The New York Times'ın haberine göre; Fransa'nın terörle mücadele savcılığı, dört büyük moda perakendecisine, Çin'de Uygurları zorla çalıştırma yoluyla "insanlığa karşı suçları" gizledikleri ve bundan çıkar sağladıkları şüphesiyle soruşturma başlattı.
Prosedürün, bölgedeki Uygurlara yönelik muamelesi nedeniyle Çin'e yönelik suçlamalarla bağlantılı olduğunu söylendi.
Dört şirketin- Zara'nın sahibi Inditex; Uniqlo; Skechers; ve Sandro ve Maje gibi markaların sahibi olan SMCP, Çin'in Sincan bölgesindeki insan hakları suçlarından kazanç sağladığı Fransalı bir yargı yetkilisi tarafından Cuma günü doğrulandı.
Soruşturmada işbirliği sözü
Inditex yetkilileri, yasal şikayetteki iddiaları reddettiğini ve sıkı izlenebilirlik kontrolleri yürüttüğünü ve Fransa'daki soruşturmasıyla tam iş birliği yapacağını belirtti.
Şirketten yapılan açıklamada, "Inditex'te zorla çalıştırmanın her türüne sıfır tolerans gösteriyoruz ve bu uygulamanın tedarik zincirimizde yer almamasını sağlamak için politika ve prosedürler oluşturduk" denildi.
SMCP, iddiaların yanlış olduğunu kanıtlamak için Fransız makamlarıyla iş birliği yapacağını söyledi.
SMCP yetkilileri tedarikçilerini düzenli olarak denetlediğini belirterek, "SMCP, dünyanın dört bir yanında bulunan tedarikçilerle çalışmakta ve basında bahsedilen bölgede doğrudan tedarikçisinin olmadığını iddia etmektedir" şeklinde konuştu.
Çin'de tüketici boykotları
Fast Retailing, Tokyo'dan yaptığı açıklamada, Fransız yetkililerin kendisiyle temasa geçmediğini ve üretim ortaklarından hiçbirinin Sincan'da bulunmadığını söyledi.
"Bildirildiği takdirde, tedarik zincirlerimizde zorla çalıştırma olmadığını teyit etmek için soruşturmayla tam olarak iş birliği yapacağız" denildi.
Şirket, bir Uniqlo erkek gömlek sevkiyatına Sincan pamuğuna yönelik bir yasağın ihlal edildiğinden şüphelenildiği için el konulmasının ardından Mayıs ayında Birleşik Devletler Gümrükleri nezdinde temyiz başvurusunu kaybemişti.
H&M, Burberry ve Nike dahil olmak üzere birçok Batılı marka, Sincan'da zorunlu çalıştırma raporlarıyla ilgili endişeleri dile getirdikten sonra Çin'deki tüketici boykotlarından etkilendi.
Mart ayında ABD, Avrupa Birliği, İngiltere ve Kanada, Sincan'daki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek Çinli yetkililere yaptırım uyguladı. Pekin yönetimi ise kendi cezalandırıcı önlemleriyle misilleme yaptı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü bu yıl, Sincan'da işlenen insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini söylediği şeyleri belgeledi.
STK'lar takip ediyor
Soruşturma, insan hakları grupları ve Sincan'da hapsedildiğini söyleyen Uygurlu bir kadın tarafından aynı dört şirkete karşı Nisan ayında açılan bir davayı da içeriyor.
İki sivil toplum kuruluşu (STK), Nisan ayı başlarında Fransa'da çok uluslu şirketlere zorla çalıştırma ve insanlığa karşı suçları gizlemekle ilgili şikâyette bulundu.
Birleşmiş Milletler uzmanları ve insan hakları grupları, başta Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıklar olmak üzere bir milyondan fazla insanın son yıllarda Çin'in batı Sincan bölgesindeki geniş bir kamp sisteminde gözaltına alındığını tahmin ediyor.
Birçok eski mahkûm, ideolojik eğitime ve istismara maruz kaldıklarını söyledi. İnsan hakları grupları, Uygurluların gönderildiği kampların düşük ücretli ve zorlayıcı emek kaynağı olarak kullanıldığını söylüyor.
Çin başlangıçta kampların varlığını yalanladı, ancak o zamandan beri bunların aşırılıkçılarla mücadele için tasarlanmış meslek merkezleri olduğunu söyledi. 2019'un sonlarında Çin, kamplardaki tüm insanların "tahliye edildiğini" öne sürdü.
Küresel olarak satılan yaklaşık beş pamuklu giysiden biri, Sincan'da üretilen pamuk ve kumaşları içeriyor.
(MEÖ/PT)