İç güvenlikten sorumlu istihbarat örgütü, Federal Anayasayı Koruma Dairesi'nin (BfV) bu örgütler arasında "gizli İslamcı işbirliği"nin iddiasını doğrulayamadığını açıklayan hükümet, bu konudaki ayrıntıların ancak "Gizli Servisleri Kontrol Eden Federal Meclis Organları"na açıklanabileceğini belirtti.
Müslüman ve "İslamist" ayrımı!
Geçtiğimiz Eylül başında, CDU-CSU grubunun yanı sıra, CDU Genel Başkanı Angela Merkel olmak üzere çok sayıda Hıristiyan birlik milletvekilinin bizzat imzaladıkları önergede, Federal Hükümete 50 maddelik bir soru yöneltildi.
Önergede, aralarında Milli Görüş'ün de yer aldığı İslamcı örgütler ve kişilerle ilgili birçok gizli bilgi, söylenti ve suçlama dile getiriliyor, hükümetin buna karşı önlem alıp almadığı, ne gibi önlemler almayı düşündüğü soruluyordu.
SPD-Yeşiller adına 45 gün sonra verilen yanıtların büyük kısmının genel bilgilerden oluşmasına, daha önemlisi Müslüman bireyler, "İslamist" tabiriyle anılan "aşırı İslamcılar" arasında kesin bir ayrım konulmasına özen gösterildi ve buna dikkat etmeyen soru önergesi sahipleri sık sık uyarıldı.
Almanya'da değil, Afganistan'da
Önerge, "11 Eylül 2001'deki terör saldırıları, büyük ölçüde Almanya'da faaliyet gösteren İslamcı gruplar tarafından hazırlandı ve uygulandı" sözleriyle başlıyor.
Hükümetin yanıtı da bu ifadeye itiraz ederek başlıyor. Bu iddianın "Bu arada Alman ve yabancı ilgililerin elde ettiği bilgilerle çeliştiği" ileri süren hükümet açıklamasında, daha sonra Hamburg'a gelen eylemcilerin çoğunun 1990'lı yılların sonunda Afganistan'da mücahitler arasında eğitim gördüklerini, burada motive edildiklerini, 1999 ve 2000 yıllarında tekrar Afganistan'a gidip, orada söz konusu saldırıların planlanmasından sorumlu Şeyh Halid Muhammed'in dikkatini çektiklerini, içlerinden üçünün ABD vizesi alıp, orada uçuş eğitimine başladıklarına dikkat çekildi.
Milli Görüş'le mahkemelik olan yazar
Önergedeki soruların büyük kısmı Frankfurter Allgemeine Zeitung yazarı Udo Ulfkotte'nin "Kentlerimizde Savaş - Radikal İslamcılar Almanya'nın Altını Nasıl Oyuyorlar?" (Krieg in unseren Staedten) adlı kitabındaki iddialara dayanıyor.
Aynı zamanda bir üniversitede "gizli servisler ve teröre karşı savunma" konulu dersler de veren yazar, kitabında başta Milli Görüş olmak üzere çok sayıda legal İslamcı kuruluşun, gizli aşırı İslamcı örgütlerle ilişki içinde olduklarını, bunlara karşı önlem alınmazsa Almanya'daki ve Batı Avrupa'daki demokratik sistemlerin yıkılacağını ileri sürüyordu.
Milli Görüş'le mahkemelik olan yazarın, İslamcıların Almanya'yı bir hilafet devletine çevirmeyi hedefledikleri yolundaki iddiası, CDU-CSU'nun önergesindeki ilk soruda yer aldı. Soru şöyle:
Amaçları Avrupa'da hilafet değil
"Almanya'daki hangi İslamcı merkezlerde, camilerde, cami derneklerinde ya da aşırı grupların uzantısı örgütlerde, açık ya da gizli yollardan, orta ya da uzun vadede Almanya'nın ve diğer Avrupa ülkelerinin hilafet devletine dönüştürüleceği, kadınların daha düşük bir hukuksal statü tanınacağı, Hıristiyan ve Musevilerin ikinci sınıf vatandaş konumuna getirilmesi için çalışmalar yapılıyor?"
Ellerinde cami, merkez, dernek ve örgütlerde bu amaçla faaliyet gösterildiğine dair bilgi olmadığını açıklayan Federal Hükümet, hilafetin yeniden kurulması için çağrı yapan örgütlerin, bunu öncelikle İslam dünyasında gerçekleştirmeyi hedeflediklerini belirtip, örnek olarak da yasaklanan Metin Kaplan'ın "Hilafet Devleti"yle, "Hizb ut-Tahrir" örgütünü gösterdi. (GK/NM)
Yarın: Almanya'da kaç İslamcı terörist bulunuyor? / Aşırı İslamcılar'la, Aşırı Sağcı Almanlar arasında işbirliği var mı?