Tarih yazımının milliyetçiliğin efsanelerini deşifre ettiğini vurgulayan Kerestecioğlu, "Milliyetçilik yükselmiyor, hegemonyasını yitiriyor" dedi.
Kentel: Milliyetçilik korkuyla başvurulan bir sözcük sadece
Ferhat Kentel de, yeni tamamladığı milliyetçilik araştırmasını sonuçlarından yola çıkarak, yükselen milliyetçilik gibi görünenin aslında küreselleşmenin getirdiği karmaşıklaşma haline karşı, herkesin kendini yeniden inşa etmek için başvurduğu sözler bütünü olduğunu söyledi.
"Milliyetçilik, kopmama arzusuyla, korkuyla başvurulan bir sözcük sadece. Kendi mağduriyetlerimiz için buna tutunuyoruz" diyen Kentel, yeni kimlikleşmelerin mahalleler, etnisite, alt kimlikler bazında gerçekleştiğine dikkat çekti.
Aktay: Milliyetçiliği kabartan devlet iradesi
Yasin Aktay'sa, Avrupa'daki analizlerden yola çıkarak milliyetçiliğin küreselleşmenin kimlikleri belirsizleştirdiği ortamda "nereye gidiyoruz" telaşıyla ortaya çıkan refleks olduğunu, liberalizmin de bu süreci beslediğini söyledi.
Milleti kuranın devlet olduğu savını anımsatan Aktay, Türkiye devletinin kurduğu metnin "her tarafından döküldüğünü" ifade etti.
Son dönemde, milliyetçiliğin yükselmesi algısı için de "Bu halkın kabarması değil, milliyetçiliği kabartan yine devlet iradesi" diyen Aktay, Mersin'de emekli subayların silahla ettirdiği yeminlere, üniversitelerde rektörlerin öğrencilere "Çılgın Türkler" kitabını dağıtmasına dikkat çekti; "Üniversitelerde yalnızca ulusalcı hareketlere geniş tolerans tanınıyor, bu sistematik olarak kabartılıyor" diye konuştu.
Öğün: Militarist ekonomi için milliyetçilik en uygun ideoloji
Süleyman Seyfi Öğün de ötekinin, farklı olanın hep varolacağını, "öteki zenginleşmenin bir fırsatıysa, neden itiliyor" sorusunun esas olduğunu söyledi.
Modern devlet, kapitalizm ve milliyetçilik ilişkisine işaret eden Öğün, "kapitalizmin kâr hadlerinin yükseltilmesinin tek yolunun savaş" olduğunu, "militarist ekonomi için en uygun ideolojininse milliyetçilik" olduğunu ifade etti.
Sermayenin sınırsızlaşması karşısında emeğin ulusal sınırlara mahkum dünyasının kesinleştirilmiş, pekiştirilmiş olduğuna dikkat çeken Öğün, hesaplaşmanın çok daha geniş bağlamda, emek-sermaye çelişkisi bağlamında yapılması gerektiğini söyledi.
Öğün, kimlik kavramının özünde boğucu olduğunu söyledikten sonra, "Kimliksiz yaşamak, kültürel rastlaşmalarda belirsiz kalmak gerek" dedi.
Hür: Travma dönemini hatırlamak ve bilgilenmek gerek
Ayşe Hür de, İttihatçıların ulus yaratma çabasına, sınıf olmadığı, iktidar da devlet düzeyinde paylaşıldığı için, devleti korumanın ortak payda oluşuna değindikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı'nın sonundaki travmatik dönemi unutma üzerine, kopuş üzerine kurulduğunu söyledi.
Bugünün korkularının Osmanlı'nın çöküş döneminin korkularıyla paralelliğine işaret eden Hür, bilgilendirme ve özellikle travma dönemini hatırlamanın, çeşitli kaynaklardan bilgilenmenin önemini vurguladı.
Çok kültürlülüğün bir çıkış noktası olmadığını düşündüğünü söyleyen Hür, "Dünya benim yurdum" diyen, kozmopolitan kimliği vurgulamak, bunu elde tutmak gerektiğine değindi. Küreselleşme karşıtı hareketlerin de cemaatçi aidiyetlerden kurtulma yollarından biri olabileceğine dikkat çekti. (TK)