Cumartesi Anneleri / İnsanları’nın bugün İstanbul, Galatasaray’da 650. kez toplandığı eylemde 37 yıldır kendisinden haber alınmayan Hüseyin Morsümbül anıldı.
Ayrıca 1 Ağustos günü Arjantin’de kaybolan insan hakları savunucusu Santiago Maldonado’nun nerede olduğu soruldu.
Eylemde Hüseyin Morsümbül’ün annesi Fatma Morsümbül’ün geçen yıl hayatını kaybetmeden önce Galatasaray’a gönderdiği mektup okundu.
“36 yıldır oğlumu kaybedenlerin yargılanmasını bekliyorum. Sözde değil gerçek bir yargılama istiyorum… Hüseyin en büyük oğlumdu. İlk göz ağrımdı, ilk analığımdı. Hüseyin’den sonra çocuklarıma analık yapamadım. Çocuklarım birbirlerini büyüttüler… Evlat acısı her anne için aynı yakıcılıktadır… 36 yıldır Hüseyin’imin kemiklerini bekliyorum. Hüseyin’imin kemiklerini bulursam gömmeyip sırtımda taşıyacağım…”
Tıklayın: Fatma Morsümbül: Vazgeçmemeyi Öğreten Cumartesi Anneleri'nden Biri
“Kayıp anneleri rahat uyuyun biz varız”
Kayıp yakınlarından Ali Ocak yaptığı konuşmada, Fatma Morsümbül’ün sadece Hüseyin için adalet aramadığını, aynı zamanda 12 Eylül cuntacılarıyla da yüzleşmek istediğini de hatırlattı. “Fatma annenin bize bıraktığı büyük bir miras var. O mirası bu meydanda yaşatacağız” dedi.
Morsümbül ailesi adına konuşan Şahin Morsümbül ise 37 yıldır ağabeyi Hüseyin Morsümbül’ü aradıklarını belirtti ve “Kayıp anneleri rahat uyuyun biz varız” dedi.
Hukuk, barış, demokrasi talebi
Haftanın basın metnini okuyan Cumartesi İnsanları’ndan Mine Nazari, Türkiye’deki hukuk krizini vurguladı.
"Bu hukuk krizini aşmadan gözaltında kaybedilen insanlarımıza ulaşma ve onları kaybedenlerden hukuk yoluyla hesap sorma talebimizin gerçekleşmesi mümkün olmayacak.
“Bu nedenle kayıplarımız için, hukuk ve adalet için mevcut tahakküm düzenini reddediyor; hukuk, insan hakları, barış ve demokrasi talebimizde ısrar ediyoruz.”
Ne olmuştu
18 Eylül 1980'de Bingöl'deki evi polisler ve Albay Durmuş Çoşkun Kıvrak komutasındaki askerler tarafından basılan ve annesine "ifadesini alıp bırakacağız" denilerek Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı'na götürülen Morsümbül'den bir daha haber alınamadı.
Bir gün sonra karakola giden annesi Fatma Morsümbül'e "Hüseyin burada" dendi, birkaç saat sonra karakola giden kardeşi Cengiz'e ise "Hüseyin firar etti" cevabını verdiler.
Hüseyin'in babası Hanefi Morsümbül de 19 Eylül akşamı gözleri bağlanarak götürüldü. İşkence yapılan baba ertesi gün bırakıldı. Hanefi Morsümbül işkencedeyken, polislerden biri "Hüseyin buradan kaçtı" dediğini, diğer bir polisin de "Yok ya öldürüldü" dediğini duydu.
Bir hafta sonra aile savcılığa başvurarak şikayetçi oldu. Olaydan dört yıl sonra evlerine telefon eden ve adını vermeyen biri, "Hüseyin'in işkencede öldürüldüğünü ve battaniyeye sarılarak karakoldan çıkarıldığını, Murat nehrine atıldığını" söyledi.
Bingöl'de haftada en az bir kere evi polislerce basılan Morsümbül ailesi, baskıların artması sonucu İstanbul'a göç etti.
"Polis kaybettiğini söyledi"
Morsümbül ailesinin avukatı Eren Keskin, Hüseyin'in akıbetini İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'na sorduğunu, İçişleri Bakanlığı Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü'nün ise "Hüseyin Morsümbül Bakanlar Kurulunun 10.09.2003 ve 2003/6174 Sayılı kararı ile askerlik yapmadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarılmıştır" yanıtını aldığını söylemişti. Keskin, annesinin 31 yıldır verdiği dilekçelerin işleme konulmadığını açıkladı.
Hüseyin'in yeğeni üniversite öğrencisi Eser Morsümbül de 12 Ekim'de gözaltına alındığında, polislerce "Amcan gibi seni de tehdit ederiz" diyerek tehdit edildiğini ifade etmişti. (YY)