Av. Fethiye Çetin, "Bu gibi maddeler hükümet dışında, siyasi erki elinde tutan bürokrat ve çevrelerce yasalara konuyor ve bundan taviz verilmiyor"; Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Köker, "Bu tip suçlar ancak 'el altında bulunsun, otoriter ve baskıcı uygulamaların hukuki kılıfı olsun' diye tasarlanır" diyorlar.
Ceza Yasası'nın ciddi bir halk tepkisi ve demokrasi cephesinin radikal çıkışı ile gelişmediğine ve rejimi rasyonalize etmek isteyenlerin eseri olduğuna inanan yazar Doç. Dr. Fikret Başkaya, "Amaç, ileri dönük olarak muhtemel tartışmaları kesmek ve oto-sansür mekanizması yaratmak" diye konuştu.
Sansursuz.com sitesinin yazarı Rahmi Yıldırım ise, Ermeni sorunu ve başka konularda uluslararası destekle yapılacak her çalışmanın ceza tehdidi altında olduğunu söyledi.
Ceza Hukuk tekniği bakımından 305. maddede yer alan kavramları muğlak, kişiden kişiye değişebilir bulan hukukçular görüşlerini bianet'e şöyle aktardılar:
Prof. Köker: "Maddede ısrar edenler AB'yi anlamamışlar"
Prof. Köker, "temel milli yararlara karşı hareket" gibi suç tiplerinde ısrar edilmesini "siyasi kadroların, AB üyeliğiyle bitişen demokratikleşme zorunluluğunu çok da içine sindiremediklerini" gösterdiğini savunuyor.
305. maddenin gerekçesine ve maddenin son fıkrasındaki tabirlere değinen Prof. Köker'e göre, yeni Ceza Kanunu'nun Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar başlığı altındaki düzenlemelerine "ulus-devlet ve ulusal egemenlik anlayışının muhafazası hakim olmuş".
"Bu hakimiyet, ulusal güvenlik endişeleriyle hukuk dışına çıkılabildiğinin geçmişte fazlaca görüldüğü durumları akla getiriyor" diyen Prof. Köker, görüşlerini şöyle aktardı:
"Bu suçların muhafazası, aslında Türkiye'nin bir ulusal güvenlik devleti olma niteliğini AB hedefine rağmen korumak istediğini gösteriyor. Durumun çağdaş gereklerle ve Türkiye'nin demokratik hukuk devleti olma mecburiyetiyle bağdaşır bir yanı yok.
Bu düzenlemeyi, ısrarla korumak isteyenler ya AB'yi anlamamışlar, ya da AB hedefi konusunda beyan ettikleri gibi düşünmüyorlar. Çünkü AB Anayasası'yla bu maddenin son fıkrasındaki Temel Milli Yararlar deyimini uyuşturmak veya telif etmek mümkün görünmüyor."
Av. Çetin: "Yasalaşmadan engellenmesi gerekir"
Yasa maddesinin hem başlık hem de içerik itibariyle sorunlu olduğunu savunan Av. Çetin, "temel milli yarar"ın içinde bulunulan koşullara, siyasi konjonktüre ve yasayı uygulayan kişilerin görüşlerine göre değişiklik gösteren soyut ve sübjektif bir kavram olduğunu kaydetti.
"Her an, iyileştirmeleri geri alacak yasa maddeleri konuyor ve burada da bir direnç oluşturuyor" diyen Av. Çetin, 305. maddenin ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ne de AB kurumları önünde savunulacak bir tarafı olduğunu savundu.
Maddenin son cümlesinde yararların ne olabileceği konusunda Anayasanın başlangıç hükümleri, laiklik, bağımsızlık gibi ilkelerin sayıldığını hatırlatan Çetin, pratikte çıkabilecek sorunlar konusunda şu örneği verdi:
"Bağımsızlık kavramından ne anlaşılabileceği konusunda pek çok kişi arasında görüş faklılıkları olabilir. AB'ye giriş sürecinde egemenliğin bir kısmı uluslar üstü kurumlara devrediliyor. Bu durumda, biri de diyebilir ki, 'egemenliğin bir kısmını devretmek bağımsızlığa aykırıdır'."
"O zaman hükümetin de AB süresince yaptığı icraatlarından dolayı bu yasaya aykırı davrandığı iddia edilebilir" diyen Çetin, maddenin yasalaşmasının engellenmesi gerektiğini söyleyerek, sakıncalarını şöyle aktardı:
"Çok sorunlu olan bu madde, ifade özgürlüğü yolunda getirilen iyileştirmeleri de tamamen geri alıyor. Siz resmi görüşe aykırı bir görüş savunduğunuzda ve bunu, örneğin, AB'nin projesinde yararlanmış bir Sivil toplum kuruluşunda yaptığınız her an bu madde ile karşı karşıya kalabilirsiniz".
Milli Eğitim Bakanlığı'nın, müfredatın değiştirilmesi için AB'den çok kapsamlı bir proje karşılığında çalışmalar yürüttüğünü açıklayan Av. Çetin, "Ben kalkıp bu proje ile ilgili, mevcut eğitim müfredatının içeriğine karşı çıkıp bunu ırkçılık, ayrımcılık ve milliyetçilik temelinde eleştirsem bu yaptığım bu madde kapsamına girmez mi? Girebilir" dedi.
Başkaya: "Madde kaldırılmalı yoksa sayısız dava açılır"
"Bu kadar yoruma açık bir madde, özü itibariyle zaten anti-demokratiktir" diyen gazeteci-yazar Fikret Başkaya da, maddenin ne içerdiği kadar hangi güçlerin eseri olduğunun, nasıl bir güç dengesi sonucu ortaya çıktığının da önemli olduğunu düşünüyor.
Yasal düzenlemelerin, çatışan çıkarların o andaki güç durumunu yansıttığını düşünen Başkaya, "Önce bir Milli Yararın tanımı olması lazım. Böyle bir tanım olmadığını gibi olması da mümkün değil. Birine göre milli yarar bir başkasına göre milli zarar olarak görülebilir" diye konuştu.
Bu tür maddeleri ne şekilde formüle edildiğinin önemli olmadığını savunan Başkaya, maddenin tamamen yasadan çıkarılmasını istiyor.
"Aksi halde, sayısız davalar açılmasına yol açabilir. Milli yarar maddesi, milli bir felaket haline dönüşebilir".
Yıldırım: "Uluslararası destekli her çalışma tehdit altında"
305. maddenin gazeteci ve düşünenlerin en çok karşılaşacakları düzenleme olacağını öngören yazar Yıldırım da, "Uygulamada, resmi ideolojinin sınırları dışındaki her düşünce ve eylem milli yararlara aykırı sayılmaktadır" diyor.
Maddenin kendi içinde tutarsız olduğu, yasa yapımındaki gelişigüzelliğin metne sızdığını savunan Yıldırım, bunu "Suç konusu eylem, maddenin başlığında 'temel milli yararlara karşı hareket" diye adlandırıldı. Oysa madde metninde eylem, 'temel milli yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla yarar sağlanması'dır. Yani, suçun kendisi değil, suç işleme maksadıyla yarar sağlanması cezalandırılıyor gibi bir anlam çıkabiliyor" sözleriyle açıkladı.
305 ve diğer maddelerde düşünce ve ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün önüne dikilen engellerin Meclis'te çoğunluğu oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi'nce (AKP) giderilmesinin beklenmemesi gerektiğini açıklayan yazar Yıldırım, "Çünkü, eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz" diye konuştu.
TCK'da 305. madde nasıl yer aldı?
Henüz son şeklini almamış olan 305. madde şu şekilde düzenlenmişti : (1) Temel millî yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla veya bu nedenle, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlayan vatandaşa, üç yıldan on yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir. Yarar sağlayan veya vaat eden kişi hakkında da aynı cezaya hükmolunur.
(2) Fiilin savaş sırasında işlenmiş ya da yararın basın ve yayın yoluyla propaganda yapmak için verilmiş veya vaat edilmiş olması hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Suç savaş hâli dışında işlendiği takdirde, bu nedenle kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
(4) Temel millî yararlar deyiminden; bağımsızlık, toprak bütünlüğü, millî güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nitelikleri anlaşılır. (EÖ/EÜ)