Birleştirilen JİTEM ana dava, Musa Anter ve Ayten Öztürk davası, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Musa Anter’in oğlu Dicle Anter’in de hazır bulunduğu duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüleri, milletvekilleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD MYK Üyesi Nuray Çevirmen, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, gazeteci-yazar Hüseyin Aykol, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, JİTEM Davası’na dair ilk iddianameyi hazırlayan eski savcı İlhan Cihaner, DİSK Basın İş İç Anadolu Bölge Temsilcisi Turgut Dedeoğlu, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplumsal Hukuk üyesi avukatların yanı sıra sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
“AİHM ihlal kararı vermişti”
MA’nın haberine göre, mahkeme başkanı, hakkında yakalma kararı olan sanıklar hakkında yazılan müzekkerelere, sanık Abdulkadir Aygan kod adlı Aziz Turan hakkında Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkereye ve sanık Cemil Işık’ın ölmesine dair Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkereye cevap verilmediğini belirtti.
Avukat Neşat Giresun’un, yargılamanın, Türk Ceza Kanunu’nun “insanlığa karşı suç” kapsamındaki 77., ve 78. Maddeleri kapsamında ele alınmasına dair talep dilekçesi de dosyaya girdi.
Duruşmada ilk olarak söz alan İHD Eş Genel Başkanı ve avukat Öztürk Türkdoğan, “Musa Anter’in öldürülmesi üzerinden 30 yıl geçti. Öldürüldükten sonra Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi bir soruşturma yürütmüş. Anter ailesi AİHM’e başvurmuştu. AİHM ihlal kararı verdi. AİHM’in Anter ve diğerleri Türkiye davası Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından izleme altındadır. Bu davada insanlığa karşı suç kapsamında yargılama yapılması gerekir” dedi.
“Siyasi karar alınarak öldürüldü”
“Musa Anter devlet içerisindeki çete yapılanmalarla siyasi olarak alınan kararlarla öldürülmüştür” diyen Türkdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ceza yasasının 77’inci maddesinde insanlığa karşı suç tanımlanmıştır. Musa Anter’in öldürülmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Dava bu kapsamda ele alınmalıdır. İnsanlığa karşı suç kapsamında ele alınan dosyalarda zamanaşımı kuralı işlememektedir. Türkiye’de hepimizin bildiği bir gerçek var. Devlet içerisindeki çetelerin bizim kontragerilla dediğimiz işlediği cinayetler hep devam etti. Bir suç örgütünün devam eden eylemleri söz konusudur. Tekil bir suç açısından süre hesaplanamaz. Sürekli işlenen suçlar bakımından ele alınması gerekir.
Aygan’ın ifadesi 7 yıldır alınamadı
“Sanık Abdulkadir Aygan’ın ifadesinin alınması için yurtdışına istinabe yoluyla 9 Kasım 2015 tarihli 5’inci duruşmadan bu yana yazışma yapıldığı, 7 yıldır bir aşama kaydedilmediği ortadadır.
“Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı personeli hakkında işlem yapmayanlara dair suç duyurusunda bulunmanızı istiyoruz. Burada en hafif deyimle ihmal bize göre kasıt vardır. İhmali ve ya kastı olan personel hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.”
Türkdoğan, Anter davasının birleşen dosyalardan ayrılamayacağını, insanlığa karşı suç kapsamında davanın ele alınmasını ve zamanaşımı uygulanmamasını talep ettiklerini söyledi.
Zamanaşımına karşı uluslararası hukuk
Müşteki avukatlarından Oya Aydın da Anter Davası’nın zamanaşımı kapsamında ele alınmayacağına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve uluslararası hukukta örneklerini anlatacağını kaydetti.
“Bugüne değin AİHM onlarca kararında sözleşmenin yaşam hakkı ihlali ve işkence gibi dosyalarda zamanaşımının kati bir biçimde uygulanmayacağını altını çizmiştir.
“Devlet görevlilerinin ağır insan hakları ihlalleri kapsamında zamanaşımı uygulanamaz. İnsanlığa karşı suçun, bir halkın önde gelen bir kişisine yönelik ağır bir yaşam hakkı ihlali yapılan dosyada uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.”
Madımak ve 12 Eylül davaları
Madımak Katliamı ve 12 Eylül Davaları’nda verilen kararlardan örnek veren Aydın, şunları söyledi:
“Bu kararlarda sözü edilen zamanaşımı uygulanmamasının en önemli argümanlarından biri de devletin cezasızlık politikasının gözlemlenmesi, uzun sürmesi, yargısal pasizifizm gerekçe gösterilmesiydi.
“Musa Anter’i öldüren kişiler bellidir. Biz katilimizi biliyoruz. Devlet de biliyor. Geldiğimiz noktada bir adalet sağlama yerine derin devlet denilen güçlerle işbirliği ve siyasi ortaklık tercih edildi. Bu dosyalar zamanaşımı ile karşı karşıya bırakıldı. Cezasızlık sürecinde rol alan herkese bedelini ödetmeye çalışacağız. Adaleti bulacağız.”
Orhan Miroğlu mektup gönderdi
Müdahillerden Orhan Miroğlu’nun avukatı Serhat Menzilcioğlu da hazırladığı yazılı beyanını okudu. Menzilcioğlu, katılan vekillerinin ithamlarına dair de Miroğlu’nun yazılı gönderdiği mektubu mahkemeye sundu.
Miroğlu, mektubunda 30 yıl boyunca adalet aradığını öne sürerek, PKK’yi cinayetin merkezinde olmakla itham etti.
Mektubun okunmasının usule uygun olmadığını dile getiren avukat Nuray Özdoğan, “Bildikleri varsa gelip, anlatması gerekir. Biz tanık değil, sanık olarak dinlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Musa Anter cinayetiGazeteci-yazar, Kürt düşünür. 1920'de Mardin Nusaybin'in Zivingê (Eski Mağara) köyünde doğdu. İlkokulu Mardin'de, ortaokul ve liseyi Adana'da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni yarıda bıraktı. TIKLAYIN - Musa Anter cinayeti İlk gözaltına alınması öğrencilik yıllarında Dersim İsyanı sırasında oldu. Devrimci Doğu Kültür Ocakları, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü'nün kurucuları arasında yer aldı. Davanın seyriJİTEM'e ilişkin 1999'da hazırlanan 11 sanıklı iddianame ile 2005'te hazırlanan 5 sanıklı iddianamenin 2010'da birleştirilmesiyle "JİTEM Ana Davası" ve Musa Anter'in öldürülmesine ilişkin 2013'te başlatılan dava birleştirildi. |
Davayla ilgili iddianame, suçlamalar, kaç kişinin yargılandığı ve yargılama sürecine dair detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
(AS)