Suriyeliler başta olmak üzere mülteciler ve geri gönderme merkezlerinde kalmak zorunda bırakılanlarla ilgili bir araya gelen hak örgütleri, bugün basın açıklaması yaptı.
Halkların Köprüsü Derneği, İstanbul Tabip Odası, Müşterekler, Toplumsal Afet Platformu, Okmeydanı Yardımlaşma Derneği, Tarlabaşı Göçmen Dayanışma Mutfağı’nın ortak açıklaması, beş gün önce koşulları protesto edenlerin yataklarını yaktığı Kumkapı Geri Gönderme Merkezi önünde yapıldı. Açıklamada Kumkapı’daki mültecilerin seslerini duyurmak için böyle bir yola başvurduğu da belirtildi.
Ayrıca, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasındaki anlaşmanın ardından, “savaştan kaçanların önüne set çekildiği” ifade edildi:
TIKLAYIN - AF ÖRGÜTÜ’NDEN GÖRENDAĞ: MÜLTECİLER PAZARLIK KONUSU YAPILDI
“29 Kasım’da Avrupa Birliği, Türkiye’yle bir araya gelerek savaştan kaçan bu insanların önüne set çekmenin anlaşmasını yaptı. Bu Anlaşma dünya insanlık tarihinde kara bir leke olarak anılacak. İçeriği ‘insan’ olan bir anlaşmayı şantaj ve pazarlık konusu haline getirmek, gerek Türkiye, gerekse Avrupa açısından bir utanç örneği olmasının yanı sıra uygulanabilir de değildir.”
“Anlaşma, insanların yiyecek, sağlık, barınma, eğitim gibi temel ihtiyaçlarının nasıl ve hangi koşullarda sağlanacağı üzerine değil, yalnızca 3 milyon Avro karşılığında ‘geçişlerinin engellenmesi’ temeli üzerine kurulu.”
“Geçiş zorlaşınca, ölümler artar”
“Mülteciliğin tercih değil, zorunluluk olduğunun” belirtildiği açıklamada, bu anlaşmanın ardından geçişin zorlaşacağı ve ölümlerin artacağı ifade edildi:
“Bu insanlık ayıbı anlaşmaya rağmen Türkiye’den sınırları zorlayarak Avrupa’ya geçişler sürecektir. Dünden farklı olarak zaten zor ve ölümcül olan bu geçiş macerası, imzalanan bu gardiyanlık anlaşması sebebiyle daha da zorlaşacak ve ölüm sayıları artacaktır.”
“Avrupa Birliği’ni koşulsuz olarak 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne uymaya ve mültecilere sınırlarını açmaya davet ediyoruz.”
“Çok uzun süre buradalar”
Basın açıklamasında, mültecilerin “geçici” olarak adlandırılmasından vazgeçilmesi gerektiği de belirtildi:
“Savaşın bitmesinin ne zaman gerçekleşeceği belli olmadığı gibi, savaştan dolayı yerle bir olan ülkelerinde yeniden bir yaşamın ne zaman inşa edileceği de belli değil. 2011’den itibaren başlayan ve hala da devam eden kitlesel geçişlerden anlaşılmıştır ki mülteciler artık çok uzun bir süre burada kalacaklar.”
“Öncelikle ‘geçici’ olmayan bir hukuki statünün tanınması ve en asgari yaşam koşullarının insan onuruna yaraşır bir zeminde kurulması zorunludur.”
Mülteciler temel ihtiyaçlardan yoksun
Açıklamada, Suriyeli mültecilerin insan onuruna yakışır şekilde koşullara sahip olmadığı yer aldı:
“Barınmadan, sağlığa, eğitimden diğer temel insan haklarına dek bir yoksunluklar zinciri ile yalnız bırakılan mültecilere karşı idare, bir devlet sorumluluğu ile davranmalı ve temel ihtiyaçlarını insani koşullarda sağlamalı.”
Talepler |
Açıklamada hak örgütlerinin mültecilerle ilgili talepleri şöyle sıralandı: * Zaten kötü olan mülteci politikası özellikle 29 Kasım anlaşması sonrası daha da kötü hale geldi. Avrupa ve Türkiye’yi temel uluslararası mülteci standartlarına uymaya çağırıyoruz. * Türkiye Hükümeti en azından 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ndaki yasal düzenlemelere uymalı. Hükümetten mülteci uygulamaları hakkında yönetimsel şeffaflık ve hukukilik bekliyoruz. * Mülteciler için tasarlanan yaşam alanları insan onuruna yaraşır nitelikte olmalı. Tüm kamplar kamu ve sivil toplum örgütlerinin denetimine açık olmalı. Kamplardaki, gözetim merkezlerindeki uygulamayı görme, inceleme, denetleme, idari süreci izleme ve dahil olmayı talep ediyoruz. |
(AS)