Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık sözcüsünün düzenlediği haftalık basın bilgilendirme toplantısında Suriye Geçiş Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında sürmekte olan "entegrasyon" görüşmelerine ilişkin sorular yanıtlanırken SDG'nin "terör örgütü" olduğu iddia edildi.
MSB sözcüleri öte yandan "terör örgütü" olduğu iddia edilen SDG'nin "10 Mart Mutabakatı çerçevesinde, Suriye ordusuna birlik olarak değil, ferdi olarak entegre olmasını bekle[diklerini]" ileri sürdüler.
"Bazı ülkeler SDG'yi cesaretlendiriyor"
MSB sözcüleri "Bazı ülkelerin eylem ve söylemleri ile terör örgütü SDG'yi entegre olmama, silah bırakmama konusunda cesaretlendirdiği"ni de iddia ettiler.
"Bizi değil, SDG ve Suriye ordusunu takip edin"
Bakanlık, geçtiğimiz hafta servis edilen "Suriye'ye yönelik harekat" görüntüleriyle ilgili olarak da bunların "rutin birlik değişim faaliyetleri" olduğunu ileri sürdü ve medyayı ve gözlemcileri "TSK'nın hareketliliğinden ziyade, terör örgütü SDG'nin durumu ve Suriye ordusunun faaliyetleri"ni takibe davet etti.
MSB'nin açıklaması
Suriye'deki son durum ve SDG ve Şam Geçiş Yönetimi arasında imzalanan "10 Mart Mutabakatı"nın gerçekleşme sürecine ilişkin soruya MSB'nin tam yanıtı şöyle:
"Bu konudaki duruşumuzu Sayın Bakanımız dün Meclis Genel Kurulu'nda icra edilen bakanlığımızın bütçe görüşmelerinde açık olarak ifade etmiştir.
Bunun yanında SDG terör örgütünün 10 Mart Mutabakatı'na rağmen Suriye ordusuna entegre olmak yerine faaliyetlerine devam etmesi Suriye'de tesis edilmeye çalışılan istikrar ve güven ortamına zarar vermeyi sürdürmektedir. Bazı ülkelerin eylem ve söylemleri ile terör örgütü SDG'yi entegre olmama, silah bırakmama konusunda cesaretlendirdiği görülmektedir. SDG terör örgütünün 10 Mart Mutabakatı çerçevesinde, Suriye ordusuna birlik olarak değil, ferdi olarak entegre olmasını beklediğimizi daha önce de ifade ettik. SDG terör örgütünün zaman kazanma çabaları da boşunadır. Entegrasyondan başka seçenek sonuç vermeyecektir."
Doğruluk denetimi
Milli Savunma Bakanlığı'nın açıklamasında Suriye Demokratik Güçleri'ni "terör örgütü" olarak nitelenmesi, açıklamanın mantığı ve siyasal ve hukuksal içeriğiyle çelişiyor.
Bu nitelemeyle -entegrasyon süreci ve/veya biçimi ne olursa olsun- "terör örgütü" Suriye Ordusuna katılmaya ve Suriye Ordusu da "teör örgütü"nü içermeye davet edilmiş oluyor. Bu belirleme Birleşmiş Milletler Şartı'nın 2. Maddesi'nin 1. fıkrasının "tüm üyelerin egemen eşitliği" ve BM Genel Kurulu'nun 1970 tarihli ve 2625 Sayılı Genel Kurul Kararı'nın "Hiçbir devlet, başka bir devletin iç veya dış işlerine doğrudan ya da dolaylı olarak müdahale etme hakkına sahip [olmaması]” ilkesine doğrudan doğruya aykırı ve uluslararası hukukla çelişme halinde.
Öte yandan "terör örgütü" olduğu iddia edilen bir yapının bir "egemen devlet"le "mutabakat" imzalaması hukuken bir oksimorondan ibaret olacağı gibi "terör örgütü"nün, başlıca işlevlerinden biri "terörle mücadele" olan bir yabancı düzenli orduya entegre olmaya zorlanmasının askeri mantıkla açıklanması da beklenemez.
SDG'nin bir "terör örgütü" olduğu Türkiye dışında hiçbir devlet tarafından resmen kabul edilmiş değildir. Mevcut Suriye Geçiş Yönetimi de, yerini aldığı Esad rejimi de SDG'yi veya bileşenlerini resmen "terör örgütü" olarak nitelemiş olmadığı gibi, SDG, 2014'te ABD öncülüğünde kurulan IŞİD'e karşı uluslararası koalisyonun sahadaki ortağıdır.
Nihayet, SDG ve Suriye Geçiş Yönetimi arasında Ahmed Eş-Şara ve Mazlum Abdi tarafından Şam'da imzalanan "10 Mart mutabakatının" hiçbir maddesinde SDG üyelerinin Suriye Ordusuna "ferdi olarak entegre olması"na ilişkin bir hüküm yoktur.

Suriye Demokratik Güçleri ve Şam yönetimi arasında anlaşmaya varıldı
10 Mart mutabakat metni
İmza tarihinde Suriye kamu yayıncısı, veya başka bir deyişle "resmi haber ajansı" SANA tarafından Türkçe yayımlanan mutabakat metni aşağıdaki gibidir.
1) Tüm Suriyelilerin haklarının güvence altına alınması: Dinsel ve etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Suriyelilerin siyasal sürece ve tüm devlet kurumlarına katılım ve temsil hakları yetki ve sorumluluk temelinde güvence altına alınacaktır.
2) Kürt toplumunun haklarının korunması: Kürt toplumu Suriye devletinin asli bir unsuru olarak tanınacak, Kürtlerin vatandaşlık hakkını ve tüm anayasal haklarını garanti altına alacaktır.
3) Ateşkesin sağlanması: Suriye’nin tüm topraklarında ateşkes [sağlanacaktır].
4) Devlet kurumlarının entegrasyonu: Suriye’nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumlar, sınır kapıları, havaalanları, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimine entegre edil[ecektir].
5) Mültecilerin güvenli dönüşünün sağlanması: Yerlerinden edilmiş tüm Suriyelilerin kendi kasaba ve köylerine geri dönmelerinin sağlanması ve Suriye devleti tarafından korunmaları sağlan[acaktır].
6) Suriye devletine destek verilmesi: Suriye devletinin, Esad rejiminin kalıntılarına ve ülkenin güvenliği ile birliğine yönelik her türlü tehdide karşı mücadelesi destekle[necektir].
7) Bölünme çağrılarının ve nefret söylemlerinin reddedilmesi: Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında ayrımcılık yaratmayı amaçlayan bölünme çağrıları, nefret söylemleri ve fitne girişimlerinin kesin olarak reddedilecektir.
8) Anlaşmanın uygulanmasına yönelik yürütme komitelerinin çalışmaları: Yürütme komitelerinin, anlaşmanın uygulanmasını sağlamak ve sürecin yıl sonuna kadar tamamlanması için [çalışılacaktır].
(AEK)

