Geçimlerini eşinin aldığı asgari ücretle sağlayan iki çocuk annesi Tülay Aydın "Konut sahibi olmak bahsedilen şartların hiç birine sahip değiliz. Ev almamız mümkün değil" dedi.
İktisatçı Cemil Ertem: Mortgage da kapitalizmin icadı tüketime dayalı bir köleleştirme şekli. Umarım insanlar ömürleri boyunca ödemeleri gereken borç yükünün altına girerek bu köleliğe maruz kalmazlar. Mortgage'ın diğer adı mezarvadi ipotekli konut sistemi olmalı.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yönetim kurulu üyesi Ahmet Göksoy: İşçi, köylü, memur kesimi, öyle gösterilmek istense de, Mortgage'dan yararlanamayacak. Topluma umut olarak sunulması yanlış. Sadece finans, banka, sigorta sektörlerinin işine yarayacak. Hükümet nasıl ki iktidara geldiği gün uluslar arası sermaye kuruluşlarının dediğini yapıyorsa Mortgage da bu politikanın belirtisi olmaktan başka bir şey değil.
Mortgage kimin yararına?
Kamuoyuna "kira öder gibi ev sahibi olma" olarak sunulan Mortgage'dan kimlerin yararlanacağı sorusuna hükümet "halk" cevabını verirken iktisatçı Ertem, iMO'dan Göksoy ve Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Ali Çetin, Mortgage'dan işçi, memur, köylü gibi kolayca ev sahibi olamayan yoksul kesimin değil finans kurumlarının yaralanacağını söylediler.
Ertem: Dar gelirli yararlanamaz: İktisatçı Ertem Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in Mortgage'la 100 bin YTL değerinde bir eve sahip olmak isteyen kişinin 25 bin YTL kadar nakit parası olması gerektiğiyle ilgili açıklamasını hatırlatarak "Bu durumda sistemden yüksek gelir sahibi kesimin yaralanacak ki Türkiye'de çok sınırlı bir tabaka. Daha açık bir ifadeyle ev sahibi olmak isteyen ancak kirasını bile ödemekte zorlanan yoksul kesimin hiçbir şekilde işine yaramayacak" dedi.
TÜDEF:Yük tüketicinin sırtında olacak: Birgün Gazetesi'ne konuşan ve Türkiye'de bir sübvansiyon ya da teşvik olmadığını belirten TÜDEF Genel Başkanı Çetin, bu şekilde yeni vergi gelirleri yaratma yoluna gidildiğini ve tüccara verilen vergi desteğinin tüketiciden çıkarılmaya çalışıldığını kaydetti.
İMO: Konut edinme değil finans kuruluşlarını güçlendirme projesi: İMO'dan Göksoy da Ertem'le aynı görüşü paylaşıyor ve diğer ülkelerdeki Mortgage sistemi deneyimlerine işaret ediyor: Dünyada güçlü ekonomileri olan, örneğin kişi başına düşen milli geliri 30 bin dolar olan ülkelerde başarılı olma olasılığı var ancak Türkiye gibi kişi başına düşen milli gelirin 3 ya da 4 bin dolar arasında olduğu ülkelerde Mortgage sağlıklı işlemez"
Göksoy, İMO'nun Mortgage eleştirisini "Halkın konut sahibi olması değil, finans kuruluşlarının güçlenmesi sağlanacak" diyerek aktardı.
Bu durumda sistemden yararlanacak olan kesim finans kuruluşları. Göksoy kuruluşların paralarını nasıl tahsil edeceklerine ilişkin bir düzenleme olarak nitelediği Mortgage'ın halkın zor durumda kaldığında nasıl hareket etmesi gerektiğine bile değinmediğine işaret etti.
Aydın: 600 YTL maaşla ev almak imkansız: Aydın'ın biri ilkokul öğrencisi biri ise altı aylık iki çocuğu var. Aydın tek gelirlerinin eşinin 600 YTL maaşı olduğunu söyledi.
Aydın "Kiramız 350 YTL. Geriye kalan para ile çocukların masraflarını ancak karşılıyor. Medyadan kira öder gibi ev sahibi olabileceğimiz söylendi ancak aylık ödemesi maaşımıza denk gelecek kaynağa sahip olmadığımız gibi yüzde 25'lik nakit paramız da yok" dedi.
Mortgage mağduriyet yaratır mı?
Ertem: ABD'de bile mağduriyet yaratıyorsa Türkiye'de kaçınılmaz: Ertem'in bu soruya cevabı net: Mortgage sistemi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) kaynaklı bir sistem. ABD'de Motgage'dan başka Wall Mart sistemi var. Her iki sistemde maksimum tüketime dayalı. ABD'de Mortgage borçlularının halen 9 trilyon dolar borç yükü var. Eğer ABD'de durum buysa Türkiye gibi emek piyasasının hayli hareketli ve işsizliğin yoğun olduğu bir ülkede, Mortgage'ın sosyoekonomik sorunlara yol açacağı, mağduriyetler yaratacağı aşikar.
TÜDEF: Mortgagezedeler olacak: Çetin, tüketicilerin ekspertiz raporunda yazan değerin yüzde 25'ini ödeyeceğini, ancak bankanın tüm evi ipotek alacağını ve yüzde 75'ine kredi vereceğini anlatan Çetin, kredi faizleri sabit tutulursa tüketicilerin erken ödemede yüzde 2'lik ek bir ödeme daha yapacağını, faiz değişken olursa da 2 yıl sonra tüketicilerin "mortgagezede" haline gelerek, yetkili aramaya başlayacağını söyledi.
"Görünen şudur, bu ya piyasanın yabancılara bırakılması ya da emekli fonlarının çok düşük faizlerle bankalara aktarılması anlamına geliyor ki bunların her ikisi de birer felaket senaryolarıdır. Yani yine yük tüketicinin sırtında olacaktır."
İMO: Halkın yararına gibi sunulması mağduriyet yaratır: Göksoy'a göre yasanın olumlu getirileri var ancak halka değil. "Sorun da zaten buradan başlıyor. Çünkü halkın ucuz, güvenilir ve hızlı bir şekilde konut sahibi olacağı açıklanıyor. Bu yanlış bir beyan. Zengin kesimin, banka, inşaat ve sigorta sektörlerinin işine yarayacak bir uygulama. Bu yanlış beyanat tabi ki yoksul kesimin mağduriyetiyle sonuçlanacaktır."
Göksoy, dahası yasanın ardında mutlaka getirilmesi gerekilen yeni düzenlemelerin de yaratacağı mağduriyet olacağını düşünüyor. Bu konuda geçmişte bir bankanın dövizle ev sahibi olma kampanyasının nasıl hayal kırıklığıyla sonuçlandığını hatırlatan Göksoy, "İnsanlar değil ev sahibi olma varsa kendi evlerini bile satmak durumunda kaldılar" dedi.
Mortgage'ın inşaat sektörüne ve kentleşmeye etkisi ne olacak?
Ertem: Kaçak yapılaşmayı engellemede yararı olabilir: Ertem'e göre Mortgage'ın Türkiye'deki kaçak, izinsiz inşaat yağmasına etkisi olacak. Bankaların ruhsatsız yapılar için kredi vermemesi, denetimi de beraberinde getirecek. Sistem deprem için bir nevi tedbir olacak şekilde yapıların kayıt altına alınmasını sağlayacak.
Ertem Mortgage'ın gayri menkul değil menkul kıymet sistemi olduğunu da ifade etti. Ayrıca Mortgage'la inşaat sektörünün hareketlenmesi halinde pek çok düzenlemenin gerektiğini kaydeden Ertem "Aksi taktirde yasal yağmayla karşılaşırız" dedi.
İMO: Depreme dayanıklı yapılaşmaya, sağlıklı kentleşmeye katkısı olamaz: Depreme dayanıklı yapılaşmanın ve sağlıklı kentleşmenin finans kuruluşlarına bırakılmasının yanlış olduğu söyleyen Göksoy "Mortgage'ın sağlıklı yapılaşmayı getireceğini söyleyen devlet ve hükümet yetkililerine kendi sorumluluklarını hatırlatıp o koltuklara neden oturduklarını sormak gerek" dedi.
"Eğer devlet kendi görevi olan planlı, yaşanabilir, temiz, güvenilir bir kentleşmeyi sağlayacak yasaları, düzenekleri oluşturamamışsa Mortgage'ın olumlu katkısından bahsetmek imkansız olur."
Göksoy'a göre depremle ilgili önlemler bilime danışılarak yapılmalı. 2004'de toplanan deprem şurasında kendisinin de yer aldığını söyleyen Göksoy "Toplantı sonunda 30'a yakın karar alındı ancak hiçbiri uygulamaya konulmadı. O kararları hayata geçirecek güç ya da irade yok" dedi.
"Koopereatif halkın kendi özgücüyle yapabileceği bir sitem ve bu sistemi kaldıran devletin asli görevi insanlara ucuz arsa temini. Ancak devlet halkın nasıl kolay ev sahibi olması gerekttiğini değil finans kuruluşlarının nasıl para kazanacağını düşünüyor."
Yasa nasıl uygulanacak?
Tüketiciye sabit ve değişken faiz olmak üzere iki seçenek sunulacak. Sabit faizi seçen tüketiciler ilk taksitte ne ödüyorsa, vade sonunda da aynı taksiti ödeyecek. Değişken faizde ise kredi faiz oranlarının dalgalanması belli aralıkları geçerse, banka da faizini buna göre ayarlayacak.
Bu seçenek kredi verenin risk yönetimini kolaylaştıracağı için daha uzun vade ve daha düşük faiz oranı seçenekleri sunulabilecek. Bankalar sözleşmeden önce müşteriye bilgi formu verecek. Formda faiz oranları ve ödeme tabloları ile ilgili bilgiler olacak.
Hiç peşinatı olmayanlar sistemden yararlanamayacak. Peşinat tutarı da piyasa şartlarında oluşacak. İki ay taksitini aksatan müşteriye banka bir ay süre verecek. Üçüncü ay sonunda da taksitin ödenmemesi halinde banka, ipotek ettiği evi satma hakkına sahip olacak Satıştan gelen paradan banka alacağını mahsup edecek ve kalanını müşteriye iade edecek. Vade ve faiz piyasada belirlenecek.
Gayrimenkulle ilgili yaş, semt gibi sınırlamalar olmayacak. Borcunun kalanını kapatmak isteyenler anapara artı yüzde 2 komisyon ödeyecek. Finansör kuruluşa da sorumluluk yüklenecek. Finansörler inşaatın her aşamasını denetleyecek.
Konut değeri, bir uzmanın görüşü ile belirlenecek. Sadece iskan izni alan yasal konutlar bu sistemde yer alabilecek. Proje ve inşaat safhasındaki konutlar da dahil olacak. Sisteme dayalı menkul kıymet çıkartılacak ve bunlar borsada işlem görecek. Böylece banka, finansmanını sağlayacak.
Şener: Ekonomide her derde deva olacak
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Mortgage Yasası'nın vergi teşviği içermeden çıkmasının uzun vadede halkın yararına olduğunu söyledi. Başbakan Yardımcısı Şener ise Mortgage'ın insanlara bedava ev dağıtma sistemi olmadığını belirterek, "Vatandaşlar kendi hesaplarını rasyonel bir şekilde yapmalı" dedi.
Bakanı Şener, mortgage'ın sadece konut edinmeye yardımcı olmayacağını, dalga dalga yayılacak etkileriyle neredeyse ekonomide, "her derde deva" olacağını vurguladı.
Şener, yasayla, konut edinmeyle bağlantılı bir kredilendirme mekanizmasının devreye sokulmasından öte, doğrudan doğruya Türkiye mali sistemini derinden etkileyecek bir büyük reforma imza atıldığını söyledi.
Şener, sistemin düşük faizli konut kredisi ve kredi kaynağı sağlamanın yanı sıra nitelikli konutlar ve düzgün kentler yaratmaktan işsizliğe, sermaye ihtiyacının karşılanmasından ekonomiyi kayıt altına almaya kadar pek çok konuda fayda sağlayacağını belirtti. Şener, sistemin borsaya derinlik kazandıracağını ve yabancıların Türkiye'de yapacakları yatırım miktarını artıracağını da vurguladı.
"Borçsuz ama umutsuz olmaktansa borçlu ama umutlu olmak"
Şener, bu sisteme girmek isteyen vatandaşın ödeme koşullarını dikkate almazsa, ödeme güçlüğü çekeceğini belirtti.
Enflasyon düştüğü sürece konut kredi faizlerinin de düşeceğini söyleyen Şener, "Bu sistem ödeme gücü olmayanlara yönelik değil. Mesela 50 bin YTL kredi alan birisi için faiz yüzde 1'se, 20 yıl vadeli bir kredi için 551 YTL taksit ödeyecek. Ayda 551 YTL ödeyecek gücü yoksa kredi kullanamaz. Dolayısıyla asgari ücretlinin bu kredi mekanizmasından yararlanması zor gözüküyor" dedi.
Şener, mortgage'ın yasalaşmasının ardından yaptığı konuşmada ise Türk mali sisteminin en büyük reformlarından birine imza atıldığını söyledi. Şener, "Yeni konut finansmanı uygulaması artık hayatımızın bir parçası haline dönüşecektir. Borçsuz ve umutsuz olmaktansa, borçlu ve heyecanlı olmak daha tercih edilecek durumdur" dedi. (EZÖ)