12. AWİD Uluslararası Kadın Hakları ve Kalkınma Forumu'nda "Süregelen açmazlar: Din, köktendincilikler ve İnsan hakları" panelinde Brezilya Karar Verme Hakkı İçin Katolikler Derneği'nden Maria Jose Nunes, Anayasal Haklar Merkezi'nden Pam Spees, Eşitlik için Küresel Hareket'ten Zainah Anwar ve Afrika Lezbiyenler Koalisyonu'ndan Patricia Cavanagh konuştu.
Eşitlikçi bir yasa olmasına rağmen ayrımlar var
Patricia Cavanagh, Güney Afrika'nın eşitlikçi ve insan hakları odaklı bir ülke olmasına rağmen başbakanın çok eşli evlilik yaptığını belirtti.
Cavanagh, ülkesinde eşcinselliğin yasak olmamasına rağmen kadına ve LGBTT'lere yönelik geleneksel tutumun devam ettiğini vurgulayarak, LGBTT'lerin köktendinci feminist kadınlar arasında da dışlandığının altını çizdi. İslam ülkelerinde köktendinci kadınların feminist olamayacağı inancının hakim olduğunu ifade etti.
"Ataerkil toplumlarında eşitlik üzerine konuşmak kolay ama iş özgürlüğe gelince ses çıkmıyor" diyen Cavanagh, köktendinciliği aşırı yaşayan ülkelerde kadına ve LGBTT bireylere yönelik nefret söyleminin yoğunlukta olduğunu ve bunun da insan haklarına aykırı olduğunu vurguladı.
Din kadının haklarını ihlal ediyor
Zainah Anwar, dini inanışın gerekliliğinin kadının haklarını ihlak ettiğini vurguladı.
"Demokratik kurumların geliştiği aşırı sağ ülkelerde dini bakış açısının hakim olmasından kaynaklı, cinsiyet eşitsizliğini bir hak olarak görüyor"
"Eve ekmek getiren erkektir' düşüncesi kadınları erkeğe daha çok bağlıyor ve kadının birçok yasal haktan yararlanamamasına neden oluyor.
"Veraset sisteminde nasıl olsa erkek evine bakıyor düşüncesi kadının mirasta da bir hak talep edememesine yol açıyor."
Anwar, dinci ülkelerin gittikçe muhafazakarlaştığını, muhafazakarlığın ise nefret dilini artırdığını düşünüyor.
"Muhafazakar ülke kendi gibi düşünmeyeni din karşıtı olarak görüyor ve bastırmak için nefret söylemi geliştirerek ötekileştiriyor. Birçok insan hakları sözleşmesine imza atmış aşırı dinci ülkeler bu anlaşmaları göremezden geliyor".
Dinin kamu politikalarını etkilediği ülkelerde insan hakları ayrımının hukuki olarak oturması gerektiğin belirten Anwar, imzalanan eşitlik sözleşmelerine uyulması gerektiğini belirtti.
Kimlik ayrımı insan hakları ihlali
Köktendinciliği Brezilya'daki katolik kliseleri örneğinden yola çıkarak anlatan Maria Jose Rosada Nunes, klisenin yüzyıllardır devlet işlerinden ayrı olduğunu, şimdi ise hükümetin klise ile bir anlaşma yaparak okullara dini soktuğunu belirtti.
Katolik inancına sahip olmayan insanların haklarının ihlal edildiğini söyelyen Nunes, laikliğe de ters olduğunun altını çizdi. Ayrımcılık konusunun evrensel ölçekte aşılmadığını söyledi.
Laikliğin din karşıtı olmadığı anlatılmalı
Köktendincilikle laiklik arasında bir ayrım yapılması gerektiğine inan Speese, kamu alanlarında dinin egemen olmamasını söyledi.
"Laiklik demokratik ülkelerde olmazsa olmaz" diyen Speese "Köktendinciliği benimseyen ülkelere, laikliğin din karşıtı olmadığı anlatılmalıdır" diye konuştu.
"Laikliğin bütün dinler arasında saygıyı barındırır, çünkü içinde eşitkik yatıyor. Farklı dinden olmayanlara karşı saygı var".
İnsan hakları ihlallerine sebebiyet vermemek için kanunların evrensel yasalara göre düzenlenmesi gerektiğini belirten Speese kanunların dinin tekelinde olmamasını söyledi. (RDY/ÇT)