“Öncelikle ben toplumsal siyasi konuları gündelik hayat üzerinden anlatan yapımların bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum” diyor ve sonra ekliyor:
“Diziyi bir bütün olarak görüp öyle değerlendirmek gerekiyor. Tek hikâye anlatmıyor tek karakter yok. Birbiri içine geçmiş hayatlar var tıpkı gündelik hayatta olduğu gibi."
“Normalleşme için önemli bir adım”
Gazeteci yazar Emine Uçak Erdoğan, tarikatların hedefinde olan “Kızıl Goncalar” dizisini önce böyle yorumluyor.
Ardından devam ediyor:
“Edebiyatta sinemada bu daha çok karşılaştığımız bir konu ama konu televizyon yapımları olunca pek kabul gören bir yayın tutumu değildi. Ancak son yıllarda dizilerin çoğunluğu gündelik hayatın içinde hatta bazen o tartışmaların etrafında kurguyu şekillendirmeye başladı. Tabi seküler-dindar gerilimi veya yaşam tarzları tartışmaları da bu yönüyle dizilere önce Kızılcık Şerbeti ardından aynı yapımcının Kızıl Goncalar’la sert bir şekilde taşındı. Bir Başkadır’ı da bu minvalde saymak lazım ama o daha herkesin izlemediği bir mecradaydı.”
“Kızıl Goncalar saatler süren ve televizyonların rayting savaşlarının olduğu bir saatte yayınlanan bir dizi öncelikle bunu görmek lazım. Yani bu tip dizilerin uzun saatler boyunca ve haftalarca izlenebilmesi için hem içerik hem de görsel olarak, karakterler olarak ilgi çekecek düzeyde olması gerekiyor. O yüzden her şey çok abartılı, karakterler genel itibariyle siyah beyaz, olaylar da keskin ayrımlarla dile getiriliyor.”
Tarikatlar istedi RTÜK cezayı kesti: FOX TV'ye "Kızıl Goncalar" cezası
“Daha fazla alan açılmalı”
Emine Uçak Erdoğan, böylesi dizilerin normalleşmeye hizmet edeceği görüşünde:
“Ama kurgu veya içeriğinden bağımsız bu tip yapımların yani toplumsal meseleleri gündelik hayatın gözüyle, yaşamların içinden anlatan yapımların olmasını önemsiyorum. Normalleşme, koridorlardan çıkış, öteki hayatlar hakkında bilgilenme tüm bunlar için önemli.”
“Nihayetinde gündelik hayatı çok farklı inanç ve yaşam tarzı dünyasının içinden deneyimliyoruz. Toplum içinde seküler veya dindarlar ayrı ayrı hatlarda birbirini hiç görmeden yaşamıyor bazen aile içinde bazen kamusal alanın farklı yüzlerinde doğal veya gerilimli mutlaka karşılaşmalar oluyor. Bunu izlemek kendi gündelik hayatın üzerinden deneyimlemek, tartışabilmek önemli.”
“Bir yönü de böyle böyle belki daha gerçek, tragedya mantığıyla olmayan karakterlerin, kurguların yapımların yapılabilmesi için de alan açılacağını da düşünüyorum. Bu açıdan da önemli ve cesur girişimler olarak değerlendiriliyorum.”
“Açıkçası ben dizinin ilk bölümünü baştan sonra izleyen birinin dizinin tek amacının tarikatları, dindarları kötülemek olduğunu düşüneceğine inanmıyorum” diyerek sözlerini sürdüren Emine Uçak Erdoğan’a göre, dizinin çokça beğenilen sahneleri var:
“Muhtemelen edit edilen bolca dolaşan videolarla böyle bir tartışma köpürtüldü ve konu yine devletin sopasıyla hizaya getirmeye yani RTÜK’ün ceza yazmasıyla sonuçlandı. Çünkü yayınlanan ilk iki bölümde de toplumsal konular kişilerin-karakterlerin etrafında anlatılıyor. Ve bu yönüyle dindarlar kötü sekülerler iyi diye bir ayrım yok. Aksine kişiler ve görüşleri hem ‘arızaları’yla olduğu kadar iyi yönleriyle ya da açmazlarıyla anlatılıyor dizide.”
“Ki ikinci bölümdeki 28 Şubat’la ilgili çokça beğenilen sahneler var. Zaten dizinin ne anlattığını daha ilk iki bölümde anlamak da mümkün değil. Hele de ilk bölümle bir yaşam tarzını tartışmasına araç yapmak vs gerçekten çok fantastik idi. Yıllarca başörtülü karakter niye görmüyoruz, dindar insanların hayatlarını niye görmüyoruz deniliyordu. Şimdi de bunların insanüstü varlıklar olarak yekpare bir iyilikle çerçevelenmesini istiyorlar. Bu da zaten televizyon dizilerinin yapısına ters.”
“Bu dizileri sakince tartışabilmek önemli”
“Dizi yayından kaldırılır mı?” sorusunu ise Emine Uçak Erdoğan, şöyle yanıtlıyor:
“Bilemiyorum. Ancak hoşa gitmeyene tepki göstermekle onu devletin kurumlarıyla hizaya getirmek arasında bir fark var. Biri demokratik hak diğeri tahakküm… Tahakküm de iki yönüyle aslında uygulayan için tehdit. İlki kültürel üretimlerin oluşmasını engeller ikinci ise normalleşmeyi ortadan kaldırır. Yani konuyu görünmez kılar. Oysa bu yapımları, anlatılanları sakince tartışabilirsek hem toplumsal gerilimleri çözmek kolaylaşır hem de hamaset ve abartıdan uzak daha sahici yapımların oluşma imkânı artar.”
“Diziyi bir bütün olarak görüp öyle değerlendirmek gerekiyor. Tek hikâye anlatmıyor tek karakter yok. Birbiri içine geçmiş hayatlar var tıpkı gündelik hayatta olduğu gibi.”
“Başıma bir şey gelmeyecekse çok beğendim”
Sosyal medyadan seslenen Avukat Cemile Bayraktar, şöyle dedi:
“Kızıl Goncalar’ı yazmıştım, dizi taraflı değil ve her kesimi eleştiriyor. Buna rağmen bu kadar tepki alma nedenini anlayamadığım gibi diziye ceza kesen RTÜK neye dayanarak bu kararı alabildi, onu da hayretle karşılıyorum.”
Yazar İstemihan Şimşek de şöyle dedi:
“Başıma bir şey gelmeyecekse #kızılgoncalar dizisini çok beğendim. Hatta İslamcılardan daha iyi İslam’ı anlattığı sahneler… bu akşam tüylerimizi diken diken eden sahne ise bu oldu. Harikaydı…”
Yasemin Çoban da şöyle dedi:
“Mesele şu ki kimse bunun farkında değil! Hatta umurunda değil. Yeter ki kenarından kıyısından yanlışları gösteren dizi yasaklansın!”
Kızıl Goncalar’ a neden kızıyorlar, zaten tüm tarikatlardaki durum aşikar biliniyor, bilinmeyen bir şey değil ki, hatta gerçeği daha da acımasız, bence çok da mülayim yaklaşılmış dizide. Artık hiç bir şey ve hiç bir konu gizli kalmayacak, gerçeklerin ortaya dökülme zamanı
Hatırlatma: İsmailağa Cemaati dizinin kaldırılması için sosyal medya hesabından çağrı yapmıştı:
“Allah Teala’nın isimlerini, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i, dini-tasavvufi kavramlarımızı, mezhep ve tarikat gibi manevi kurumlarımızı, hacı ve hoca gibi çeşitli unvanları hedef alarak dinimizi ve dindarlarımızı aşağılamayı gaye edindiği anlaşılan yayın ve yapımların günümüz medyasında görülebilmesi asla kabul edilemez bir durumdur.”
Kızıl Goncalar hakkında
Başrollerini Özcan Deniz ve Özgü Namal'ın paylaştığı “Kızıl Goncalar” dizisi 18 Aralık Pazartesi günü FOX TV'de yayınlandı.
Yönetmen koltuğunda Ömür Atay’ın oturduğu "Kızıl Goncalar"ın senaryosunu Necati Şahin kaleme alıyor. Özcan Deniz ve Özgü Namal'ı başrollerinde buluşuyor.
Dizide, Mert Yazıcıoğlu, Erkan Avcı, Hazal Türesan, Mert Turak, Selen Öztürk, Şerif Erol, Duygu Sarışın, Tuğrul Tülek, Yakup Turgut, Sitare Akbaş, Mina Demirtaş, Esma Yılmaz, Zehran Kelleci, Tuana Gizem Uzunlar gibi oyuncular da rol alıyor.
Seküler Atatürkçü Levent (Özcan Deniz) ve tarikat gölgesinde çocuk yaşta evlendirilen Meryem'in (Özgü Namal) hikayesini anlatan dizi ilk bölümü ile muhafazakar çevrelerin hedefindeydi.
(EMK)