Özgür Radyo yayın yönetmeni Füsun Erdoğan, Atılım gazetesi yayın yönetmeni İbrahim Çiçek ve gazetenin yayın koordinatörü Sedat Şenoğlu'nun da Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) örgütüne üye olmakla yargılandığı dava 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'ne bırakıldı.
Sanık avukatlardan Mihriban Kırdök, savunmasında, dosyanın polis senaryosundan ibaret olduğunu ileri sürerek sanıkların tahliye edilmesini talep etti:
"Topladığımız deliler sayesinde iddianamedeki delillerin polis üretimi olduğu ortaya çıktı. Bu bir komplo dosyasıdır. Tutuklamadan imtina etmemenizin nedeni nedir? Üzerinizde nasıl bir güç var ki bu insanlar tahliye edilmiyor?"
Polisin, müvekkilinin evini aramaya gerek dahi duymadığını söyleyen Kırdök, delillerin zaten hazır üretilmiş olduğunu savundu; yasalara göre tutukluluğun devamını gerektirecek hiçbir durum olmadığını ifade etti.
16'sı tutuklu 24 sanığın yasadışı örgütle bağlantıları bulunduğu iddiasıyla yargılandıkları davaya İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 29 Temmuz'da devam edildi.
Çiçek: Kanıtlar ve parmak izleri nerede?
Tutuklu sanıklar Tekirdağ 1 ve 2 No'lu, Edirne ve Gebze Cezaevlerinden Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine getirildiklerinde, Bursa-İnegöl ile Hatay-Dörtyol'daki saldırılara tepki olarak "Kahrolsun faşizm, yaşasın halkların kardeşliği" şeklinde slogan attılar.
Çiçek, savunmasını yaparken, davanın dört yıldır sürdüğünü ifade etti; iddianamede MLKP'nin 4. Kongresinin yapılacağı üzerine kurulu olduğunu ancak buna ilişkin hiçbir kanıt bulunmadığını iddia etti.
"Bütün suçlamalar, Naci Güner'in evinden çıktığı iddia edilen 40 sayfalık bilgisayar çıktısına dayanıyor. Ancak bu çıktıda ne bir parmak izi, ne nereden alındığına ilişkin bir bilgi var. Naci Güner'in örgütün genel sekreteri olduğu iddia ediliyor. Ancak bütün tanıklar, polisin yaptığı teknik takip Güner'in çiftçilik yaptığını gösteriyor. İddialar sübjektif, deliller komplo mantığı ile polis koridorlarında hazırlanmıştır."
Şenoğlu da iddianamede kendisinin örgütün işçi sorumlusu olduğu yönündeki iddiaya ilişkin "Ben işçi sorumlusuysam ne yapıyorum, kiminle görüşüyorum, hangi faaliyetleri yapmışım. Bunlar iddianamede yok" diye konuştu; sosyalist bir gazeteci olduğu için yargılandığını söyledi.
Erdoğan: Polis neye güveniyor?
Erdoğan ise, Naci Güner'in evinde bulunduğu ileri sürülen bütün belgelerin kurallara göre tutanağa geçirildiğini, ancak sadece bütün suçlamalara dayanak olan ve burada yargılananların isimlerinin yazılı olduğu 40 sayfalık bilgisayar çıktısının tutanakta yer almadığını söyleyerek, "Mahkeme bunun neden kuralına uygun yapılmadığını sormalı" dedi.
"Polisin güvendiği şey nedir? Benim Naci Güner'in evinde yakalandığım söyleniyor. Ancak 24 saat teknik takip altında olan eve girişime ilişkin görüntü yok. Polis beni İzmir'de gözaltına alıp, gözlerimi bağlayarak Naci Güner'in evine götürmüştür. Mesnetsiz iddialarla dört yıldır cezaevindeyiz."
26 Mart'ta üç buçuk yıldan beri tutuklu bulunan Elif Almakça tahliye edilmişti. (EÖ)