Duygu Asena, Zeynep Oral, Şükran Soner, Eşber Yağmurdereli, Orhan Kahyaoğlu, Perihan Mağden, Muhsin Kızılkaya, Jülide Kural gibi isimlerin yanı sıra, Kadın Dayanışma Vakfı, Feminist Kadın Çevresi, Üniversiteli Feministler, Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden ve Halkın Demokrasi Partisi'nden kadınlar da duruşmadaydılar. Hatta Batman'dan gelen bir kadın temsilci bile vardı. Ve yine her zamanki gibi sokak çocukları ile travestiler de oradaydılar.
Yazanı meçhul rapor
Duruşmada sanık avukatları çarpıcı iddialarda bulundular ve davanın bir komplo davası olduğunu yinelediler. Davanın en ilgi çekici yanı, dosyaya yeni eklenen bir belgeydi. Dışişleri Bakanlığı tarafından İçişleri Bakanlığı'na oradan Adalet Bakanlığı'na, oradan DGM Savcılığı'na ve oradan da çok gizli ibaresiyle dosyaya aktarılan, ancak kim tarafından hazırlandığı belli olmayan, altında imza ve mühür bulunmayan bir raporsanık avukatlarınca eleştirildi.
Rapor, Almanya'da ifade verdiği iddia edilen bir PKK üyesinin Kod Adı İsyan olan bir kadın ile ilgili anlattıklarını öğrenen birisinin, yetkili bir kişiye verdiği bilgilere ve yorumlara dayandırılmış. Sonuç bölümünde de bütün bunlara rağmen Pınar Selek'in nasıl olup da tahliye edildiğini soruyor ve eleştiriyor. Ancak raporun kimin tarafından hazırlandığına dair en ufak bir ipucu yok.
Alp Selek TİP'lidir
Önce Pınar Selek'in babası avukat Alp Selek dava dosyasına yeni konulan bu belgeye atıfta bulunarak, "bu belgede benim de adım geçiyor. Benimle ilgili suçlayıcı bir biçimde eski Türkiye İşçi Partisi üyesi olduğum söyleniyor. Ben, Türkiye İşçi Partisi üyesi olmaktan onur duyuyorum" dedi.
Ardından söz alan avukat Bahri Belen, söz konusu belgenin bu dosyaya konulmasını eleştirdi. Belgenin aslında bir belge olmadığına, bağımsız yargının bağımsızlığına gölge düşürülmeye çalışıldığına ve bu belgenin dosyadan çıkarılması gerektiğine dikkat çekti . Belen, 1998tarihli bu belgenin neden şimdi dosyaya konulduğunu sordu.
Bir kurşun eksildi
Avukat Ayhan Erdoğan ise, aynı davada yer alan bir cinayet vakasına dikkat çekti. Eski bir emniyet görevlisi olduğunu söyleyen Erdoğan, dava sanıklarının karıştığı iddia edilen cinayet davasında maktulün dört kurşunla öldürüldüğünü, ama polis tutanaklarında ve bu tutanaklara bağlı olarak alınan sanık ifadelerinde üç kurşundan söz edildiğini anlattı.
Özel çizdirilmiş resimlerle ve Adli Tıp raporlarına dayanarak polis tutanaklarının yanlış ve yanlı olduğunu sanıklara da emniyette bildik yöntemlerle bu tutanakların kabul ettirildiğini söyledi. Mahkeme, söz konusu belgenin CMUK esaslarına göre incelenmesine ve cinayet davasıyla ilgili olarak da tatbikat yapılmasına karar verdi.
Davanın diğer sanıklarıyla ilgili tahliye talebi reddedildi. Sonuç olarak kalabalık izleyici grubu bir kez daha duruşmadan soru işaretleriyle ayrıldı . (BB)