Malumunuz Süleyman Demirel yıllardır "bir bilen" oldu da yemek yapmayı bilmeyen kadınların ısıtıp ısıtıp kocalarının önüne sürdüğü makarna haline geldi, Allah kimseyi o duruma düşürmesin, bizimkisi yakın çevrede gazetecilikten anlayan insan hali.
Geçenlerde Tavsife Abla "muhabirlik nedir, haber nasıl yazılır" gibi akademik seviyesi yüksek suallerle karşılaştım, şimdi karşımızdakiler okullu çocuk değil ki, işin teorisini anlatayım, ben de kaptım bir gazete (Star-24 Nisan 2003) bakın "Gazetecilik nasıl yapılmaz, muhabir ne yapmamalı" adlı dersimize başlıyoruz dedim, efendim, o dersin notlarını aktarıyorum sizlere:
Star'ın evladı Kirkor
Haberin başlığı "Kirkor Türkiye Seninle Gurur Duyuyor".
Spot: Fransa'da bugün açılacak olan soykırım anıtına en güzel cevap: 12 yaş grubu "Türk milli takımı", Meclisspor ile oynadı. Çocuklarımızın ilk golünü Ermeni kökenli evladımız Kirkor attı...Bitmedi:Bu takım, anıtın dikildiği Fransa'da "ay yıldızlı" temsil edecek.
Haberi okuyoruz, zaten epi topu yarım sayfacık: Kirkor Ohanoğlu, 1991 İstanbul doğumlu... 1.43 boyunda...Çapa İlköğretim Okulu 6'ncı sınıf öğrencisi... Türkiye'yi 1 Haziran 2003'te Paris'te yapılacak olan Petit Danone Kupası'nda temsil edecek. 10-12 yaş takımının gol ayağı...Yeteneği genetik... Babası Zetrak'da futbolcuydu.(Ertesi gün babanın ismi Setrak olmuş!) "Babam çok sıkı futbolcuydu yazık oldu" diyor. Büyüyünce iyi futbolcu olmak istiyor... Bugün Fransa'nın göbeğinde soykırım anıtı açacak Fransa ise, herhalde Türk takımında minik Kirkor Ohanoğlu'nu görmeyi pek beklemiyor...
Muhabir Kirkor Ohanoğlu ile konuşmuş, babasının ne iş yaptığını, amacının ne olduğunu anlatmış bunların hepsi güzel ama eminim Kirkor'un maçta attığı gol ile Ermeni soykırım anıtı arasında kurduğu bağ konusunda görüştüğü insana bilgi vermemiş. (ertesi gün Sultan Uçar daha geniş bir röportaj yapmış)
Haber kutsal, yorum hür
Diyebilirsiniz ki, muhabir (Deniz Güçer) haberi bir bağlama oturtmuştur, haber kutsal, yorum hür, bağlam konusunda atış serbesttir. Peki burada öncelik hangisinde? Kirkor'un gol atması ya da Fransa'ya gitmesinde mi? Ermeni soykırımı anıtının açıldığını bildirmekte mi?
Deniz Güçer'in ve Star'ın maksadının ikinci şık olduğu açık çünkü , haberin yanında "bu detay yalnızca Star'da var" ibaresi taşıyan bir fotoğraf yer alıyor. Star detayı kaçırmamış diyeceksiniz ama maksadınız bağcıyı dövmek olunca kılıf bulmak zor olmaz misali Deniz Güçer ve editoryal hareket timi yazmak istedikleri "şey"in arasına Kirkor'la yapılan bir röportajı sıkıştırmış.
Muhabir dediğin yaratıcı olmalı!
Muhabirin kendi haberini oluşturmasına alıştık (İzmir'de bir kameramanın kapkaççılarla anlaşıp görüntü çekmesi) "yöneticimiz uyuyor mu" misali haberler oluşturulmasını kanıksadık (gizli İmam hatip okulları, Küçük Armutlu'da varlığı tespit edilen örgüt vs.) kolluk kuvvetlerine "ilişerek" narkotik operasyonların, gece kulübü baskınlarını da biliyoruz ama Star bence bu literatüre yen bir katkı yapmıştır.
24 Nisan Ermeniler için "soykırım" günü olarak ilan edildiği haberi gelir Star'a üstelik Paris'in göbeğinde (Eiffel Kulesi'nin 500 metre ilerisindeki Komitas heykeli kastedilen) bir heykelin dikileceği öğrenilir, tabii buna tepki koymak gerekeceği fikriyatıyla bir haber düşünülür. Tam o esnada Meclisspor ile Petit Danone maçında Kirkor'un attığı gol Star editörlerini ve Deniz Güçer'i sıkıntıdan kurtarır, aranan kan bulunmuştur.
Bu yaşlı hafızam beni yanıltmıyorsa, muhabirlik ile muhaberat arasındaki bir fark vardır: muhabir haber yapan, yazan kimseye verilen isimdir. Muhaberat ise; haberleşme, yazışma manasına gelir. Muhabir haberin peşinde muhaberat subayı, gideceği yeri belli bir yazışmayı ulaştırmakla mükelleftir.
İliştirilmişlik
Muhabir haberini kurallarına göre (Malum 5 N1 K formülü) yazar, okuyucuyu "haberdar" etmiş olur. Muhaberat subayı ise kodları belli, amacı açık bir yazışmayı "iletir" emir komuta zincir içerisinde görevini ifa eder. Burada iki olay birbirine karıştırılıyor: Haber vermekle, bir mesajı iletmek...
Muhabirlikle, muhaberatlık arasındaki olmayan bağ kuruluveriyor. Bu bağ incecik ama yine de haberin içine sinmiş: "çocuklarımızın ilk golünü, Ermeni kökenli evladımız Kirkor attı". Türkçe öğretmeni değilim ama iyelik eklerindeki vurguya dikkat etmenizi istiyorum. Çocuklarımız, Ermeni kökenli evladımız...
Muhabir haberine karşı objektif olmalı, birinci tekil şahıstan kurulan cümle kendini de o haberle özdeştirdiği anlamına gelir ki, tehlike çanları da burada çalmaya başlıyor. "Ermeni kökenli evladımız" cümlesinin kurulmasıyla, "tankın içerisinden haber geçmek" arasındaki mesafe de zannedildiği kadar uzak değil.
Konu komşunun serzenişi
Ya da "Paşam", "bakanım", "valim " girişlerle rakip medyanın patronunun kirli çamaşırlarının dökülmesinde gösterilen maharet arasındaki tavır aynı zihniyetin parçası.
Konu komşu, bugün neden Ertuğrul Bey ve gazetesinden örnek vermedin de bu "küçük" haberi konu ettin diye serzenişte bulundu ama onlara asıl becerinin küçük örneklerden büyük dersler çıkarmaktır diyecek oldum ama bu da fazla böbürlendiğim anlamına geleceği için sustum.
O esnada içim geçmiş, çiçeklere su vermek de gerekiyor zaten...(TS/NK)