Beyoğlu Başka Kültürevi'ndeki etkinlikte konuşan İsrailli vicdani retçi Ronnie Barkan, İsrail'de de vicdani retlerini açıklayanların sayısının artmasıyla, insanların askerliğin vatan borcu ya da görev olmadığının farkına vardığını vurguladı
Vicdani ret ve antimilitarizm konusunda söyleşilerin yer aldığı etkinlik, Kazım Koyuncu'nun dinletisiyle sona erdi.
"Vicdani reddim İsrail'in işgaline tepki"
"RET 1111: Savaşın insan kaynaklarını kurutun!" filminin gösteriminin ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Barkan, İsrail'de feminist bir örgütlenme olarak kurulan Yeni Profil hareketinin aktivisti olduğunu belirterek şunları söyledi:
* Vicdani reddim, İsrail'in Filistin'i işgaline karşı da bir tepki. Savaşın gündeme gelmesiyle 10 yıldır İsrail'de vicdani ret sesleri yükselmeye başladı. Daha çok insan reddini açıklarsa, ceza almaktan ya da hapse girme tehlikesi olmadan, vicdani reddin bir hak olduğunu kabul ettirebiliriz.
* Askerden atılma sürecim 18 ay sürdü. "İnsanım ve başka insanlara zarar vermek istemiyorum" demem, atılmam için yeterli olmadı. Askeri hapishaneye gitmemek için yetkilileri ikna etme yolunu seçtim. Bu süreçte vicdani retle ilgili düşüncelerim de olgunlaştı.
* İnsanlar askere gitmenin bir alternatifi olduğunun farkına varırsa, İsrail'deki militarist sistemin, azınlıklara, yabancı işçilere, kadınlara karşı hayatın bir çok alanında sürdürdüğü egemenliğine de karşı çıkabilirler.
* Filistin sorununun politika yaparak çözüleceğine inanmıyorum. Hepimizin seçme hakkı var ve askere gitmeyerek sorunun bir parçası olmaktan kurtulabiliriz. Ben hükümetlerin değil, kendimin ne yaptığıyla ilgileniyorum.
Türkiyeli retçiler anlattı
Söyleşi sonrası vicdani reddini açıklayan bir metin okuyan Kazak, "Ben bu dünyaya hayatımım bireylere ve kurumlara adamak için gelmedim. Militarist kurum ve aygıtların varlığı devam ettiği sürece, savaşların bitmeyeceğine, insanların ve doğanın özgür olamayacağına inanıyorum" dedi.
"Savaşa hayır" bildirisi dağıttıkları ve Anarşist Gençlik Federasyonu adında yasadışı örgüt kurarak faaliyet yürüttükleri gerekçesiyle Uşak'ta cezaevine giren beş gençten biri olan 24 yaşındaki Kazak, çoğu erkeğin askere gitmekten korktuğunu hatırlatarak, vicdani reddin askerlik dışında devlet ve evlilik gibi "tahakküm"e dayalı tüm kurumlara karşı olmayı içerdiğini belirtiyor.
2001 yılında vicdani reddini açıklayan Mehmet Tahran, etkinlikte yaptığı konuşmada, vicdani reddin cesaret gerektirmeyen "olağan" bin insan davranışı olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulayarak, Kürt, eşcinsel ve vicdani retçi kimliğinden taviz vermeden yaşamasının kendisi için önemli olduğunu söyledi.
Kadınların askerliğe karşı yapabilecekleri
Irak'a giden "insan kalkanları" ekibinden Şaban Dayanan, Irak izlenimlerini anlattı ve eylemlerinin kendilerini öldürtmek amaçlı değil, Irak halkıyla dayanışma ve moral amaçlı olduğunu ifade etti.
İstanbul Antimilitarist İnisiyatif'ten İnci Ağlagül, kadınların çocuklarını askere göndermemek ve kendilerine yöneltilen şiddeti psikolojik de olsa başkalarına yöneltmemek gibi, militarizme ve şiddete karşı yapabilecekleri üzerine bir konuşma yaptı.
Ağlagül, 2. Dünya Savaşı'nda askere giden sevgilisi için şarkı söyleyen Lili Marlen'in türküsünün, savaş sonrası "bir fahişenin türküsü" olarak söylenmeye başlandığını örnek vererek, "Militarist anlayış her zaman erkek egemen kültürle bütünleşiyor, 'vatan borcu namus borcudur' deniyor. Bu nedenle kadın hareketinin, erkek egemen kültürün önemli parçası olan militarizme tepkisini yükseltmesinin önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
"Ret 1111", "Benim Adıma Savaşma" ve "Savaş Belgeseli" belgeselleri 21 Mayıs Çarşamba günü saat 20:00'de İzmir İletişim Kitabevi'nde gösterilecek.
"Ret 1111" filminin adında yer alan "1111" numarası, aynı sayılı askerlik kanununun 1. maddesini ifade ediyor: "Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur." (ÖG/BB/NK)