"Mühendis, doktor, pilot... Mühendis, doktor, pilot..." Kamera bir lunaparktaki atlıkarıncayı çekerken, aynı kelimeler defalarca tekrarlanıyor. Atlıkarınca oldukça büyük gözüküyor ve renkleri ışığın altında göz kamaştırıyor. Arka planda, atlıkarıncanın dönüşünü izleyen genç bir adam, çocukluk anılarına dönmüş. Gözlerindeki hüznü okuyabiliyorsunuz.
Bu görüntü, Kahire'de Hala Al Quissi'de bir video enstalasyonundan. En başından itibaren, bu genç adamın o anki acılı hali ile ona çocukken en sevdiği "büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna verdiği sevimli, yaratıcı cevaplar arasındaki farkı gözlemleyebiliyorsunuz.
Çocuklar, konuşma sırası onlara geldiğinde büyüyünce doktor, mühendis ve ya pilot olacaklarını söylemeyi severler. İş aramaya başladıklarında ise bu tutkularının sadece çocukça hayaller ve oyunlar olduğunu fark ederler.
Mısır'daki gençler şimdiden hayatın acı yönünü tatmış gibiler, ergenlikten çıkar çıkmaz yetişkinlerin problemlerini yaşamaya başlıyorlar. Seyahat etmek istiyorlar ama bu, yola çıkmak, bağımsızlık ya da dünyayı keşfetme isteğiyle bağlantılı değil.
Seyahat etmek artık kendilerini geliştirmek için vazgeçilmez bir deneyim değil. Hayır! Artık seyahat etmek bu gençlerin ufkunu tamamen kapatan işsizliğin son alternatifi.
Mısırlı gençler ülke dışında bir iş bulabilmenin hayalini kuruyorlar. Eğitim kurumlarına hiç güvenleri kalmamış. Onların gözünde, güvende olmak ve bu korkutucu ve sürekli değişen dünyada kendilerine bir yer edinmenin tek yolu, eğitimlerini yurtdışında devam etmek ya da bir staj bulmak.
"Bizim kuşak burnunun ucunu göremiyor. Artık bitti; uzun vadeli planlar yok. Attığımız her doğru adım gerçekte bir adım geriden geliyor" diyor mühendislik öğrencisi Muhammed Tarık.
Mısırlı gençlerin durumunu özetlerken kendine acıyan, melodramatik bir sesle konuşuyor.
Yoksulluk, işsizlik ve bozulmuş eğitim sistemi bir kast sistemi yaratmış. Ülkenin gerçekleri başka bir yere gitmeyi hayal etmeleri için yeterli nedenleri veriyor. Kargaşa ve geleceğini planlamanın imkansızlığı Mısırlı gençlerin büyük bir bölümünün ortak problemi.
İşsizlik sorunu
Son istatistiklere göre gençler Mısır nüfusunun yüzde 35,5'ini oluşturuyor ve erkek-kadın dağılımı neredeyse yarı yarıya (12,2 milyon ve 12,1 milyon).
Mısırlı gençler arasında en büyük problem işsizlik. Çalışma Bakanlığı'na göre, 15-29 yaş arası gençlerin yüzde 8,7'si istihdamdayken, yüzde 14,5'i işsiz.
İşsizlik, diplomalı gençleri de kötü etkiliyor. Yeteneklerini bir tarafa bırakıp, piyasadaki niteliksiz işlerde çalışmaktan başka çareleri yok.
26 yaşındaki Mahmud Abdül Rahim röportaj teklifimizi yüzünde bir gülümsemeyle kabul ediyor, ama gülüşü endişelerini gizlemeye yetmiyor. Güney Kahire Hilwane Üniversitesi hukuk mezunu.
Ona gelecekle ilgili tutkularını sorduğumuzda, ironik bir cevap veriyor: "hangi tutku ve hangi gelecek!"
Hukuk okumuş ama özel bir şirkette satış görevlisi olarak çalışıyor. Çekingen ve rahat görünüşünün aksine, keskin bir tavırla "diplomanın canı cehenneme!" diyor.
"Çok umutsuzum, ülkem, insanlar ve yaşam beni gerçekten hayal kırıklığına uğrattı. Üniversiteyi bitirdiğimden beri, kelimenin tam anlamıyla 'niteliksiz' işler yaptım; hem maaş anlamında hem de işin kendisi açısından. Ama ne yapabilirim ki? Hepimiz acı çekiyoruz, öyle değil mi?"
Mahmud bir hukuk şirketinde staj yapmayı denemiş ama olmamış. Altı kardeşiyle birlikte bir iş kurmayı da denemişler, ama bu sefer de finansal problemleri nedeniyle başarısızlığa uğramışlar.
Yurtdışında yaşama fikrini bir kenara atmıyor ama ülkesinde yaşadığı başarısızlığın onu her yerde bulacağına inanıyor. Hiçbir zaman yoksullar ve toplumun dışına itilenler için çalışan ünlü bir avukat olamayacağını şimdiden kabullenmiş.
Gala Amin, Kahire Amerikan Üniversitesi'nde ekonomi profesörü. Son 50 yılda Mısır'daki toplumsal değişimler üzerine "Mısırlılara Ne Oldu?" adlı bir çalışması var.
Amin, "son on beş yılda Mısır'da pek çok şey değişti. İşsizlik ciddi oranda arttı. Bu durum öncelikle genç nüfusu etkiliyor ve işsizlik oranı üniversite mezunları arasında daha yüksek. 1986'dan beri, göç hareketleri güç kaybetti ve denizaşırı bir ülkede iş bulma olanakları azaldı. Yasadışı göç ise ekonominin kötüleşmesiyle orantılı bir şekilde arttı" diyor ve ekliyor:
"İşsizlik genç Mısırlıları perişan etti. Kendilerine güvenlerini yok etti. Şimdide toplum içindeki davranışları ve dünya görüşlerini belirliyor."
Ona göre işsizlik probleminin sonuçlarından biri de kamusal alanda cinsel taciz olgusu.
Onarım kültürü
Hayal kurmaya vakit yok! Genç kuşak arzularını bastırmayı öğreniyor ve taviz verme ve başka bir alternatif arama konusundaki becerilerini geliştiriyor.
20 yaşındaki Muhammed Tarık mucit olmak istiyor... Ama mühendislik yapıyor. Mısır'dan ayrılmak onun için sıra dışı bilimsel icatlar yapmak anlamına gelmiyor, bu sadece eğitimini tamamlamasının tek yolu.
Küçük yaştan beri Muhammed hep mühendislik eğitimi almayı hayal etmiş. Sadece bilimi sevdiği için ya da okulda başarılı olduğu için değil, ünlü bir mucit olacağına, ödüller alacağına inandığı için bu seçimi yapmış. Ama tutkusunu üniversitenin ilk yıllarında kaybetmeye başlamış.
Muhammed "Yüksek eğitim çok verimsiz! Mühendislik eğitim, şöyle özetlenebilir: Her şeyi yüreğinle öğrenmek. Doğru değil mi?" diye soruyor.
Kredili sistemi seçtiği için çok kızgın. Modern bir eğitim sistemi, ekonomik olarak daha pahalı, öğrenci almak istediği derslerin ders programına dağılımını özgürce ayarlayabiliyor, yine de derslere belli bir oranda katılım şart.
Sınavlar ve derslerle ilgili yetersiz denetim kesintisiz bir kabus gibi. "Kendi kendinin öğretmeni ol" yöntemi oldukça yaygın ve özel ders almak bir ihtiyaç haline geliyor.
Yaratıcılığa fırsat vermeyen böyle bir eğitim sisteminin baskısıyla, Mohammed isteklerini gözden geçirmek zorunda kalmış: "Üniversiteyi bitirir bitirmez, yurtdışına yüksek lisansa gideceğim. Mucitleri ancak denizaşırı ülkelere gitmek cesaretlendirir. Her hangi biri icadı için bir patent alıp hayallerini gerçekleştirebilir."
Muhammed tutkularından vazgeçtiği için suçluluk duymuyor: "Büyük istekler bitti. 'Okulumu bitirip bir iş bulup, evleneceğim' lafının hiçbir anlamı yok. İş garanti değil. Evliliğe gelince, en az on sene ertelenmiş bir proje. Tüm ülkede genel atmosfer bu. Devlet herkesle dalga geçiyor, hiç endişelenmiyor. En son ne zaman bir şeyler icat etmek için bir araya geldik hatırlamıyorum bile. Bize verilenle yetiniyoruz. Her alanda yapabileceklerimiz bakım ve onarım işleriyle sınırlı."
Gala Amin'e göre gençlerin durumu
Gala Amin'le konuştuğumuzda, bize gençlerin tutkularındaki artışı ve bunun zamanla nasıl tükendiğini hatırlattı.
" Vatansever idealler dışında, 60'lı yıllara damgasını vuran şey, devletin size kabul edilebilir bir gelir ve iş sağlamasıydı. Ülke dışına açılım imkanı olmadığı için, insanların istekleri de sınırlıydı.
"70'lerde ekonomik açılımla birlikte, toplumsal arzular yükseldi. Artan iş gücü ihtiyacı göçü tetikledi. Enflasyon da artıyordu ama onu yakalamak mümkündü.
"80'ler ise gerginlik artışa geçti. Asıl problemler bu dönemin ikinci yarısında başladı. Enflasyon artarken iş imkanları azalmaya başladı. Diğer taraftan medya sosyal başarının kriterlerini yükseltirken, topluma tüketime yönlendiriyordu.
"Bugün genç kuşağın kendi ülkesi ile yurtdışındaki yaşam şartları arasındaki farkı görmemesi imkansız. Umutsuzluğa kapılıyorlar ve yurtdışına kaçmak için bir yol bulmaya çalışıyorlar. Sıkıntıları büyüyor.
"Evlenip bir aile kurma hayalleri çoktan yok oldu. Sonuç olarak cinsel taciz ile anlaşmalı evlilik ve görücü usulüyle evlilikler artıyor. Bu durum toplumsal değerleri olumsuz etkiliyor.
Toplum artık devlete, otoriteye saygı duymuyor. İş alanında avantaj sağlaması gereken diplomaların hiçbir değeri yok. Bu, öğrencilerin öğretmenlere niye saygı duymadığını da açıklıyor."
Eğitim sisteminin içinde kast toplumu
Ekonominin kötüleşmesi ve işsizliğin artmasıyla, durumu iyi olan aileler çocukları için özel üniversiteleri tercih etmeye başladı. Piyasaya daha rahat bir geçiş sağlayan özel üniversiteler Mısır'ın her yerine hızlı bir şekilde yayılmaya başladı.
Özel üniversitelerin ortaya çıkışı devlet planlama ve NTIC geliştirme alanlarında artan profesyonel iş gücü talebinin ve yerel ve çokuluslu şirketlerin çoğalmasının bir sonucuydu.
Şu anda Mısır'da çok sayıda özel yüksek öğretim kurumu var. Kayıt ücretleri sadece bir dönemlik 10 bin Mısır Lirası (1500 Euro) gibi fahiş fiyatlardan başlıyor. Bu konuda farklı uzman fikirleri var. Bazıları özel yüksek öğretim kurumlarının, kalifiye elemanlar yetiştirmeleri açısından (özellikle de NTIC alanında) yararlı olduğunu düşünüyor.
Diğerleri ise, devlet tarafından sunulan staj programları bittiği anda özel kurumlarla NTIC'nin arasındaki aktivitenin yarısının biteceği konusunda uyarıyor. Birçok eğitim merkezinin kayıt dışı çalıştığını da belirtiyorlar.
Paralı eğitim sistemi gençlerin sadece değer yargılarını değiştirmedi, onların isteklerini, arzularını da şekillendirdi. Mısırlı gençler diplomalarıyla ve yabancı dil eğitimleriyle gurur duydukları için, iş gücü piyasasının bu kadar tutarsız olması onları endişelendirmiyor.
İdari makamlar ya da kamusal hizmet kabusundan uzakta kalmak için kendi patronları olmak, özel projeler gerçekleştirmek istiyorlar.
Feride Azab (17 yaşında) Kanada Üniversitesi'nde birinci sınıf öğrencisi. Ünlü bir iş kadını olmak istiyor ve başka birinin emri altında çalışma fikrini reddediyor. Kendi reklam ve halkla ilişkiler şirketini kurmayı planlıyor.
Babasının da böyle bir şirketi olduğu için halkla ilişkiler bölümünü yönetebileceğine hiç şüphesi yok. Bir gün kendisi de bağımsız bir şirket sahibi olmak istiyor.
Böyle bir işte başarılı olmanın parayla değil, sosyal statüyle ilgili olduğunu hatırlatıyor.
21 yaşındaki Ali Muhammed, Modern Akademi İletişim ve Network bölümünden mezun. Okulu bitirdiğinden beri, büyük özel şirketlerle dört iş görüşmesine gitmiş. Aralarından evine en yakın olan ve en yüksek maaşı veren şirketi seçmiş.
Grafik tasarım eğitimi almak için bir seneliğine Londra'ya gitmek istiyor. Oradan alacağı diploma maaşını iki katına çıkaracak.
"Mısır'da ve çoğu Arap ülkesinde iş piyasasında özellikle yabancı ülkelerden diploma arıyorlar. Bu yüzden Londra'ya gideceğim! Bu kurs çok da faydalı olmayabilir ve bana 20 bin liraya mal olacak, ama maaşımı iki katına yükseltecek" diyor ve ekliyor:
"İşsizlik beni hiç endişelendirmedi. Bir sürü iş adamı ve şirket var. En iyi maaşlı işi bulmak için beynini kullanmayı bilmek gerekiyor."
Kamu eğitiminin çöküşü
Ferida ve Ali Muhammed ailelerinin eğitimleri için harcadıkları yüksek ücretlerin farkındalar. Bu yüzden çalışmaları gerektiğini düşünüyorlar.
30 yaşındaki Mona Muhammed ise onlardan tamamen farklı bir deneyim yaşamış. Tanınmış bir Alman okulunda okuduktan sonra Mısır Üniversitesi'ne gitmiş. Ayrıca Kahire Amerikan Üniversitesi'nde (AUC) bilim eğitimini de tamamlamış.
Araştırma merkezlerinde çalışmış, şimdi ise bağımsız bir gazetede çalışıyor ve iki durumda da aynı şeyi gözlediğini söylüyor: Eskiden Alman okulu öğrencisi olmanın ve CV'sinde AUC yazmasının ona bütün kapıları açarken, aynı diplomaları devlet üniversitesinden alan arkadaşlarının iş bulamaması.
Nahid Remzi'nin Ulusal Kriminoloji ve Sosyal Araştırma Merkezi'nde gerçekleştirdiği güncel bir çalışma, eğitime erişimde sınıf farklılıklarının ciddiyetini ortaya çıkarıyor.
Ankete katılanların yüzde 69'u devlet okullarının ciddi yetersizlikleri olduğunu düşünüyor. Yüzde 81'i, düşük gelir sınıflarının yaşadığı mahallelerdeki okulların iki günden fazla tatili olduğunu ve öğrenciler birçok aktiviteden mahrum kaldıklarını söylüyor.
Ankete katılan öğrencilerin ve öğretmenlerin yüzde 59'u devlet okullarının verdiği eğitimin özel okullara göre daha kötü olduğunu düşünüyor. Yüzde 91'i ise, yabancı dil öğrenmenin imkansız olduğunu, geçerliliğini kaybetmiş pedagojik yöntemler kullanıldığını söylüyor.
Milli eğitime ayrılan düşük bütçelerin eğitimde ayrımcılığın sorumlusu olduğunu düşünenlerse yüzde 60.
Nahid Remzi'nin gençliğin bu sorununa sihirli bir çözümü yok. Gala Amin çözümün ekonomik bir yapısı olduğuna inanıyor. "Çözümün anahtarı en başta ekonomi" diyor.
Ama farklı bir ekonomi: iş olanağı sunan, devletin yaptığı gibi büyümeyi arttırmak için yabancı yatırım peşinde koşmayan bir ekonomi.(DK/OH)
* Arapçadan Fransızcaya Yassin Temlali, Fransızcadan İngilizceye Emma Navarro, Türkçeye Çiçek Tahaoğlu tarafından çevrilmiştir.