* Fotoğraf: Arif Akdoğan / Anadolu Ajansı (AA)
Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz" açıklamasından yaklaşık iki hafta sonra söz konusu adımlardan ilki Rusya'nın başkenti Moskova'daki görüşmelerle atıldı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan'ın 28 Aralık 2022'de iki ülkeden mevkidaşları ile bir araya gelmesinin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da "Esed rejimiyle ikinci görüşmenin ocak ortasında olabileceğini" söyledi.
Türkiye'nin kuzeydoğu Suriye'ye olası bir kara harekatının konuşulduğu günlerde gerçekleşen bu görüşme ise dünya basınında da yankı buldu.
Londra merkezli Middle East Eye (MEE) haber sitesinden Ragıp Soylu ve Levent Kemal'in haberine göre, "Son 11 yılda yapılan ilk üst düzey görüşmelerde herhangi bir anlaşmaya varılmış değil."
MEE'ye konuşan kaynaklar, "Türkiye'nin kuzey Suriye'deki güçlerini bölgeden çekmeyi kabul ettiğine ilişkin haberler gerçek olmaktan çok uzak olsa da bazı alanlarda ilerleme kaydedilebilir" diyor.
Yaklaşan seçimler ve Türkiye'nin reddettiği talepler
Ragıp Soylu ve Levent Kemal'in aktardığına göre, "Türkiye'de Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, pek çok gözlemci Ankara'nın Şam [yönetimi] ile ilişkilerini düzeltmeyi amaçladığını, böylelikle de ülkede yaşayan yaklaşık dört milyon Suriyeli mülteciden bazılarını ülkelerine geri gönderebileceğini seçmenlere göstermek istiyor."
Muhalefetin 2020 yılında Beşar Esad ile anlaşma yaparak mültecilerin "gönüllü geri dönüşünü sağlamayı" taahhüt ettiğini hatırlatan Soylu ve Kemal, Ankara'nın 2022'nin "yaz aylarından bu yana Suriye ile istihbarat kanallarından görüştüğünü, fakat bir ilerleme olmadığını" söylüyor:
Bir zamanlar Esad'a 'terörist', 'katil' ve 'diktatör' diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıl gazetecilere Esad ile görüşmeye açık olduğunu söylemişti.
Öte yandan, Middle East Eye'ın "Moskova'daki görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan Türkiyeli bir kaynağa" dayanarak paylaştığı bilgiye göre, Türkiye Şam yönetiminin temel talebini çoktan reddetti: "Suriye'deki tüm isyancı grupların terörist olarak tanımlanması."
Aynı kaynağa göre, Türkiye delegasyonu görüşmeler sırasında Şam yönetiminin bir başka talebini daha reddetti: "Türkiye'nin kontrolünde olan bölgelerin 'terör bölgeleri' olarak tanımlanması."
Şam, Türkiye'nin taleplerini nasıl karşılıyor?
MEE'ye konuşan Türkiyeli kaynağa göre, Suriye tarafı ayrıca "PKK'nin Suriyeli Kürt iştiraklerine karşı çalışmaya da istekli görünmüyordu."
Dahası, Türkiye hükümeti her ne kadar güney sınırında 30 kilometrelik bir "güvenli bölge" kurmayı ve yaklaşık 1 milyon mültecinin Suriye'ye dönmesi konusunda Şam yönetiminin desteğini istediğini sık sık dile getiriyor olsa da "Şam buna da çok az istek gösterdi":
"Şam yönetimi, bunun yerine, görüşmelerin başlaması için bir ön koşul olarak Türkiye'den Suriye topraklarından derhal çekilmesini istemişti. Bu ön koşul, Esad'ın baş müttefiki Rusya'nın Ankara ile görüşme konusunda Şam yönetimine büyük bir baskı yapmasının ardından kaldırıldı."
Öte yandan, Middle East Eye'a konuşan ikinci bir Türkiyeli kaynak, Suriye'nin Şam yönetimine yakın Al-Watan gazetesinde çıkan ve Türkiye'nin kuzey Suriye'deki güçlerini çekmeyi kabul ettiği haberlerini yalanladı.
Haberleri "propaganda" olarak nitelendiren kaynak, gazeteyi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun açıklamalarını "bağlamından koparmak" ile suçladı.
Buna göre, Çavuşoğlu, "ülkeden gelen herhangi bir terör tehdidi kalmadığında ve siyasi istikrar ve barış sağlandığında, Türkiye'nin kuzey Suriye'de kontrolü altındaki bölgeleri devredebileceğini" söylemişti.
MEE'ye konuşan kaynak ise şöyle dedi:
"Hiçbir zaman Suriye topraklarını ilhak edeceğimizi söylemedik. Hep şunu dedik: Siyasi bir çözüme varıldığında çekileceğiz."
"Şam'ı anlaşmaya itmek için en iyi zaman"
Middle East Eye'dan Ragıp Soylu ve Levent Kemal'e konuşan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan ise "Ankara'nın Suriye hükümeti ile ilişkileri onarmaya gösterdiği ilginin seçimlerin ötesine geçtiği" görüşünü dile getiriyor.
Buna göre, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiği ve savaşın sürdüğü, İran'ın ise Jîna Mahsa Amini'nin ölümüyle başlayan protestolarla meşgul olduğu bir dönemde Türkiye "bunun Şam yönetimini bir anlaşma yapmaya itmek için en iyi zaman olduğunu düşünüyor."
Fakat, Orhan'a göre, Şam yönetimi de Türkiye'nin "seçimle ilgili amaçlar için uzlaşma sürecini başlattığına inanabilir, bu da Beşar Esad ile çekilen bir fotoğrafla birlikte Erdoğan'a seçimde kullanabileceği bir kazanım sağlamaya isteksiz olmalarına yol açabilir." (SD)