Yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulması beklenen ve LGBTİ+’ları doğrudan hedef alan ayrımcı düzenlemeler içeren 11. Yargı Paketi taslağı dün (15 Ekim) gazetecilere ulaştı.
Taslak hayata geçirilirse, LGBTİ+’lar “hayasızca hareketler” kapsamında özendirme veya teşvik suçları bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi, bugün yayımladığı bilgi notuyla taslağın mevcut haliyle LGBTİ+’ların varoluşunu ceza konusu yaptığını ve Türkiye’deki LGBTİ+ harekete yönelik ciddi bir risk oluşturduğunu belirtti.
Teklif henüz TBMM’ye sunulmadı ve AKP Meclis Grup Başkanı Abdullah Güler de dün gazetecilerin sorusunu yanıtlarken teklifi yalanladı.

11. Yargı Paketi’nde LGBTİ+’ları hedefleyen düzenlemeler
“Biyolojik cinsiyete aykırı tutum”
MLSA Hukuk Birimi’nin notu özetle şöyle:
“Teklifte yer alan düzenlemede ne deniyor?: Teklif toplumsal cinsiyet kalıplarına aykırı her türlü davranışı ve bu davranışların ‘propagandasını’ suç sayıyor, hemcinsler arasındaki törenlere hapis cezası öngörüyor.
Henüz resmi bir kaynaktan doğrulanmayan taslağın 8. maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun ‘Hayasızca hareketler’ yan başlıklı 225.maddesine iki yeni fıkra eklenmesini öngörüyor. Düzenleme, doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışları ve bunların özendirilmesini, övülmesini ve teşvik edilmesini üç yıla kadar hapis cezasına bağlıyor. Öte yandan hemcinsler arasında yapılan sembolik nişan ve evlilik törenleri de dört yıla kadar hapis cezasına konu edilecek.
Kamuoyuna yansıyan taslakta yer alan düzenlemede yer alan teklif şu şekilde:
Hayasızca hareketler
Madde 225 - …
(2) Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları halinde bu kişilere, bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilir.
LGBTİ+ bireylerin varoluşun kendisi cezalandırılacak
Teklifte ‘doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranışta bulunan’ kişilere hapis cezası öngörülüyor. Bu düzenleme, özellikle LGBTİ+ bireyler olmak üzere toplumsal cinsiyet kalıplarına aykırı davranışta yaşam tarzına sahip her bireyin, hem özel hem de kamusal hayatındaki davranışlarını cezalandırıyor. Yasada, kamusal alan ile özel hayat alanı arasında bir ayrım yapılmamış. Dolayısıyla, kişinin kamuya yansımayan özel hayatındaki davranışları dahi bu hüküm kapsamına alınabilecek. Bu bakımdan teklif doğrudan doğruya, LGBTİ+ bireylerin yaşamını bir suç faaliyeti haline getiriyor.
Düzenlemedeki muğlak ifadeler, hayatın her alanını risk altına sokuyor
‘Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı’ ifadesinin muğlak olması, her türlü davranış ve tutumu kapsaması, özel alan ve kamusal alan ayrımında bulunmaması, tutum ve davranışın tanımını yapmaması nedeniyle hem özel hayatın gizliliği hem de ifade özgürlüğü açısından ciddi riskler barındırıyor. Yasadaki muğlak ifadeler nedeniyle, bu ifadelerin yorumu yargıya bırakılırken, keyfi uygulamalara yol açması riskini barındırıyor.
Genel ahlak ve doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı davranışların ne olduğunun kanunla tanımlanmasının mümkün olmaması nedeniyle, her türlü davranış bu kapsamda değerlendirilebilmesine neden olacağı değerlendiriliyor.
Bu bağlamda, düzenleme özellikle eşcinsel bireylere hizmet eden arkadaşlık uygulamalarını kullananların cezalandırılması, LGBTİ+ sembollerini taşıyan bireylerin bu suçtan cezalandırılmasının önünün açılması, özellikle Netflix gibi dijital platformda yayınlanan her türlü LGBTİ+ içerikli dizi ve filmin suç unsuru olarak nitelendirilebilmesi gibi birçok öngörülemeyecek sonuca yol açıyor.
LGBTİ+ bireylere ilişkin basın, sivil toplum, hak savunuculuğu ve akademik faaliyetler, propaganda gerekçesiyle cezaya konu edilebilecek
Teklifte yer alan, biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı her türlü davranış ve tutumun teşvikini, övülmesini ve özendirilmesini yasaklayan hüküm, başta hak savunuculuğu olmak üzere LGBTİ+’ları ilgilendiren birçok faaliyetin suç haline getirilmesine yol açabilir. Örneğin Türkiye’de HIV+’nin yayılmasına veya LGBTİ+ bireylerin intihar etmesine karşı yapılacak bir çalışma özendirme ve övme gerekçeleriyle ceza soruşturmasına konu edilebilecek.
Öte yandan LGBTİ+ dernekleri ve LGBTİ+ haber platformları da doğrudan özendirme ve övme gerekçeleriyle cezalandırılma tehdidi altına girecek. Onur yürüyüşü başta olmak üzere LGBTİ+ hak savunuculuğu faaliyetleri, raporlamalar, haberler ve akademik çalışmalar, yasanın muğlak hükümleri karşısında cezaya konu edilebilecek.
Örneğin, LGBTİ+’ların işyerinde ayrımcılığa uğramasına yönelik bir rapor, biyolojik cinisyete aykırı davranışları özendirdiği gerekçesiyle ceza soruşturmasına konu edilebilir hale gelecek.
Sanat faaliyetleri de bu kapsamda cezaya konu edilebilecek. Geçtiğimiz günlerde Mabel Matiz’in Paramparça isimli şarkısı nedeniyle polis eşliğinde ifadeye çağrılması ardından da hakkında dava açılması örneğinde olduğu gibi sahnede toplumsal cinsiyet kalıplarından farklı hareket eden veya bu yönde şovlar sergileyen veya LGBTİ+ bayrağı açarak, LGBTİ+ bireylerle dayanışma gösteren sanatçılar da bu kapsamda cezalandırılabilecek.
Ayrıca, yayınladıkları LGBTİ+ içerikler nedeniyle sıklıkla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yaptırıma maruz kalan Netflix gibi dijital platformlar da ceza soruşturmalarına konu edilebilecek.
Rusya’daki düzenlemeden daha ağır, daha geniş bir düzenleme teklif ediliyor
Teklifte yer alan düzenleme, 2013 yılında Rusya’da kabul edilen ve çocuklara yönelik farklı cinsel davranışların propagandasını yasaklayan ‘Eşcinsel propaganda yasası’na benzetiliyor. Ancak teklifte yer alan düzenleme hem hayatın daha geniş bir alanını düzenlemesi, hem doğrudan hapis cezası öngörmesi hem de yalnızca propagandanın değil aynı zamanda davranışların kendisini de cezalandırması nedeniyle çok daha ağır sonuçlar öngörüyor.
Rusya’daki düzenleme, farklı cinsel davranışlar konusunda, reşit olmayanlara yönelik övme veya özendirmeye yönelik davranışlara karşı 2000 Ruble ile 5000 Ruble arasında idari para cezası öngörüyor. Yasa, geçmişte eşcinselliğin hastalık olmadığına dair açıklamalara veya gökkuşağı bayrağının kamusal alanda kullanılmasını cezalandırmak amacıyla kullanıldı.
Ancak yeni yargı paketinde yer alan düzenleme, yalnızca eşcinsellik propagandasını değil, genel ahlaka ve toplumsal cinsiyet kalıplarına ters düşen her türlü tutum ve davranışı yasaklıyor. Dolayısıyla yalnızca çocuklara yönelik davranışları değil, hayatın her alanındaki davranışı cezalandırması yönüyle Rusya’daki yasadan daha ağır ve kapsamlı düzenleme içeriyor. Dİğer yandan Rusya’daki yasa idari para cezası öngörürken, Türkiye’deki teklif hapis cezası öngörmesiyle daha ağır yaptırımlara sebep olması yönünden risk oluşturuyor.”
MLSA, değerlendirmesinde son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Rusya’daki “eşcinsel propaganda” yasağını 2017’de sözleşmeye aykırı bulduğu Bayev kararına atıfla, Türkiye’de benzer yönelimli düzenlemelerin ifade özgürlüğünü ihlal edeceğini ve ayrımcılığı artıracağını vurguladı.
Türkiye’de 2025 yılının “Aile Yılı” ilân edilmesiyle birlikte LGBTİ+’lara yönelik hak ihlallerinin arttığına dikkat çeken dernek; KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar’ın tutuklanmasını, KaosGL.org’un erişime engellenmesini, Onur Yürüyüşü gözaltılarını, Enes Hocaoğulları’nın tutuklanmasını ve Mabel Matiz hakkında açılan davayı bu ihlaller arasında saydı. (TY)











