2005 yılında, seksen yaşlarındaki Mısırlı yazar Muhammed Hassanin, El Cezire kameralarına "Bahiyya"ya olan ilgisini açıklamış ve bu blogda yayınlananların içeriğinin, gazetecilerin metinlerinin içeriğinden aşağı kalır yanı olmadığını vurgulamıştı.
Mısır'daki aydın kesiminin etkili bir üyesinin bu cömert görüşleri blog yazarlığının gerçekten 'tanınması' olarak algılanmıştı. O zamanlar blog yazarlığı henüz yükselişteydi. Bugün ise inanılmaz bir noktaya gelmiş olduğunu söylemek zor.
Gençleri blog evrenine çeken ilk şey, blogların dünya çapında mini bir topluluğu temsil etmesiydi. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Williams Koleji'nden Siyaset Bilimi Doçenti Marc Lynch'e göre, bu mini topluluk 1500 blog yazarından oluşmaktaydı.
Siyasi aktivistlerin Mısır'daki sokak protestolarını ve polis ile yaşanan çatışmaları neredeyse anında yayınlamaları nedeniyle, bloglar, kişisel veya edebi yazılardan çok daha fark edilebilir bir hale geldi.
Bir blog yazarı sorgulamaya alındığında, tüm topluluk onunla dayanışma içine giriyor; tutuklanışını kınayan e-posterler ve reklamlar yayınlanıyor ve anında destek grupları oluşturuyordu.
O zamanlar, herkes, gençlerin artık büyüklerin adım atamayacağı kapalı bir alanda kendi varlıklarını oluşturduklarını düşünmüştü. Bu değişim ile ilgili tartışmalar iyice alevlendi. Birçok insan, erişim sağlayıcıların kontrolünde olan e-forumlar yerine blogları tercih etmeye başladı.
O yıllarda siyasi çalkantılar da doruğa ulaşmıştı. "Mısır Değişim Hareketi"nin doğuşu, Kefaya ("yeter" anlamında, TN); mecliste bir güç olarak Müslüman Kardeşler'in (yasak olan ancak müsamaha gösterilen İslami hareket, TN) ortaya çıkışı ve diğer adayların iktidardaki devlet başkanına meydan okuyabilecekleri başkanlık seçimlerinin yapılması gibi yenilikler Mısır toplumunu şaşırttı.
Blog yazarları da bu değişime eşlik ettiler. Siyasi aktivistlerin yaşam tarzını web sitelerinde yeniden ürettiler. E-gazeteci örneklerinden biri olan Wael Abbas gibi kimi isimler öne çıktı. Abbas'ın İnternete koyduğu protesto görüntüleri, medya tarafından yeniden üretildi.
Diğer blog yazarlarıyla birlikte Abbas, bazen basın ajansı ve günlük gazetelerden daha önce davranıyordu. Dahası, Wael Abbas, polis istasyonlarında polisin gücünü kötüye kullanması ile ilgili görüntülü dokümantasyon sağlayan tek kişiydi.
Wael Abbas'ın web sitesine hızlıca bir bakmak, güçten düştüğünü anlamanıza yetiyor. Siyasi protestolar sırasında birkaç kez sorgulanmak üzere tutuklandı ve birçok kez kendi blogunda tehdit edildi.
Şu anda çok daha basit bir sebep yüzünden tutuklanma riski ile karşı karşıya; komşusu olan bir polis ile yaşadığı tartışma! Ancak yine de, uydu televizyonları ve gazetelerin tüm ilgisini üzerine topladıktan sonra, şimdi neredeyse terkedilmiş olan web sitelerinin sahibi bazı yoldaşlarıyla kıyaslandığında, Wael Abbas hala blog yazarlığına nispeten sadık.
Blog yazarı ve "blog yazarı klişesi"
Haytham Yahia bu blog yazarlarından biri. 2006'da web sitesi, İskenderiye'deki bir kilisenin civarında başlayan dinler arası çatışmalar ile ilgili değerli bilgi ve görüntüler içeriyordu. Olaylar ile ilgili kayıtlar tutarak, olayın geleneksel basının göremediği yanlarını ortaya koyuyordu.
Bugün ise, ziyaretçiler sadece onun müzik veya kendi sitesi ile ilgili düşüncelerini okuyabiliyor. Bunlar bile çok uzun aralıklarla yayınlanıyor. Çok basit bulduğu "blogcu/blog yazarı" terimine de karşı çıkıyor ve bu işi yapanların siyasi aktivistlerin özelliklerini taşımaları gerektiğini belirtiyor.
Google/Mısır'da çalışan Haytham, şöyle diyor: "İskenderiye'deki dinlerarası çatışmalarda ben olayların ortasındaydım, çünkü olaylar benim yaşadığım yerin çok yakınında cereyan ediyordu. Olayların geçmişini ve detaylarını biliyordum... O zamanlar farklıydı! Politika ile, yurttaşların hakları ile ve seçim izleme konusunda yapılan gönüllü çalışmalarla daha yakından ilgiliydim. Bugün, diğer genç Mısırlılar gibi, ben de işlerime dalmış durumdayım."
Birkaç yıl önce çok enerjik olan Mısır'ın diğer bloglarına çabucak bir göz atmak, bu blogların yeni gerçekliklerini anlamakta yeterli olacaktır. Bazı blog yazarları, profesyonel iş hayatının tasarrufuna bırakmayı tercih etti. Bazıları da yurttaş derneklerine üye oldu...
Şaşırtıcı ama, nüfuzlu blog yazarlarının, yurttaş haklarını savunma amacıyla sivil toplum örgütleri çevresine, medyaya veya geleneksel basına katılmaları bloglarının içeriğine yansımadı.
Genç İbrahim Adel özellikle blog yazarlarıyla çalışan bir yayınevi olan "Darwin"in yayınladığı bir kitabı web sitesinde tanıtırken, şöyle yazdı: "Bu kitap kimsenin ilgisini çekmedi. Blog heyecanı geri döndürülemeyecek şekilde sona erdi."
Aslında bu kitap bloglarda yayımlanan yazıların bir derlemesiydi.
"Blog hareketi"nin gerilemesinin nedeni
Çalışmalarını Arap dünyasında İnternet özgürlüğüne adamış olan İnsan Hakları Enformasyonu Arap Ağı'nın üçüncü raporu (2009) bölgedeki blog sayısının 600 bine ulaştığını gösteriyor. Bunlardan 150 bini hala aktif.
2008'de, hükümet'in yaptığı bir çalışma, Mısır'daki blogların, tüm Arap ülkelerindeki blogların üçte birini oluşturduğunu ve Mısırlıların, en fazla İnternet kullanan Araplar olduğunu ortaya çıkarmıştı.
Mısır'da İnternet kullanıcılarının artması (2006'da 5 milyon, şu anda 15 milyon) ve özellikle de kapalı bir ağ olan ve çok ciddi kampanyaların yanı sıra, çok işe yaramaz kampanyaların da yürütüldüğü Facebook'un ortaya çıkması Mısırlıların İnternet ile olan ilişkisini tamamıyla değiştirdi.
Haytham Yahia'ya göre, İnternet aktivizmi şekil değiştirdi ve Facebook'ta yürütülen farklı kampanyalar, eski blog yazarlarının "mirasından" da bir parça taşıyor.
Yahia şöyle diyor: "Bugün bazı siyasi aktivistler basın alanındaki veya başka alanlardaki işleri nedeniyle çok meşguldür. Diğerlerine ise kendilerini, zaman geçtikçe, yeniden tutuklanma ve hiçbir getirisi olmayan blog veya başka bir siyasi aktivitiye adama fikri artık o kadar "kolay" gelmiyor."
Yahia, kendisi ile birlikte Mısırlıların Web ile tanıştırılmasında çok büyük bir rol oynayan blog yazarlarının durumunu böyle özetliyor.
Web ile tanışma, blog yazarları için çok büyük zorluklarla gerçekleşti. İnsan Hakları Enformasyonu Arap Ağı'nın üçüncü raporuna göre, Mısır, "İnternet aktivistlerini" en çok sindiren Arap ülkelerinden biridir. Paris merkezli gazetecilik örgütü Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), birkaç yıl önce Mısır'ı, Web üzerinden ifade özgürlüğüne en düşmanca davranan devletlerden biri ilan etti.
Bu baskı, e-kampanyaların sokaklara yansımasını engelliyor. Olağanüstü halleri belirleyen yasa (1981'de yürürlüğü girdi, TN) hükümetin seyahat özgürlüğüne, toplantı yapma özgürlüğüne ve ikametgah özgürlüğüne engeller getirmesine imkan veriyor.
Resmi otoritenin onaylamadığı bir aktiviteyi kamuya açık alana taşımaya karar veren herhangi bir aktivistin tutuklanmasını da kolaylaştırıyor.
Olağanüstü hal bahanesi ile yapılan son tutuklamalar, Kahire'nin 600 km güneyindeki Nagaa Hamadi'ye, 7 Ocak'da kutlanan Coptik Noel gecesi bir kiliseye yapılan cani saldırının kurbanlarına başsağlığı dilemeye giden bir grup blog yazarı ve internet aktivistini hedef aldı.
Bu olayın haberini Facebook üzerinden alan Sohag'lı (Nagaa Hamadi'nin 100 km kuzeyinde) blog yazarı Muhammed Atef gruba katılmak istedi. Ancak daha kendi şehrinden bile ayrılamadan, sorgulanmak üzere tutuklandı.
Her şeyin üzerinde, Facebook
Muhammed Atef kendisini Mısır'daki blog yazarlarının, Facebook'un ifade konusunda diğer tüm e-alanların önüne geçtiği "ikinci çağının" bir çocuğu olarak tarif etmekte zorlanmıyor.
Atef de işe blog yazarlığıyla başlamış. Hukuk fakültesinde öğrenciyken, blog yazarlarının "adli kriz" (2006) ile ilgili yayınladıkları bilgileri dikkatle takip etmiş. O dönemde blog yazarları sulh hakiminin oturma eylemine destek vermişler ve yönetim karşısında bağımsızlıklarını beyan etmişlerdi.
Daha sonra, Muhammed "6 Nisan Gençliği" grubuna katıldı. Grup, 2008'de Facebook'tan genel grev çağrısı yaptığında, uydu televizyonlarının ilgisini çekti. Bu da, hükümet medyasının bir araya gelerek onları engellemelerine neden oldu.
Yaşadığı düşkırıklığı ve yüksek lisans tezini hazırlamakla meşgul olmasına rağmen, Muhammed siyasi protestolar ve bu protestoların kışkırttığı baskılar ile ilgili haberleri takip etmekten vazgeçmedi. Bununla birlikte, bugün, blog yazarlarının dünyası ile ilgili görüşleri farklı:
"Bazı aktivistlerin belirli istekleri vardı, problem de buydu. İstediklerini aldıkları andan itibaren blog yazarlığına ilgilerini kaybettiler. Benim ise, tek motivasyonum inançlarım. Yaptığım şeyden başka bir fayda elde etmeye çalışmıyorum."
Dönem dönem, mini-blogculuk sahası, geleneksel blogculukta olduğu gibi, ünlü blog yazarları arasında bazı büyük tartışmalara da sahne oldu. Kimileri, meşhur olmak veya yabancılardan mali destek almak amacıyla "siyasi aktivist veya blogger"mış gibi davrandığını düşündükleri diğerlerini suçladı.
Diğerleri ise, bu suçlamalar karşısında öfkelenip iddiaları inkar etti.
Bu hır güre karşın, Harvard Üniversitesi'ne bağlı İnternet ve Toplum için Berkman Merkezi'nin 2009'da yayınladığı bir çalışmaya göre, "radikal laikler," "genel kültüre ilgi duyan gençler" (kadınlarla ilgili konular, edebiyat, insan hakları), İslamcılar, "Genç Müslüman Kardeşler" (1) ve son olarak da, 'İngilizce konuşan blogcular' olarak sınıflandırılan Mısır "elektronik trendleri" arasında ahenk hüküm sürüyor.
"Genç Müslüman Kardeşler" olgusu birkaç rapor ve çalışmaya konu oldu. Yazılı basın da, bu trendin değişmesine yol açan ses olmak umuduyla konuya eğildi.
Muhammed Atef'in İslami eğilimleri olsa da, bu blogun olumlu karşılanmasını aşırı buluyor. "Yazıları olağanüstü görünüyor; Müslüman Kardeşler için de değişim çağrısı yapıyorlar, falan filan. Ancak 6 Nisan 2008 grevi gibi somut bazı olaylar, liderlerine boyun eğdiklerini gösterdi. Bu hareketi destekleyeceklerini düşünüyorduk. Şaşırdık!"
"Genç Kardeşlik" blogları ise düşüşte. Bunlardan bir tanesi, Abdel Monêem Mahmud'un blogu. Mahmud, tutuklanışı sırasında blog yazarlarından büyük destek görmüştü.
Mahmud, İslami bilgi sitesi Ikhwan Online'da çalıştıktan sonra, şu anda "Al Doustour" isimli günlük gazetenin "Bloglar" sayfasından sorumlu; aynı zamanda Müslüman Kardeşler ve daha radikal bir İslami örgüt olan "Gamaat Islamiyya" uzmanı.
Bu eski blog yazarının web sitesi, "Kardeşlik"teki durum ile ilgili görüş ve yorumlarını aktardığı bir platformdan çok, çalışmalarının bir arşivi gibi duruyor.
Facebook, açık bir getto
Geçmişin en etkili blog yazarlarının ilgisizliği ve web sitelerinin mevcut durumu ile 350 milyon üyesi olan Facebook'un ortaya çıkışı, "İnternet aktivistleri"nin, özellikle de siyasi alanda faaliyet gösterenlerin özelliklerini değiştirdi.
İnternet aktivitesini bir dizi kapalı gettolara yönlendiren Facebook, uçsuz bucaksız, ancak medya tarafından çok daha görünür olan blogların tersine, kapalı bir alandır.
2006 sonunda, bilgi teknolojileri alanında araştırmalar yapan Gartner firması, yeni uluslararası trendler karşısında blog yazarlığında yaşanan düşüşün kalıcı olduğu üzerine bir çalışma yayınladı.
Çalışma, 2007'nin, bu fenomenin sonunun başlangıcı olacağını öngördü. 2008'de, teknoloji konuları üzerinde uzmanlaşan "Wired" dergisi, açıkça şöyle yazdı: "Twitter, Flicker ve Facebook, blogları 2004'e geri döndürdü!"
Bu tarz görüşlerin temelinde terkedilmiş blogların artması gerçeği yatıyor. Çalışma "blogculuğun doğasını" eşi benzeri olmayan bir öznel aktivite olarak vurguluyor, ve blog yazarlarının "yazma konusundaki doymuşluğunu" web sitelerinde sürekli içerik üretmesine bağlıyor.
Tabii ki, istatistikler büyük blogların ziyaretçi sayılarının arttığını gösteriyor. Ancak bu, faaliyette herhangi bir artışa işaret etmiyor.
Kahire Üniversitesi Bilgi Teknolojileri Fakültesi'nin "Elektronik Basın" bölümü sorumlusu Dr Mahmud Halil'e göre blogculuğun düşüşü kendi doğasından kaynaklanıyor:
"Bloglar arz ve talebe çok fazla dayanıyor. Ziyaretçi sayısı, devam etmek için önemli bir motivasyon olduğu gibi, aynı zamanda, yok olmak için de yeterli bir neden! Bununla birlikte şunu da eklemeliyim ki, bu düşüş, güvenlik baskılarından da kaynaklanıyor olabilir."
Dr. Mahmud Halil, internet faaliyeti ve ülkenin genel durumu arasında bir bağ kuruyor. Ona göre, sokakları fetheden Kefaya gibi hareketler, blog yazarlığının evriminde belirleyici bir unsurdu. Ancak Halil'e göre, resmi medya her zaman kontrolü eline almaya ve kamuoyuna hükmetmeye devam eder; resmi medya Web'de bile yolunu bulmuş durumda.
Tek kişi ile özdeşleşen blogların aksine, Facebook'taki bir grubun gücü, organizasyon konusunda aynı haklara sahip olan üye sayısı ile ölçülüyor. Bu avantaj, iktidardaki Demokratik Ulusal Parti'nin (DNP) gençleri tarafından suiistimal edilmişti. Başkan'ın oğlu Gamal
Mubarek hayranlığına dayalı birkaç grup kurdular.
Bir çok kişi Gamal Mubarek'i babasının yerine geçecek en güçlü aday olarak görüyor. Bir hatırlatma olarak, DNP'nin bu önemli liderini desteklemek için başlatılan bu tarz kampanyalar, İnternette siyasi aktivitenin patlamasının nedenlerinden biriydi. Bu destek kampanyaları, "iktidarın miras yolu ile babadan oğula geçmesi"ne karşı hareketlerin doğmasına yol açtı.
Son zamanlarda, Dünya Kupası karşılaşmaları çerçevesinde Cezayir ve Mısır arasındaki futbol maçları nedeniyle, Web'de hararetli bir hareketlenme yaşandı. Bu süreç içinde, taraftarların seferberlik kampanyalarının ihtiyaçlarını karşılayabilmek için geleneksel ve elektronik medya arasında haber değiş-tokuşları oldu.
Bu yeni bir olaydı, çünkü geçmişte, kural, geleneksel haber kurumlarının blogların içeriklerini yağmalamalarıydı.
Haytham Yahya, Cezayir ve Mısır arasındaki bu elektronik çatışmalar dönemini iyi hatırlıyor. Google'da çalışırken, bu dönemi yakından izleme fırsatı bulmuş. Geleceğin farklı olacağını düşünüyor:
"Genel seçimler yaklaşıyor. Arkasından da başkanlık seçimleri var. İnsanlar heyecanlı futbol maçları için Net'teydi. Siyasi gelişmeler ve olaylar onları bu alanda siyasi aktiviteye yeniden çekebilir."
Kimileri, blog yazarlığının Mısır'da siyasi değişime yol açan faktörlerden biri olacağı tahmininde bulunmuştu. Kesin olan bir şey var ki, o da blog yazarlarının sosyal alan ile nihai şekilde bütünleşmiş olmaları.
Polis karakollarındaki işkencelerle ilgili görüntüler yayınlamasıyla tanınan Wael Abbas'ın medyadaki görünürlüğü hayli yüksek. Sık sık siyasi analistler ve deyim yerindeyse "geleneksel" gazetecilerle yan yana görülüyor.
Diğer blog yazarları, önce kendi web sitelerinde yayımlanan yazılarına gösterilen ilgi sayesinde basın yayın organlarına katıldılar. Böylece, protestolar ve kendi kuşaklarıyla bağlarını tamamen koparmış olsalar da, bu maceraperestler bugün tartışılmaz şekilde elit tabakaya aittirler. (AM)
Notlar
1) Bu, "Müslüman Kardeşler"e bağlı bir liberal gençlik hareketidir.
* Türkçeye Esra Aygın tarafından çevrilmiştir.