Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 28 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleme kararı aldı.
İki liderin dün (24 Mayıs) Zafer Partisi Genel Merkezi’nde yaptıkları görüşmenin ardından 7 maddelik protokol metni imzalandı.
"Anayasa'nın ilk 4 maddesi ve 66. maddenin tanımı ve içeriğinin korunması", "milli-üniter-laik devletten asla taviz verilmemesi", "sığınmacıların en geç bir yıl içinde ülkelerine dönmeleri", "terörle bağlantısı hukuki kanıtlarla sabit olan mahalli idare yöneticileri yerine devlet görevlileri ataması" başlıklarının yer aldığı metin yayınlandıktan sonra kamuoyunda tartışma yarattı.
Protokol, “Suriyelilerin geri gönderilmesi” dışında Kürtlere karşı yapılmış bir anlaşma olarak değerlendirildi.
Metnin yayınlanmasının ardından HDP/ Yeşil Sol Parti ise; metni değerlendirmek ve seçimde alacağı tutumu belirlemek üzere toplantı aldı.
Peki, Kürtler bu metinden kaygı duymalı mı Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması halinde bu protokol hayat bulur mu? 7 maddelik bu metin nasıl okunmalı?
"Lula rakibini aynı manevralarla yendi"
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Zafer Yörük, Özdağ ve Kılıçdaroğlu arasında imzalanan metni bianet’e değerlendirdi.
Doç. Dr. Yörük, muhalefetin tutumunu Brezilya Devlet Başkanlığı seçiminin ikinci turunu Jair Bolsonaro'ya karşı yüzde 50.9 ile kazanan Lula da Silva’nın “manevralarına” benzetti.
“Zafer Partisi ile protokol metnini bu stratejik çerçeve içinde okumak gerektiğini” vurgulayan Doç. Dr. Yörük, “Şu an sıklıkla tekrarlanan ‘cehennemin kapılarını kapatmak’ metaforu Lula’nın halkına çağrısıydı. Birinci turda aldığı oylar Başkan Bolsonaro’yu devirmeye yetmeyince, ikinci tur öncesinde bütün muhalif adaylarla görüşerek destek istedi ve orijinal programından tavizler verdi. Böylelikle oylarını artırmayı ve hem faşizan uygulamaları hem de din-siyaset ilişkisi anlamında Erdoğan’ı oldukça çağrıştıran sağ popülist rakibini ikinci turda yenmeyi başardı” dedi.
"Asıl mücadele Erdoğan'dan sonra başlayacak"
Doç. Dr. Yörük, "mutabakat metninin hiçbir hükmünün olmadığını çünkü Erdoğan'ın iktidarının sona ermesinin ardından Türkiye'de büyük bir değişim ve mücadele sürecinin başlayacağını" belirtti. Yörük, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İktidar tarafı, devletin ve medyanın bütün imkanlarını seferber etmiş olmanın rahatlığıyla hareket ederken muhalefetin adayı, el yordamıyla doğru hamleleri bulmaya çalışıyor. Doğru hamleler, oy kullanmamış yüzde 8'lik kitleyi kendi lehine mobilize etmek, ortadaki yüzde 5'lik seçmen kitlesini kazanmak ve bunları yaparken ilk turdaki yüzde 45'ten fire vermemek yönünde oluyor.
"Bu yönüyle bakınca Kılıçdaroğlu’nun manevralarının ‘cepteki’ seçmeni kaygılandırmaması gerekiyor. Sağ ile uzlaşma zaten Millet İttifakı çerçevesinde yıllardır yapılıyor. Mülteci karşıtı söylem CHP’ye zaten egemen. Yani bu konularda Özdağ’la uzlaşmanın getirdiği bir yenilik yok.
"Kullanılmayan oylar Erdoğan'a yazılıyor"
"Kürt seçmeni en çok ilgilendiren belediyelere kayyum atanması ile ilgili uzlaşma maddesi, demokratik ilkeleri ihlal edici niteliktedir ve Kürt halkının siyasi iradesine saygısızlık beyanıdır.
"Bu eleştiri, HDP/YSP tarafından da yapıldı. Ama Kürt seçmenin ikinci tur tercihinde bir tereddüt oluşturmaması gerekir. Çünkü esas olan değişimi başlatmak ve güç olduğunu ortaya koymaktır. Asıl mücadele ve büyük değişim de Erdoğan'ın gidişinden sonra başlayacak.
"Erdoğan'ın devrilmesi, yeni bir siyasi zeminin ortaya çıkması anlamına gelecek, bu yönde düşünmek gerekiyor. Kürt siyasetinin taleplerini yükseltme şansı ve gücü ancak böyle yeni bir zeminde olacaktır. Bu günlerde popülerleşen bir başka deyiş aslında meseleyi özetliyor: 'Biz Musa gelsin diye oy vermeyeceğiz. Firavun gitsin diye sandığa gideceğiz.'"
"Pirus Zaferi de olsa hepimize özgüven gelecek"
Doç. Dr. Yörük, "Erdoğan'ın kaybetmesinin Türkiye için önemine" vurgu yaptı ve son olarak şöyle dedi:
Önemli olan Erdoğan'ın yeniden kazanmasını engellemek çünkü yeniden kazandığında ne yapacağının çok fazla ipucu var. O ipuçları da demokrasi, ekonomi ve hepimizin ruh sağlığı açısından iç açıcı şeyler değil. Eğer değiştirebilirsek; çevremizdeki insanları oy kullanmaya ikna edersek çünkü kullanmadığımız oylar Erdoğan'ın hanesine yazılıyor.
"Türkiye’nin ikinci yüz yılına ‘Adamı devirdik’ öz güveniyle girersek ondan sonra her şey çok farklı değişebilir. Mevcut rejimden zarar göreceğini düşünen herkes sonrasında yeniden yapılanacak tartışmalar yeniden başlayacak ve asıl değişim o zaman başlayacak.
"Pisur Zaferi gibi berbat bir zafer dahi olsa el ele verince bir yapabildiğimizi göreceğiz. Bir diğer yanı bizleri temel özne olarak alabilecekler. Şu an temel öznenin milliyetçilik olduğu söyleniyor ama değil, temel özne yine Türkiye'nin ezilenleri olacak.
"Ayrıca iktidar, şu an kendi kanallarında aşırı saldırgan bir tutum sergiliyor. Şu an Ümit Özdağ ile yapılan protokol üzerinden saldırılar var. İktidar ne zaman bu şekilde bağırsa muhalefet doğru bir şey yapıyor, diye yorumluyorum. Çünkü rahatsızlık duydukları ve paniğe kapıldıklarını ele veriyorlar, bu nedenle saldırganlaşıyorlar."
(RT)