Greve çıkmanın iktidar partisinin kontrolündeki işçi federasyonunun iznine bağlı olduğu Mısır'da işçi hareketi Hüsnü Mübarek'in iktidardan indirilmesiyle canlanmaya başladı. Düşük ücretlerden, kötü çalışma koşullarından ve yöneticilerin yolsuzluklarından hoşnutsuz işçiler ekonomik hak talebiyle sokaklara döküldü.
"Devrimimiz daha tamamlanmadı" diyor eylemci işçi ve internet günlükçüsü Kerim el Beheyri. "Hala aynı ordu ve hükümetin yönetimi altındayız ve hala haklarımızı vermeyi reddediyorlar... Eğer işleri şimdi yoluna koyamıyorlarsa ne zaman koyacaklarını bize söylemeleri gerek ama onlar bizi zorla gösterilerden alıkoymaya uğraşıyorlar."
Mübarek'in iktidarı Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi'ne devrettiği 9 Şubat'tan iki gün öncesinden bu yana onlarca grev ve oturma eylemi gerçekleştiği bildiriliyor. Bankacılık, taşımacılık, petrol, ilaç ve tekstil sektörleriyle çeşitli devlet kuruluşlarında eylemlere katılanların sayıları 50 bine varıyor.
"İşçiler arasında uzun süredir -ta 2006'dan bu yana- huzursuzluk vardı" diyor, Aliya El-Mahdi, Kahire Üniversitesi, İktisat ve Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı. "25 Ocak Devrimi halkı daha ilgili ve haklarını talep etmede daha cüretkâr kıldı."
Grevci işçiler fazla mesai ücretlerin bihakkın ödenmesini, terfide eşit fırsat tanınmasını istiyor, kimileri de yolsuzlukları ayyuka çıkmış patronlar ve fabrika sahiplerinin cezalandırılması çağrısında bulunuyor. Ancak, El-Mahdi'ye göre, asıl sorun imtiyazlı yöneticiler ile çok düşük ücretlere, kimileri ayda sadece 30 dolara, çok uzun süreler çalıştırılan işçiler arasındaki çarpıcı eşitsizlik yatıyor.
"Pek çok kuruluşta ücretler arasındaki makas çok açık" diyor El Mahdi IPS'ye. "Ücret eşitsizliği inanılmaz."
Devlete bağlı Milli Ücret Konseyi uzun yıllar süren uykudan sonra, geçtiğimiz Ekim'de 20 dolar olan asgari aylık ücretin önemli bir yaptırım gücü olmaksızın 70 dolara çıkarılmasını kararlaştırmıştı. İşçi temsilcilerinin talep ettikleri aylık 200 doların haydi haydi altındaki bu ücret Birleşmiş Milletlerin yoksulluk sınırı olarak saptadığı günlük 2 doların da altındaydı.
"Bu görüşmelerde işçileri temsilcileri hiçbir zaman yer almıyordu" diyor El- Beheyri.
Son işçi huzursuzluğu dalgasından duyduğu açık rahatsızlıkla Başkan Yardımcısı Ömer Süleyman, sivil itaatsizliği caydırmak üzere en küçük bir hareketin dahi şiddetle bastırılacağına dair sert uyarılar yayınlamıştı. Ancak tehditlerini gerçekleştirmeye fırsat bulamadan Mübarek'le birlikte 11 Eylül'de görevinden kovuldu.
Şimdi sıra generallerde.
Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi görev başında bir haftası dolmadan milli görev duygularına seslendiği işçilerden işlerinin başına dönmelerini istedi. Ancak pek çok kişinin umduğunun aksine grevleri durdurmayı başaramadı.
Askerler devlet televizyonundan okunan bildirgelerinde "Silahlı Kuvvetler şerefli Mısırlılardan bu kritik dönemde süregiden protestoların olumsuz sonuçlar doğuracağını ve ülke ekonomisine zarar vereceğini görmelerini bekliyor" dedi.
28 yaşındaki isyancı Muhammed Ezzat "askerler bir ikilemle yüz yüze" diyor. Bir hafta öncesine kadar Kahire'de Tahrir Meydanı'ndaki göstericilerden biri olan Ezzat "Askerler ya işçi grevlerine izin verecek ve ekonominin daha kötülemesine rıza gösterecek ya da gösterileri ezecek ve yeni bir ayaklanmayı göze alacaklar." diye düşünüyor.
Mısırlıların çoğu geçici yönetimin 30 yıllık Mübarek iktidarının yol açtığı politikalar ve sorunlardan sorumlu tutulamayacağı kanısında. Grevcilerin hükümetin işçilerle görüşmeleri sürdürmeye razı olması şartıyla işbaşı yapması ve geçici hükümete sarsılan ekonomiye çeki düzen verme şansı tanımasını istiyorlar.
Buna karşı çıkanlar ise, askerlerin her zaman fiili iktidar olduğunu, Mübarek'in kovulmadan önce aceleyle atadığı kabinenin ekonomik sorunları çözmekle yükümlü olduğunu ileri sürüyor. Çözüm belli, diyorlar, ama hükümet statükoyu korumaya uğraşıyor.
Bugüne kadar Mısır'daki asker güdümlü hükümet kimi sektörlerdeki taleplere boyun eğerken kimilerini geri çevirdi.
"İşçilerin huzursuzluğu yalnızca ordu için değil, grevlerle parça parça başa çıkmaya çalışan hükümet için de bir meydan okuma diyor," El-Mahdi. "Ücretleri ayarlamak için bir strateji ya da gündem ortaya koymadıkları sürece gösteriler daha da yayılacak."
Grev dalgası şimdiden Nil Deltasındaki sanayi kenti Mahalla El-Kubra'yı sarmış durumda. 20 bin tekstil işçisi ücret artışı ve fabrikadaki yolsuzluk iddialarının araştırılması talebiyle grevdeler.
Ülkenin kuzeyindeki bu sanayi kentinin işin içine girmesi önemli. Üç yıl önce bu kentin çok düşük ücretlerle çalışan tekstil işçileri kendi ekonomik sıkıntılarıyla Mübarek'in baskıcı rejimi arasındaki ilişkiye dikkat çekmiş ve toplumdan genel destek görmüşlerdi.
Mahalla El-Kubra'da 2008'deki iki günlük isyan çevik kuvvet polisleri ve serserilerin saldırılarıyla ve göz yaşartıcı gazla bastırılmaya çalışılmış, işçilere verilen tavizlerle son bulmuştu. Geçtiğimiz hafta Mübarek'i saf dışı eden protestoların örgütleyicilerinden biri olan 6 Nisan Gençlik hareketi de bu isyandan doğdu. (CM/EK)