Uluslararası tıbbi insani yardım kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasının birinci yılını değerlendirdi.
MSF, “AB-Türkiye Anlaşmasının Birinci Yılı: AB’nin Alternatif Gerçekleriyle Yüzleşmek” adlı raporunda, “AB ve üye ülkelerin liderlerini göç politikalarını esaslı bir şekilde değiştirmeye ve AB-Türkiye anlaşmasının yarattığı olumsuz sonuçlara son vermeye” çağırdı.
“İnsanlıkdışı politikalar”
MSF’nin Göç ve İnsani Yardım Danışmanı Aurelie Ponthieu “Avrupalı liderler hala sınırlarına duvar örerek bu sınırları aşmaya çalışan insanları cezalandırabileceklerine ve hayatlarını kurtarmak için kaçanları da caydırabileceklerine inanıyorlar” açıklamasını yaptı.
“Biz her gün bu caydırıcı politikaların hem fiziksel hem de psikolojik olarak yaraladığı insanlarla çalışıyoruz. Bu insanlık dışı politikalar, kabul edilemez olduğu gibi, hiçbir işe de yaramıyor.”
“Aşırı kalabalık merkezlerde kaldılar”
MSF’nin raporunda bir yıllık değişiklik şöyle özetlendi:
“AB Konseyi, Türkiye’yi ‘göçmen ve mülteci akınını durdurduğu’ ve Yunanistan sahillerinden zorla gönderilen sığınmacıları kabul ettiği için övgüyle karşılarken, anlaşmanın mültecilere hayatlarını riske atmak dışında bir alternatif sunduğunu belirtmişti.
“Fakat anlaşmanın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, kadın, erkek ve çocuklar Avrupa’nın dışında güvenli olmayan bölgelerde mahsur kalmış durumdalar ve Avrupa’ya ulaşmak için daha tehlikeli yasadışı yöntemler ve rotalar kullanmak zorunda bırakılıyorlar.
“Bazıları ise Yunanistan adalarında ‘sıcak nokta’ olarak adlandırılan aşırı kalabalık karşılama merkezlerinde kalıyor.”
“Anlaşma sağlığı doğrudan etkiliyor”
MSF ile Sisam Adası’nda psikolog olarak çalışan Jayne Grimes, anlaşmanın insanların sağlığını doğrudan etkilediğini belirtti ve bazı hastaların durumunun daha da kötüye gittiğini söyledi:
“Mülteciler yoğun şiddet ve işkenceden kaçmış, son derece tehlikeli yolculuklara rağmen hayatta kalabilmeyi başarabilmiş insanlar.
“Yasal statüleri konusundaki bilgi eksikliği ve olumsuz yaşam koşulları anksiyete ve depresyonu tetikliyor. Daha güvenli ve daha iyi bir geleceğe dair umutlarını tamamen kaybetme noktasına gelmiş durumdalar.”
Anksiyete, depresyon, travma sonrası stres
Midilli Adası’nda çalışan MSF psikologları da, anksiyete ve depresyon belirtileri gösteren hastaların sayısında 2,5, travma sonrası stres bozukluğu görülen hastaların sayısında ise üç kat artış yaşandığını aktardı.
MSF ekipleri, Balkanlar rotasının AB-Türkiye anlaşmasından birkaç gün önce kullanılamaz hale gelmesinden bu yana Sırbistan ve Macaristan hattında şiddet kaynaklı travma yaşayan hastaların sayısında da artış görüldüğünü belirtti.
Avrupa ülkelerine çağrı
MSF, Avrupa ülkelerine yönelik çağrısında şu talepleri sıraladı:
* Sığınma hakkına saygı duyulması;
* Güvenli ve yasal alternatif rotaların oluşturulması;
* Üçüncü bir ülkeye yerleştirme;
* Yer değiştirme, insani vize, aile birleşimi, çalışma ve eğitim vizesi gibi seçeneklerin hayata geçirilmesi. (AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
* Fotoğraf: Juan Carlos Tomasi, MSF