Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) raporunun açıklandığı panelde, "Altı ay önce ilk maaşımla ailemi mülteci kampından çıkardım ve üç kardeşimi okutuyorum" diyor Ravda Nur Cuma.
Onun hikâyesini pek çoğumuz daha önce basında okuduk, izledik.
14 yaşında okuyabilmek için tüm ailesini ikna edebilmiş ve Kilis'teki kampta kapı kapı dolaşarak kız çocuklarının okullulaşmasını sağlamış Ravda Nur Cuma, artık genç bir üniversite öğrencisi.
Bugün de "Bir Arada Yaşamı ve Geleceği Kapsayıcı Eğitimle İnşa Etmek" raporunun paylaşıldığı panelde bir kez daha kendi sözleriyle dinledik hikâyesini.
Rapora göre Aralık 2018 itibarıyla, Türkiye'de okul çağında 1 milyon 47 bin 536 geçici koruma altında çocuk bulunuyor. Bu çocuklardan 580 bin 877'si okula kayıtlı.
Nitelikli eğitime erişim
ERG, Friedrich Naumann Vakfı desteğiyle güncellenen "Bir Arada Yaşamı ve Geleceği Kapsayıcı Eğitimle İnşa Etmek" raporu, mülteci çocukların nitelikli eğitime erişiminin sağlanmasının öneminin vurguluyor. Türkiye'deki eğitim sisteminin bütün öğrenciler için nasıl daha kapsayıcı olabileceği konusunda düşünmeye teşvik ediyor.
Millî Eğitim Bakanlığı'nın bugüne kadar mülteci öğrencilerin eğitimiyle ilgili yaptığı çalışmaları, okul çağındaki mülteci öğrenci sayısını ve kademelere göre dağılımını veren raporda, kapsayıcı eğitimin tüm çocuklar için nasıl hayata geçebileceğine dair politika önerileri de yer alıyor.
Radisson Blu Hotel Pera'da düzenlenen panelde, sınıf öğretmeni ve Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Ebru Kılıç, Kalkınma Atölyesi Direktörü Ertan Karabıyık, Kırkayak Kültür Derneği Kurucusu Kemal Vural Tarlan, Ravdanur Derneği Kurucusu Ravda Nur Cuma ve HayatSür Derneği Kurucusu Yasser M. Dallal sahadan deneyimlerini paylaştı.
Moderatörlüğünü ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık'ın yaptığı panelde raporu ERG araştırmacısı Gözde Ertekin sundu. Suriye'deki savaştan kaçarak 2011'de Türkiye'ye gelen, hem kendi hem de Suriyeli çocukların eğitim hakkı için mücadele eden Ravda Nur Cuma bir konuşma yaptı.
"İlk maaşımla ailemi kamptan çıkardım"
14 yaşında okuyabilmek için tüm ailesini ikna eden Cuma, sonra da Kilis'teki kampta kapı kapı dolaşıp kız çocuklarının okullulaşmasını sağladı. Bugün üniversite öğrencisi ve kurduğu dernekle kız çocukları ve kadın haklarıyla ilgili çalışıyor. Ravda Nur Cuma:
"Altı ay önce ilk maaşımla ailemi kamptan çıkardım. Üç kardeşimi okutuyorum. Babam gördü ki bir kız okudu ve aile kurtardı. Tüm kızlar eğitim alırsa vatanı değiştirir." şeklinde konuştu.
"Umut çocuğu şekillendirir"
HayatSür Derneği Kurucusu Yasser Dallal ise yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
"Barışçıl bir şekilde yaşamak istiyorsak, mülteci çocuklara sahip çıkmalıyız, eğitime entegre etmeliyiz.
"Travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon hem mültecileri hem de sığındıkları ülkeyi etkileyen ruh sağlığı hastalıklarıdır. Bunların tedavi edilmesi bulundukları toplum için de çok önemlidir.
"Psikososyal destek önemli çünkü çocuklar duygularını tanımlayamadıkları zaman kendilerini anlatamazlar. Çocuklar umut duymalı. Umut yetişkinlik yolunda da çocuğu şekillendirir."
"Kimlikler tanınmalı ama altı çizilmemeli"
12 farklı ülkeden öğrencisi olan sınıf öğretmeni ve Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Ebru Kılıç ise sınıf içinde tüm kimliklerin görülmesi ve tanınması gerektiğini ancak altının çizilmemesinin önemli olduğunu söyledi:
"Başarının anlamını sorgulayabiliriz. Başarıyı sadece akademik olmaktan çıkarıp bir arada yaşamı kolaylaştırıcı etkinliklerde farklılıkları görebilen işler bütünü haline getirebiliriz.
"Oyunlar evrenseldi. Ülkeleri araştırarak oyuna başladık. Sonra o ülkenin oyununu en iyi bilen öğrenci tanıtımı yaptı.
"Kimliklerin altını çizmeden, farklılıklarla bir arada olarak birbirimize dokunduk.
"Bu öğrenci okula ne kadar uyum sağlayacak sorusunu, okul öğrenci çeşitliliğine ne kadar uyum sağlayacak diye sormakla başlıyor."
"Uygulamalar eğitimi karşılamaya yetmiyor"
Kalkınma Atölyesi Direktörü Ertan Karabıyık ise konuşmasında şunları söyledi:
"Adana'da mevsimlik gezici tarım işçilerinin yüzde 85'i Suriyeli. Hali hazırdaki uygulamalar bu çocukların eğitimini karşılamaya yetmiyor.
"Erişim yetmiyor, devamı sağlayacak mekanizmalara ihtiyaç var. Devam da yetmiyor, çocuk başına kazanımları ölçecek bir sisteme ihtiyaç var."
"Türkiye'de 500 bin Dom var"
Orta Doğu'da yaşayan Çingene topluluklarıyla ilgili çalışma yapan Kırkayak Kültür Derneği Kurucusu Kemal Vural Tarlan ise yaptığı konuşmada,
"Türkiye'de 500 bin Dom var. Dom çocuklar eğitime erişemiyor. Eğitime erişenler de sınıfın en arka sırasında oturuyor."
"Bu çocukların okulun ilk günü en arka sıraya gelip oturmalarına neden olan dürtüyü kıramadığımız sürece eğitimleri için hiçbir şey yapamayız." dedi.
Rapora göre Suriyeli mülteciler, homojen bir kitle olarak görülüyor ancak Domlar, Türkiye'deki Suriyeliler arasında dezavantajlı gruplardan birini oluşturuyor. Ayrımcılıkla karşılaşmalarının yanı sıra Türkiye'deki diğer Suriyeli mülteciler tarafından da dışlanabiliyorlar.
İlköğretim dışında okullulaşma düşük
Raporda öne çıkan maddeler şöyle:
- Tüm çocuklar için kapsayıcı eğitim çerçevesi
- Demografik bilgiler, yasal statü ve okullulaşma oranları
- Müdahale alanları ve politika önerileri
- Kapsayıcı eğitim için bütüncül bir yaklaşım: Eylem planı çerçevesi
Rapora göre Aralık 2018 itibarıyla, Türkiye'de okul çağında 1 milyon 47 bin 536 geçici koruma altında çocuk bulunuyor. 580 bin 877'si okula kayıtlı. Bu yüzde 55,5 okullulaşma oranı, Şubat 2016'daki yüzde 37 oranına göre artışa işaret ediyor. Ancak ilkokul dışında okullulaşma oranları çok düşük seyrediyor.
Türkiye 2014'ten bu yana kapılarını en yüksek sayıda mülteciye açan ülke konumunda. 2018 itibarıyla, 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu, Orta Doğu'daki Suriyeli mülteci nüfusun yarıdan fazlası anlamına geliyor.
(AÖ)