Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada "Kadınların öncelikle yaşam haklarının güvence altına alınması ve Türk Ceza Kanununun 'haksız tahrik'le ilgili maddesinin şiddeti meşru kılan bir biçimde uygulanmamasını, belediyelerin sığınaklarla ilgili yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmesini" talep etti.
Mor Çatı "Nüfusu 50 bini aşan belediyelerin sığınak açmasını öngören 5393 sayılı yasaya göre belediyelerin açtığı sığınak sayısının en az 200 olması gerekirken üç büyük kentin büyükşehir belediyelerinin bile henüz sığınağı olmadığını, üstelik Ulusal Eylem Planı'nda da bu konu öncelikler arasında yer almadığını" vurguladı.
Mor Çatı Başbakanlığa bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan, Kadın, Aile ve Çocuktan Sorumlu Bakanın imzasını taşıyan Ulusal Eylem Planında belediyelerin sığınak açmasını sağlayacak acil önlemlere yer verilmediğini, bunun gerçekleşmesinin 2010 ve sonrasına ötelendiğini belirtti.
Hakim ve savcılara mesleki eğitim şart
Yasalarda da kadınların yaşamına mal olan sorunlu uygulamalarla ilgili olarak yeterli önlem yok. Gerçekçi bütçelerin ayrılması, hakim ve savcılar için kısa vadede mesleki eğitimlerin gerçekleştirilmesi, meslek odalarının bu konuda harekete geçirilmesi gibi çalışmalar yer almıyor. Oysa yasaların cinsiyetçi bakış açısıyla uygulanması pek çok kadının yaşamına mâl oluyor.
Mor Çatı'nın Ulusal Eylem Planı'na dair değerlendirmesi şöyle:
Ulusal Eylem Planı'nında kısa vadede yapılacaklar arasında mevcut yasal düzenlemelerde şiddetin tüm boyutlarıyla ele alınması, incelenmesi, tespiti, model oluşturulması sayılıyor. Ancak bunun nasıl gerçekleştirileceği son derece belirsiz.
Kadın hukukçular yasalardaki aksaklıkları zaten ortaya koydular, asıl yapılması gereken bunları yeniden tespit etmek değil, sonuç alıcı adımları bir an önce atabilmek.
Ulusal Eylem Planında ayrıca şiddetle mücadelede büyük önem taşıyacak, kadının sosyo-ekonomik durumunu güçlendirecek düzenlemelerden söz ediliyor. Bu doğrultuda öncelikle şu anda sığınaklarda kalan, ya da yer bulup kalmayı düşünen kadınların güçlendirilmesi beklenir. Çünkü kadınların iş bulamadıkları ya da çocukları için yeterli bakım koşulları sağlanamadığı koşullarda birçok kez şiddet ortamına geri dönmek zorunda kaldıkları, canlarının tehlikede olduğu biliniyor.
Eylem Planında belediyeleri sığınak açmaya zorlayacak çözümler yerine kadına yönelik şiddetle mücadelede, aile danışma merkezleri öne çıkarılıyor. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin ilk koşulu kadından yana tavır alabilmek. Şiddet yaşayan kadınlar, sığınağa değil de, şiddet gördükleri eşleri ile yüz yüze gelebilecekleri aile danışma merkezlerine yönlendirilirse can güvenlikleri tehlikeye atılmış olur. (NZ/GG)