Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı olarak aranan C.G.'nin (17) teslim olmasıyla hızlanan soruşturma süreci anında medyaya yansırken çocuk adalet sisteminin aksaklıkları yeniden gündeme geldi.
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Komisyonu'ndan avukat Seda Akço, her olayın farklı olduğunu fakat Türkiye'de çocukların terör suçlarıyla yargılandıklarında da, hırsızlıktan suçlandıklarında da, cinayet zanlısı olduklarında da korunmadıklarını vurguladı.
Devlet, örneğin Kürt sorunuyla ilgili eylemlere katıldıkları gerekçesiyle çocukları terör suçlarıyla ve yetişkinlere özgü usüllerle yargılıyor; kanunla ihtilafa düşen çocukların gözaltına alınmasından yargılanmasına ve cezalarının infazına kadar tüm süreçlerde yasalarda varolan standartlar ihlal ediliyor.
"Savcılık medyayı uyarmalıydı"
Çocukların gözaltına alındığında Emniyetin çocuk şubelerine götürülmesi, kelepçelenmemesi, ifadesinin savcı tarafından alınması, soruşturmanın gizli yürütülmesi, duruşmaların kapalı yapılması, sosyal hizmet görevlilerinin soruşturma ve yargılama sürecine katılması, tutukluluğun ve hapis cezasının son çare olarak görülmesi gerektiğini belirten Akço, C.G. için şöyle dedi:
"Şüpheli C.G.'nin nüfus bilgileri ilk etapta Cumhuriyet Savcılığı'nın eline geçti. O tarihte Savcılık C.G.'nin çocuk olduğunu kamuoyuyla paylaşmalı ve medyayı uyarıp çocuk haklarına uygun haber yapmalarını sağlamalıydı."
Ancak avukat Akço bunun aksine C.G. hakkındaki bilgilerin çocuk olduğu gözetilmeksizin bizzat soruşturmayı yürüten kurumlar; savcılık, valilik ve Emniyet Müdürlüğü tarafından kamuoyuyla paylaşıldığını hatırlattı.
"Diğer yandan soruşturma içeriğinin kamuya yansıtılması da suç. Çocuk yargılamasının gizliliğine ve yayın yasağına uygun hareket edilmeli. Hazırlık soruşturmasının, söz konusu çocuk olsa da olmasa da gizli yapılması gerekir. Basın Kanunun 26. maddesi açıkça çocuğu korur."
TGC: Televizyon ve gazeteler yaptırımdan muaf
Ogün Samast'ın da Hrant Dink'i öldürmekten şüpheli gösterildiğinde çocuk olduğunu ancak yakalanması için bizzat Emniyet ve Valilik tarafından basına kimlik bilgileri ve fotoğraflarının dağıtıldığını anımsatıan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden Orhan Erinç ise yasalar arasındaki çelişkiye dikkat çekmekle yetindi:
"Basın Kanununa göre 18 yaşından küçük fail ve mağdurların kimliklerini açıklamak ya da fotoğraflarını kimliğini belli edecek şekilde yayınlamak suç. Yaptırımı para cezası. Ama bu yasa gazeteleri bağlıyor ve radyo ve televizyonların işlediğinin suç olup olmaması Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun inisiyatifine kalıyor. Yasaları hukukçular değil siyasiler yapmaya devam ettikçe bu sorun karşımıza hep çıkacak." (EZÖ)