileri için yaptıkları yatırımları gören çocuklar için kulüp yöneticilerinin sözleri bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla çocuklar kendilerini ailelerinin hayallerini gerçekleştirememiş ve kulüpte de yetersiz kalmış bireyler olarak görüyorlar. |
(EKN)