Mısır'da ülkeyi 30 yıldan uzun zamandır yöneten Hüsnü Mübarek'in gitmesi için başlayan halk ayaklanması ikinci haftasını da doldurdu. Cuma günü bir kez daha yüzbinlerce insan sokağa çıktı, başkent Kahire'deki Tahrir meydanını doldurdu. Kitlesel eylemin ertesi günü konuşan gazeteci el Hamalavi, göstericilerin organize olmadığını, üzerinde uzlaşılmış bir eylem haritası bulunmadığını söyledi.
Mısırdaki olaylar inanılmaz bir hızla gelişiyor; sokaklarda neler oluyor, anlatır mısınız?
Tahrir Meydanı'nda hala 15 binden fazla gösterici var. Bugün erken saatlerde ordu üç generali protestocuları meydanı terk etmeye ikna etmeleri için gönderdi ancak ''Mübarek gidene kadar buradayız'' cevabını aldılar. Şu anda Kahire'de yağmur yağıyor ve hala diğer bölgelerden özellikle Süveyş'ten katılımcılar geliyor. Bu arada hükümet de eylemcilere karşı sürdürdüğü mücadeleye ve ülkeyi huzursuzluğa sürükleyenin hükümet değil bizzat protestocular olduğu yönündeki suçlamalarına devam ediyor.
Eylemin karşılaştığı güçlükler neler, ortak bir zemin arayışı yeni ayrılıklar mı doğuyor?
Dün meydanda bir milyondan fazla insan vardı fakat şu da açık ki eylemin karşılaştığı büyük sorunlar var. Geleneksel siyasi partiler olsun, gençlik grupları olsun, tüm muhalif grupların sesi çıkıyor fakat hala protestolar anlık ilerliyor. Bu bir yandan şu anlama geliyor; insanlar sizi mücadeleci tavırlarıyla şaşırtıyorlar ve beklentilerinizin üstüne çıkıyor tablo. Diğer yandan ise Mübarek'in alternatifinin ve çözümün ne olduğuyla ilgili bir karmaşa ve düzensizlik var. Bu da devrimin başarıya ulaşmasını engelleme tehlikesini getiriyor. Örneğin bazı gruplar Mübarek koltuğunu terk edene kadar müzakere masasına oturmayacaklarını; ancak bu durumda Ömer Süleyman'la anlaşabileceklerini söylerken diğerleri ise Mübarek ve Süleyman'ın ikisinin de gitmesi gerektiğini söylüyor.
Mısır'daki ayaklanmada Amerika'dan büyük bir finansal yardımla geçinen ordu da önemli bir rol oynadı. Sizin görüşünüz nedir eylemlerin ortasındaki ordu ile alakadar olarak?
Bildiğiniz gibi bizim ordumuz muhtemelen Arap dünyasının en büyük ordusu. Başkanımız 1952'den beri askeri üniformasını giymiyor olsa da ordu Mısır'da her zaman yönetici kurum olmuştur. 28 Ocak Cuma gecesi ordunun müdahale etmesinin sebebi içeriden bir amirin emri idi. Ordu zaten ilk sokaklarda görüldüğünde halk çok memnun oldu çünkü insanlar Mısır'da polisten nefret ediyorlar. Bunun bir sebebi polisin aksine günlük yaşamda ordunun sivillerle pek bir iletişim alanı yok. İnsanlar polislerden bıkmış durumda ve güvenlik durumları ile ilgili paranoyak hale geldiler. Dolayısıyla Tahrir meydanı giriş ve çıkışlarında ordunun yer almasından gayet memnunlar. Fakat hepimiz şunu da biliyoruz ki, orduya güvenilmez; ayrıca Obama ve Amerikan yönetimi kelimeleriyle orduyu bir iktidar değişimi sırasında duyuyorsanız onların görevi Mısır'ı 'dengede' tutmaktır. Daha açıkça söylemek gerekirse dertleri İsrail'in, Süveyş Kanalı'nın ve sürekli petrol akışının güvenliğini tehdit edecek radikal bir rejim değişikliğini engellemek.
Domino etkisi Tunus'taki ayaklanmalardan sonra kendisini gösterdi. Ben Ali düşürüldükten sonra bu Mısır'da iki ülke arasında benzerlikler kuran yurttaşlar tarafından ilgiyle karşılandı. Tahrir Meydanında atılan ana slogan ve Tunusluların attığı slogan aynıydı: İnsanlar hükümetin düşmesini istiyor.
Bugünlerde Tunuslu aktivistlerin internet üzerinden örneğin polisle karşılaştıklarında ne yapmaları gerektiği gibi konularda deneyimlerini paylaştıkları doğru. Fakat koordinasyon için henüz somut mekanizmalar yok. 'Dayanışma'dan bahseden, 'yaptıklarınızın destekçisiyiz' diyen bir dolu mail, tweet alıyoruz ancak şundan endişeliyim ki bu iki hareket arasında henüz bir mekanizma yok.
Bunun ilerleyen zamanlarda nasıl gelişeceğini kimse bilmiyor ama ben kişisel olarak bunun daha büyük hareketlerin başlangıcı olacağını umuyorum. Çünkü zaten domino etkisi yayılmaya başladı. Yemen'i görüyorsunuz, bir dahaki seçime katılmayacağına söz vermek zorunda kalan diktatörlerine karşı büyük eylemler yaptılar. Ürdün'de de benzer eylemler vardı ve kral müdahale etmekte, yeni bir kabine oluşturmakta geç kalmadı. Hatta Mısır'dan bile önce Cezayir'de ufak bir ayaklanma oldu fakat hükümet gücü ile bastırıldı. Diğer yandan olumlu olan şu ki bu güç aynı zamanda halka bazı ayrıcalıklar tanımak zorunda kaldı, olağanüstü hal yasasını kaldırdı ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını düşürdü. Karar vermek için hala erken, ayaklanma henüz 12 günlük. Tunus'ta başkanın devrilmesi bir ay aldı. Ne olacağını hep beraber göreceğiz. (KT/EK/EÜ)
_____________________________________________________________________________
* Kara N. Tina'nın röportajını Elvan Kısmet kısaltarak Türkçeleştirdi.