Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Murat Koyuncu'nun Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Sayın Mahkeme Heyeti,
Öncelikle, tarafıma yöneltilmiş olan suçlamaların hiçbirini kabul etmediğimi, üzerime atılı terör örgütü propagandası yaptığım iddiasının, barış talep eden bir metinden mantık çerçevesine sığmayacak bir akıl yürütme ile “yaratıldığını” ve bu nedenle mesnetten yoksun bu iddianın heyetiniz tarafından değerlendirilerek bu mahkemenin beraatımla sonuçlanmasını beklediğimi söylemek istiyorum.
İddianamenin temelsizliği ve içerdiği mantık hataları benden önce gerek bu mahkemede gerekse başka mahkemelerde meslektaşlarım tarafından defalarca dile getirildi.
O yüzden bunları tekrar etmeyeceğim. Bunun yerine bildiriyi hangi saiklerle imzaladığımı kısaca anlatmak istiyorum.
Ben tüm eğitim hayatını devlet okullarında burslu olarak sürdürmüş ve yurtdışındaki doktora eğitimi biter bitmez bir kamu üniversitesinde çalışmak üzere Türkiye’ye dönmüş bir akademisyenim.
Çalışma alanlarım da kamu iktisadı, eşitsizlikler ve uzun dönemli büyüme politikaları çerçevesinde şekillenmiştir.
Bu bağlamda hükümetin gerek iktisat politikalarını, gerekse de diğer politikalarının toplumsal ve iktisadi etkilerini incelemeyi, gerektiğinde sert bir şekilde eleştirmeyi ve bu eleştiriyi de bu politikaların odak noktası olan Türkiye toplumuyla paylaşmayı sadece hakkım değil, aynı zamanda önemli bir görevim olarak görüyorum.
Bu açıdan, bildiride dile getirilen barış ve çatışmasızlık talebinin toplumsal refah için ne kadar elzem olduğunu değerlendirerek -akademik bir saikle- Barış Bildirisine imza attım.
Sosyal çatışmaların toplumsal refahı nasıl olumsuz etkilediği, öte yandan farklı toplumsal katmanları dışarıda bırakmayan, tam tersine onları içeren kamu politikalarının ise uzun dönemdeki refah arttırıcı etkileri ilgili akademik yazında belgelenmiş bulunmaktadır.
Esasında bu mesleki saikten de önemli olan, bu topraklarda uzun yıllardır yaşanan acıların ve kayıpların son bulmasına dair insani bir itkidir, beni metni imzalamaya yönelten.
Bu itki, barış süreci sırasında yaşanan ve yararlarını vatandaşlar olarak hissedebildiğimiz çatışmasızlık ortamının bozulduğu ve özellikle 2015 yazından itibaren alevlenen şiddet ortamında çeşitli kaynaklardan gelen insanlık dışı uygulama haberleri ile had safhaya ulaşmıştır.
Metni, bu vicdani gerekçeler ile, barış içinde yaşama hakkının ülkenin her yerinde ve herkes için tesis edilmesini isteyen bir sade vatandaş olarak da imzaladım.
Özetle, akademisyen sorumluluğum ve vatandaşlık haklarım çerçevesinde imzaladığım bu metin ile toplumsal barış talep etmek dışında bir amacım yoktur. Üzerime atılı olan suçlamaları kabul etmiyor, derhal beraatımı talep ediyorum. (MK/TP)