*Fotoğraf galerisi için tıklayın.
Resmi olmayan bilgilere göre Türkiye'de nufüsu 800.000'den fazla olarak belirtilen Nusayriler yoğunluklu olarak, göç ve istila yolları üzerinde yer alan Hatay, Adana, Mersin ve civarına yerleşmişler.
Nusayrilik, Alevi ve lslâmiyet'in bâtıni yorumuyla tanrısal varlığın tezahüründen bir dizi semavi varlığın zuhur ettiğine dayalı başlı başına bir inanç ve her dinde, her inançta olduğu gibi geçmişteki inanışların silik izlerini bugün de taşıyor.
Temelde Hz. Ali yorumu; Ehl-i beyt sevgisi; ceme, Hızır ve ziyara(ziyaret) inancının güçlülüğü ve günahlarından arınmak ya da cezalandırılmak için öldükten sonra bir çok defalar başka bedenlerle yeniden doğuş, bu inanç sisteminin en belirgin özellikleri arasında kabul edilir. Dini alimleri Arapça'da şeyh diye adlandırılan dedelerdir.
Tarihleri boyunca Haçlılar, Moğollar, Osmanlılar ve Fransızlar gibi bir çok hâkimiyet altında yaşamış olan Nusayriler, Yavuz Sultan Selim'in Suriye'yi aldığı dönemde en yoğun baskıyı görmüş ve soykırıma uğramışlar. Haleb'de 70 bin Nusayri'nin katledilişi günümüze kadar dededen toruna anlatılmaya devam edilen, unutulmayan saklı bir tarih parçası.
Nusayriler Hz. Ali ve Ehl-i beytinin de akıbeti gibi tarihleri boyunca gördükleri baskı ve zulüm nedeniyle gizlenerek ve yoksulluk içinde yaşamışlar, dini inançlarını, gelenek, göreneklerini ve kimliklerini gizlemişler. Öyle ki "Gizlilik" ve "Sır" inanç sisteminin temelinde bugün dahi yeralmakta.
Türkiye'de hâkim anlayışın Alevilere bakış açısı, zaten görünmez kılınan Nusayrileri kendi tercihleriyle de görünmezliğe sevk etmiş. Ve halen çoğu aile, çocuklarına kimseye Arap Alevi olduklarını söylememelerini, farklı ortamlarda zahiri yaşamlarına devam etmelerini tembihler. Özellikle Antakya dışında, anadil olan yerel Arapça, Türkçe şive bozulmasın diye yeni nesillere öğretilmemiş, yabancılaştırılmış.
Geç kalınmış bir dönüşün görsel belgelendirmesine dayanan bu çalışma tüm Nusayri yerleşimlerini kapsamayı amaçlamakta. İzleyeceğiniz fotoğraflar bu çalışmaya küçük bir giriş olarak Antakya'daki günlük yaşantıyı yansıtıyor. (DP/ÇT)
* Minnina, Arap Alevileri'nin dilinde "bizden olan" anlamına geliyor.