Erdoğan'ın Suriye'nin kuzeyine yönelik yeni harekat imalarının uluslararası kamuoyunda yol açtığı olumsuz yankılar sürerken Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği perşembe günü düzenlediği brifingde "bu konuda ne lazımsa bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yaparız" diyerek uluslarası tepkileri önemsemediklerini ima etti.
En son Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentiyev, salı günü Astana'da düzenlediği basın toplantısında Erdoğan'ın Kuzeydoğu Suriye'ye yönelik sıklaşan harekat açıklamalarını eleştirerek "Türkiye'nin askeri harekatının bölgede zaten zor olan durumu daha da kötüleştireceğini" söylemişti.
SURİYE ÖZEL TEMSİLCİSİ LAVRENTİYEV
Rusya: "Türkiye'nin Suriye'ye yönelik yeni bir askeri harekatı kabul edilemez"
MSB: "Harekat en doğal hakkımız"
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, perşembe günü MSB'de düzenlenen "basın bilgilendirme toplantısı"nda Erdoğan'ın "Güney sınırlarımızla ilgili açığı kapatacağız" sözlerinden sonra Suriye'nin kuzeyine yeni bir kara harekatı yapılıp yapılmayacağına dair soruları yanıtlarken Bakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk,"Ülkemizin ve hudutlarımızın güvenliği için uluslararası hukuk ve meşru müdafaa açısından operasyon / harekat yapmak Türkiye'nin en doğal hakkıdır." dedi.
"Bu konuda ne lazımsa bugüne kadar yaptık[larını], bundan sonra da yapa[caklarını]" söyeyen Aktürk, "Ülkemizi ve milletimizi tehdit eden terörün kaynağı nerede olursa olsun daha önce yaptığımız gibi yine yeri ve zamanı gelince gereken yapılır." dedi.
"Bizim için önemli olan halkımızın ve ülkemizin güvenliği ile ülkemizin hak ve menfaatlerini korumaktır ve bunda da kararlıyız."
MSB "2024'ün başından beri 2 bin 505 kişi etkisizleştirdik"
Zeki Aktürk, yurt içinde ve sınır ötesinde kesintisiz şekilde ve başarıyla operasyonların devam ettiğini söyledi.
MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, "İcra edilen operasyonlarla Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil son bir haftada 48, 1 Ocak'tan bugüne kadar ise 1299'u Irak'ın, 1206'sı Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere 2 bin 505 [kişinin] etkisiz hale getiril[diğini]" ileri sürdü.
Ayrıca "Irak'ın kuzeyindeki Pençe-Kilit operasyon bölgesinde [...] mağaralarda çok sayıda silah, mühimmat ve muhtelif malzeme ele geçirildiği"ni söyledi.
"87 bin 755 kişinin sınırdan yasa dışı geçmesi önlendi"
Tuğamiral Aktürk, sınırlardan yasa dışı yollarla geçişlerle ilgili olarak da "Son bir haftada yasa dışı yollarla geçmeye çalışan [...] 149 şah[sın] yakalan[dığını] 1.443 şah[sın] ise engellen[diğini]" söyledi. Aktürk, "1 Ocak [2024'ten] bugüne kadar hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı[nın] 12 bin 610'a, engellenen kişi sayısı[nın] da 87 bin 755'e yüksel[diğini]" belirtti.
Astana süreci
Basın bilgilendirme toplantısında Astana Süreci Toplantıları'na ilişkin sorular üzerine MSB kaynaklarının yaptığı değerlendirmelere göre: "Astana'da 11-12 Kasım'da düzenlenen Yüksek Düzeyli Memurlar Toplantısı, garantör ülkeler İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temsilcileri katılımıyla icra edilmiştir.
"Bu kapsamda, terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü zayıflatan ve sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere, komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı durma konularında birlikte çalışmaya devam edilecek, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) katılımıyla Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüşü için uygun koşulların oluşturulması, siyasi sürecin canlandırılması ve tüm Suriyelilere insani yardımın engelsiz aktarılmasının sağlanması için Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin karşılıklı saygı, iyi niyet ve iyi komşuluk ilişkileri temelinde yeniden tesis edilmesine yönelik çabalar sürdürülecektir."
Doğruluk denetimi
Milli Savunma Bakanlığı'nın (MSB) açıkladığı "etkisiz hale getirilen terörist" sayılarına ilişkin resmi beyanlar, beyanın kendisi dışında hiçbir kanıt veya belgeye dayanmadığından doğruluğu ya da güvenilirliği konusunda belirsizlik ve tartışmaları da gündeme getiriyor.
Bunun başlıca nedenleri arasında şunlar sayılabilir:
▶ Bağımsız kaynak eksikliği: Türkiye'de "terörle mücadele" adı verilen operasyonların gerçekleştiği bölgeler, genellikle bağımsız gazetecilere ve gözlemcilere kapalı. Bu yüzden, "öldürülen terörist"lerle ilgili sayılar hemen her zaman devletin verdiği bilgilerden ibaret kalıyor ve sahada bağımsız bir doğrulama yapılamıyor.
▶ Bilgi asimetrisi ve propaganda: Güvenlik güçleri ve hükümetler, kamuoyunun güvenini kazanmak ya da operasyonların etkinliğini göstermek için bu tür verileri stratejik amaçlarla kullanabiliyor. Bu da verilen bilgilerin gerçeği ne kadar yansıttığı konusunda soru işaretleri oluşturuyor.
▶ Tanımlama sorunları: "Terörist" tanımının kapsayıcılığı da önemli. Harekatlarda "etkisiz hale getirildikleri" söylenen kişilerin, kesinlikle hangi kuruluşlara mensup oldukları veya "terörist" olarak tanımlanan bireylerin sivillerden ne kadar ayırt edilebildiği her zaman net olmayabiliyor. Sivil ölümler de "terörist" olarak kayda geçebiliyor.
▶ Uluslararası tepkiler ve STÖ raporları: BM ve çeşitli insan hakları örgütleri, Suriye ve Irak gibi bölgelerde yürütülen operasyonlarla ilgili zaman zaman sivil kayıpları rapor ediyor. Bu raporlar, çoğu kez resmi sayılarla çelişebildiği için resmi açıklamalara olan güven aşınıyor.
Sonuç olarak, MSB'nin açıkladığı rakamlar, operasyonların genel ilerleyişi hakkında bir fikir verse de, bağımsız doğrulama imkanlarının kısıtlılığı nedeniyle bu sayıların güvenilirliği, ancak bağımsız araştırmaların önü açıldığı ölçüde yükselebilecek.
Öte yandan "etkisizleştirme" kavramının kendisi de "öldürülen, yaralanan, kaybolan, tutuklanan" özetle muharebe dışı kalan herkesi kapsayan bulanık bir kavram olduğundan çatışmaların insani maliyetinin kavranması bakımından anlamlı bir bilgi taşımıyor.
(AEK)