- FP ve MHP'li milletvekillerini önerdiği 'paylaşmalı mal ayrılığı rejimi' nedir?
Ayşegül Kaya : Bu rejim, ailenin kullanımına ve yararlanmasına özgülenen malların paylaşım konusu olması, diğerlerinin paylaşım kapsamına alınmaması esasına dayanıyor. Elbette burada asıl konu, 'ailenin kullanımına ve yararlanmasına özgülenen' ne demek? Yoruma bağlı. Yani boşanmalar sırasında yargıçlar düşünüp taşınıp neyin ailenin kullandığı mal olduğuna, neyin olmadığına karar verecek. Ortada muğlaklık var. Zaten boşanma sırasında da bu durum ortaya çıkacak ve fiilen büyük tartışmalar yaşanacak. Yargıç, 'bu mal ailenin yararlanması ya da geleceği için mi edinildi', yoksa 'erkeğin ticari malı mı' diye düşünecek. Örneğin, erkeğin bakkal dükkanı, ticari şirketi, ticari işletmesi adına aldığı arabası paylaşıma girmeyecek. Bu rejim zaten tapudaki malların yüzde 9'una sahip kadınları tamamen ticari, ekonomik araçların mülkiyetinden yoksun bırakır, yoksullaştırır. Bence amaç da bu.
Hülya Gülbahar : FP'li ve MHP'li milletvekilleri, 'Bir kadın dört varlıklı adamla evlense zengin olur' gibi tamamen kamuoyunu yanıltmaya yönelik yorumlar yapıyor. Edinilmiş mallara katılma rejiminde kadın, sadece evlilik süresince alınan mallara ortak olur. Yani erkeğin, evlenmeden önce sahip olduğu tüm mallar paylaşım dışındadır. İki yıl evli kalınmışsa, iki yıl içinde edinilen mallar paylaşım konusu olur. FP'li ve MHP'li milletvekilleri kadınlara para vermek söz konusu olduğunda zıplıyorlar. Bunu hak eden kadın da yok zaten!
Aynı adamlar, Adalet Komisyonu'nda edinilmiş mallara katılım rejimi tartışmalarında da 'rejimin eski evliliklere geçerli olmaması', 'kusurlu kadınların paylaşım hakkının bulunmaması' ya da 'yürürlüğe giriş tarihinin ileriye atılması' gibi, hükmün içini boşaltacak öneriler getiriyor. Bunların hiçbiri kabul edilemez.
Tasarıda soyadının kullanımına dair değişiklikler olumlu mu?
Hülya Gülbahar: 'Kadın erkeğin soyadını taşır' biçimindeki hüküm, 'kadın eşinin soyadından sonra kendi kızlık soyadını kullanabilir', 'boşandıktan sonra kızlık soyadını kullanabilir' ya da 'mahkeme kararıyla erkek kadının soyadını kullanabilir' biçiminde değiştirildi. Zaten bunlar daha önce de fiilen geçerli şeylerdi. Biz tüm bu yasa tartışmaları sırasında tarafların evlilikte hangi soyadını kullanacağını birlikte kararlaştırması biçimini önerdik. Yani taraflar iki soyadından birini ya da üçüncü bir soyadını birlikte seçsin istedik, ama tasarıda ancak bu ölçüde değişiklik yapıldı. Aslında 'Avrupa Birliği'ne gireceğiz' şeklinde naralar atıldığı bu günlerde durum içler acısı. Türkiye'de soyadı konusunda şimdi yapılan bu değişiklik Almanya'da 1958'de ve bir çok Avrupa ülkesinde 1950'lerde kabul edildi. 1970'de ise bizim önerdiğimiz; soyadını tarafların birlikte kararlaştırması biçimini öngören hükümler bir çok Avrupa ülkesinin medeni kanununa yerleşti. Yani biz Avrupa'nın yarım yüzyıl önce yaptığı değişikliği, yenilik diye yutturuyor, medeni kanunumuza yerleştiriyoruz.
Nafaka ve çalışma hakkına ilişkin değişiklikler neler?
Hülya Gülbahar: Tasarıda nafaka ödenmesi yükümlülüğü kadınlara da getirildi ve refah koşulu, yani kadının varlıklı olması gerekliliği kaldırıldı. İşte bu düz mantık eşitlik, sonuçta eşitsizliğe yol açıyor. Adam işsizse, gerçekten işsizdir ve boş durur, ama kadın işsizliği diye bir şey yoktur. Kadın dışarıda çalışmasa bile evinde çalışır. Boş oturan adama kadın niye nafaka ödesin? Sonra ortada düz mantık eşitliği gerektirecek bir durum yok. Nesnel olarak kadınlar yoksul. Yani kadın ve erkek eşit durumda düşünülüyor. Oysa somut olarak kadınlar mağdur ve eşitlemek için olumlu ayrımcılık gerekiyor. Bu düz mantık eşitlik, yine kadını mağdur edebilir.
Kadınların çalışma hakkı da çok kötü düzenlendi. 'Herkes işini seçmekte özgürdür, ancak karşı tarafın huzuru ve yararını gözetmelidir' hükmü koyuldu. Bu ancak kelimesi, bir önceki cümleyi geçersiz kılıyor ve ancak sayesinde kadınların çalışma özgürlüğü pekala kısıtlanabilir. Erkek her zaman, kadının işinin huzurunu bozduğunu öne sürebilir ve boşanma talebinde bulunabilir. Kaç kadın işe başlarken kocasını notere götürüp, iş onayı alabilir tahmin edersiniz.
Tasarının olumsuz bulduğunuz başka maddeleri var mı?
Hülya Gülbahar: Cinsiyet değiştirmek de bu yasa tasarısıyla nereneyse imkansızlaştırıldı. Bir kere cinsiyet değiştirmek için boşanmak gerekiyor. Eskiden cinsiyet değiştirildiği zaman kendiliğinden boşanılırdı. Cinsiyet değiştirmek isteyen kişi sağlık kurulundan, transeksüel hissiyatı olduğuna dair, cinsiyet değiştirmenin psikolojik bir zorunluluk haline geldiğine dair, bir de üreme yeteneğini kaybettiğine dair üç rapor alması gerekiyor. Yani kısır olması gerekiyor.
Tasarının kadınlar açısından getirdiği yenilikler neler?
Hülya Gülbahar : Tasarı bir bütün olarak tatmin edici değil, ama özellikle aile reisliği konusunda yapılan değişikliklerde, aile hayatını demokratikleştiren maddeler var. Bir de kadınlar içim 'edinilmiş mallara katılma rejimi' kritik bir önem taşıyor. O da bu hafta belli olacak.(YV)