Dünya genelinde milyonlarca çocuk yetersiz beslenme, eğitimden kopuş ve sağlık hizmetlerine erişememe nedeniyle derin yoksulluk koşullarında yaşıyor. Mülteci çocuklar için tablo daha da vahim: dil bariyeri nedeniyle eğitimden kopuyor, ailelerinin geçim kaygısı yüzünden çocuk işçiliğine sürükleniyor ve toplumsal uyum zorluklarıyla büyüyor.
Bugün dünya genelinde 7 milyondan fazla mülteci çocuk hâlâ okul dışında. Dünya genelinde savaşlar nedeniyle yerinden edilmiş 122 milyon kişinin yaklaşık yüzde 40’ını çocuklar oluşturuyor.
Sivil toplumda yoksulluk ve çocuk hakları alanında çalışan uzman psikolog Selen Yüksel bu durumu şöyle değerlendiriyor:
“Eğitimden kopuş, yoksulluğun hem sebebi hem de sonucu olarak yoksulluk döngüsünün merkezinde yer alıyor. Bir çocuk dünyaya geldiği andan itibaren yeterli besine, zihinsel uyaranlara ve güvenli bir çevreye erişemediğinde akranlarıyla arasındaki eşitsizlik derinleşiyor; mülteci çocuklar için buna göç ve kayıp gibi ağır travmalar da ekleniyor.”
İltica başvurularının 4’te 1’i çocuklardan geliyor
Avrupa’ya ulaşmaya çalışan çocukların sayısı her yıl on binleri buluyor. 2023’te yapılan iltica başvurularının dörtte biri çocuklardan geldi; 40.420’si refakatsiz ya da ailesinden ayrıydı.
2024’te Avrupa kıtasına gelen 41.779 çocuğun yarısından fazlası yine refakatsizdi. Bir önceki yıl bu sayı 55.704’tü ve %64’ü yalnız ya da ayrılmış çocuklardan oluşuyordu. Bu tablo, sayılardan öte korunmasızlık ve belirsizlik sorunlarını öne çıkarıyor.

Çocuk yoksulluğunun küresel haritası
Her dört çocuktan biri yoksulluk ya da dışlanma riski altında
2024 itibarıyla Avrupa Birliği’nde(AB) 19,5 milyon çocuk (%24,2) yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında. AB dışı vatandaşlarda bu oran %45,5’e kadar çıkıyor. Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verileri, AB’de her dört çocuktan birinin yoksulluk ya da dışlanma riski yaşadığını ortaya koyuyor. 2022’de bu sayı 20,7 milyondu ve eğilim kötüye gidiyor. Göçmen hanelerdeki kırılganlık, mülteci çocukların yaşam koşullarını daha da ağırlaştırıyor.
400.000 mülteci çocuk hâlâ okul dışında
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) göre okul çağındaki mülteci çocukların %51’i hâlâ eğitim dışında. Avrupa’da 2023’te kıtaya gelen 55.704 çocuğun %64’ü refakatsizdi ve bu durum eğitimden kopmayı artırdı. UNICEF raporlarına göre ilkokul çağındaki mülteci çocukların %35’i, ortaöğretimde ise %75’i okula gitmiyor. Ukrayna’dan Avrupa’ya sığınan çocuklarda katılım %78 ile daha yüksek, ancak bu oran bile ciddi bir eğitim açığını gösteriyor.
Türkiye’de de tablo çarpıcı. UNICEF’in 2024 raporuna göre yaklaşık 400.000 mülteci çocuk hâlâ okul dışında. Ocak 2023’te Suriyeli öğrencilerin yalnızca %65’i resmî eğitime devam ediyordu. 2014–2020 arasında okul dışı kalma oranı %30 düşmüş olsa da, pandemi ve 2023 depremleri ilerlemeyi yavaşlattı. Dil engeli, ekonomik sıkıntılar, çocuk işçiliği, toplumsal uyum ve ulaşım sorunları hâlâ başlıca bariyerler.

"Çocuk adalet sistemi topyekün değişmeli"
138 milyon çocuk işçi
Yoksulluk ve eğitimden kopuşun en dramatik sonucu çocuk işçiliği. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2024 raporuna göre dünya genelinde yaklaşık 138 milyon çocuk işçi var; bunların önemli bir kısmı göçmen ve mülteci çocuklardan oluşuyor.
Ailelerin düşük gelir ve belirsizliklerle boğuştuğu koşullarda, çocuklar çoğu zaman aile bütçesine katkı için çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum hem eğitim haklarını ellerinden alıyor hem de sağlık ve güvenlik riskleri doğuruyor. Bu tablo, mülteci çocukların yoksulluktan çıkış yollarını neredeyse tamamen kapatıyor.
Selen Yüksel çocuklar için uygulanabilecek sağlıklı politikaları şöyle özetledi:
“Yoksulluk koşullarında yaşayan mülteci bir çocuğun çalışma gereksinimi duymadan, güvenle ve istekle eğitimine devam edebilmesi için yalnızca okulla sınırlı kalmayan çok boyutlu politikalar gerekiyor. Bu politikalar içinde, dünyada uygulanan, etkisi kanıtlanmış ve uygulanabilir olan iki tanesinden bahsedebiliriz: okul beslenme programları ve okul sosyal hizmet programları. Okulda verilen bir öğün beslenmenin, okuldan kopma riski en fazla olan çocukların bile okul devamlılığını artırdığı uluslararası örneklerde görülüyor. Okul sosyal hizmet programları ise; okulun, çocuğun her yönüyle desteklendiği bir alan olabilmesi için kritik.”

7 milyon çocuk "Afrika ülkeleri düzeyinde" aç
108.320 kişinin sosyal yardımlardan mahrum kalma riski var
Türkiye’de mültecilerin %12’si günlük 3,20 doların altında “derin yoksulluk” içinde yaşıyor; %59’u ise 5,50 dolar sınırına göre “orta düzey yoksulluk” içinde.
Avrupa’da ise mültecilere nakit destek ve barınma yardımları sağlanıyor. UNHCR verilerine göre 2024’te 367.638 kişi nakit yardımdan faydalandı. Ancak 2025’teki %42’lik bütçe kesintisi yaklaşık 108.320 kişinin bu desteklerden mahrum kalması riskini doğurdu. Bu kesinti, özellikle çocukları doğrudan etkileyecek; aileler okul masraflarını karşılamakta daha çok zorlanacak, birçok çocuk eğitimden koparak çalışmak zorunda kalacak. Bu tablo derin yoksulluğun azalmaya değil, daha da artacağı sonucunu doğuruyor.
AB vatandaşları arasında yoksulluk riski %22,6 iken, AB dışı vatandaşlarda %45,5’e yükseliyor. Bu uçurum, mülteci çocukların eğitimden kopmasına, çocuk işçiliğine yönelmesine ve yoksulluk döngüsünün nesiller boyu sürmesine yol açıyor.
Yüksel’in sosyal yardım sistemleri hakkındaki görüşü ise temelinin “lütuf” esaslı olmaması yönünde.
“Öncelikle, sosyal destek sisteminin temelini oluşturan “lütuf” yaklaşımı yerine çocuk haklarını temele alan bir yaklaşımın edinilmesine ihtiyaç var. Ekonomik sosyal desteğin yanında, çocukların güçlenmesini destekleyen programlar ve çocukların iyi olma hallerini bütüncül bir şekilde takip edecek bir sistem olması gerekiyor."
(BK/NÖ)






