Kongrenin ikinci günün ana konuşmacısı olan ve post-modern akımın kurucularından biri olarak kabul edilen ABD'li ünlü mimar Peter Eisenmen, mimarinin medya ile de rekabet etmesi gerektiğini, medyanın sadece görselliği ön plana alarak diğer değerleri görmezden geldiğini söyledi.
Eisenmen, "Bu nedenle insanlar ilginç sporlar için dağlara çıkıyor, farklı etkinlikler peşinde koşuyor. Mimarlık sadece gözün etkileşimini değil, vücudun tüm etkilerini içermeli" dedi.
Live-8 konserleri 68 hareketine benziyor
G-8 Zirvesine karşı Afrika'daki yoksul insanlara yardım amacıyla yapılan ve binlerce insanın desteklediği Live-8 konserlerini, 1968 yılındaki gençlik hareketine benzeten Eisenmen "Bu beni çok heyecanlandırdı. Demek ki televizyonun hakim olduğu bu zamanda insanlar hala aktif" diye konuştu
Eisenmen, mimarlık paradigmalarının 40-50 yılda bir değiştiğini, bunun içerisinde 68 yılındaki öğrenci hareketlerinin önemli bir yeri olduğunu belirterek, "O tarihe kadar 2 büyük dünya savaşı yaşanmış, hiçbir şey değişmemiş. Bu yüzden 68 benim için modernist paradigmanın sonu, post-modern paradigmanın başı. 2001 yılına dek olan dönem post-modern dönemdir" diye konuştu.
"11 Eylül sermaye düzenine saldırıydı"
2001 yılındaki 11 Eylül olaylarının hem ölüm hem de yıkım getirdiği hatırlatan Eisenmen, "Bundan sonra hiçbir eserde, hiçbir filmde 11 Eylül gibi büyük bir şey yaratılamayacaktır" dedi.
11 Eylül'ün sermaye düzenine saldırı olduğunu ve sermayenin sembolü olarak da ikiz kulelerin seçildiğini vurgulayan Eisenmen, 11 Eylül'ü Bastil'in yıkımına benzetti.
"Bastil'in yıkımı yeni bir sosyal düzenin ortaya çıkmasıydı. Bizim kuşağın artık dans ederek sahneyi terk etmesi gerekiyor.Hiçbir şeye doğru kaygan bir zeminde gidiyoruz. Biz mimari yıldızlar batıyoruz. Ben sizin muazzam olanı, mimarlık yıldızlarını tüketmenize karşıyım. Çünkü tükendikçe ürüyoruz."
"Bilgisayarla yapılan tasarımların sosyal yanı yok"
Eisenman, günümüzde bilgisayar aracılığıyla çok ilginç mimari tasarımların yapıldığını, ancak bunların bir bölümünün hiçbir sosyal yanı bulunmadığını söyledi.
20. yüzyılda yaşanan paradigma değişikliklerine bakıldığında mekanikten dijitale geçiş yaşandığını söyleyen Eisenman, "Dijital çağda sütunların sütunlara benzemesi gerekmiyor. Görsel temsiliyetin mimaride önemi kalmadı. Bu nedenle dijital dönemde mimari mekan ve zaman açısından düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Mimaride optik yaklaşımın ötesine geçebilmek için mimarinin dilini daha geniş algılayabilmeliyiz" dedi.
Kumo:"İstanbul'daki hızlı büyümeye dikkat"
Yeni nesil Japon mimarisinin öncülerinden Keio Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Fakültesi öğretim üyesi Kengo Kumo da, mimaride anti-objeler başlıklı sunumunda, mimari objelerin izole olmadan bulunduğu ortamla bütünleşmesi gerektiğini anlattı.
Kumo, 21. yüzyılın modern mimarisinin temel fikrinin yalıtılmış tasarım olduğunu belirterek, "Bu anlayış nedeniyle yapılar bulundukları şehirden kopuk ve bu çok üzücü" dedi.
Kumo, İstanbul 12 yıl aradan sonra gelişinde çok hızlı bir büyüme süreciyle karşılaştığın belirterek, "İstanbul için çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü bu hızlı büyüme kültürü ve şehrin en hoş taraflarını yok eder" diye konuştu.
Pirinç kağıdını özel bir yağ ile dayanıklı hale getirerek binaların dış cephesinde kullandığını belirten Kumo, dünyada Japon mimarisinin beton ağırlıklı olarak düşünüldüğünü, ancak kendilerinin doğal malzemelere betondan daha çok ağırlık verdiklerini söyledi.
Kumo, yerel malzemelerin çevreye duyarlı ve uyumlu olduğunu ifade ederek, eserlerinde betonun yerine bambu, taş, ahşap, cam gibi doğal malzemeleri kullandığını ifade etti.
120 ülkeden 10 bine yakın katılımcı izliyor
UIA (Union of International Architects) tarafından 1948 yılından bu yana üç yılda bir düzenlenen Uluslararası Mimarlık Kongresi, Türkiye'de Habitat 2'den sonra en yüksek katılımcıya ulaşan organizasyon.
Kongreye, 120 ülkeden 10 bine yakın mimarlık, planlama, tasarım ve mühendislik gibi farklı disiplin ve mesleklerden profesyoneller, çevre bilimciler, yapı endüstrisi temsilcileri, öğrenciler ve kent üzerine düşünen insanlar katılıyor.
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı başta olmak üzere İstanbul Kongre Vadisi'nde gerçekleştirilen kongrenin ana teması ise"Kentler: Mimarların Pazar Yeri".
7 Temmuz'a kadar sürecek kongre kapsamında, çeşitli toplantı, konferans ve söyleşilerin yanı sıra yarışmalar, geziler, sosyal ve kültürel etkinlikler gerçekleştirilecek.(KÖ)