“Terörizmle hiçbir alakamızın olmadığı nasıl gün gibi açıksa ‘yıkıcı’ olduğumuz da gün gibi açık. İşte bu davanın asıl konusu bu iki gerçek arasında yatıyor.” (Roma Rebibbia Hapishanesi’nde yargılanmayı bekleyen Autonomia militanları, 1983, ‘Yıkıcı Yetmişler’ kitabının girişinden.)
ABD’li düşünür Michael Hardt, Otonom Yayıncılık tarafından yayımlanan yeni kitabı "Yıkıcı Yetmişler" üzerine konuşmak için İstanbul’a geldi.
Kadıköy’deki Moda Sahnesi’nde dün (12 Ekim) okurlarıyla buluşan düşünür, çalışmasını ve çalışma süresince 1970'li yıllarda onu en çok etkileyen örgütlenme örneklerini anlattı.
Hardt, “70’lerden neler öğrenebiliriz, 70’lerin deneyimini bugüne nasıl taşıyabiliriz?” sorusundan hareketle çalışma alanı olarak 70’li yılları seçtiğini, çünkü sonuçları itibarıyla 70’lerin ilerici ve devrimci hareketlerinin gerçekten yıkıcı olduklarını ve aslında bunun ilham verici olduğundan bahsetti.
Hardt’a göre 70’ler, içinde yaşadığımız dönemin başlangıcına işaret ediyor. Bu on yıllık dönemde toplumsal düzene hâkim yapı ve mekanizmalarda büyük değişimler yaşandığını söyleyen düşünür, “tuhaf görünse de” 70’lerin endüstri işçilerinin gücünün hem doruk noktası hem de düşüşünün başlangıcı olduğunu söyledi.
Düşünür, aynı on yılda Fordist modelden post-Fordist modele geçiş yaşandığını ve güvencesiz ve kayıt dışı istihdamların giderek arttığını belirtti. Hardt, aynı dönemde neoliberal politikalar nedeniyle zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun da gittikçe arttığını söyleyerek bu koşullarda direnişe geçen hareketleri ve bu hareketlerin militanlarını kitabında şöyle tanımlıyor: “Sistem içinde faaliyet yürütmek yerine yerleşik otoriteleri temellerinden sarsmayı ve toplumun asli yapılarını dönüştürmeyi amaçlıyorlardı. Hiç şüphe yok ki 1970’ler, basit ve sığ yargılarda bulunmaya izin vermeyen son derece belalı bir on yıldır.”
“Militan bir entelektüel”
Moda Sahnesi’ndeki etkinlikte Hardt’ın çevirmenliğini Otonom Yayıncılık’tan Sinem Özer üstlendi. Söyleşi ise yine Otonom Yayıncılık’tan Cengiz Baysoy’un moderatörlüğünde sürdürüldü.
Baysoy, yazarlarının İstanbul’da olmasından son derece mutlu olduklarını dile getirirken düşünürü çağdaşlarından ayıran en önemli özelliklerden birinin, onun “militan bir entelektüel” olması olduğunu söyledi.
ABD’li düşünür, konuşmasına yeni hareketlerin ufuk açıcılığının ve yol göstericiliğinin öneminden bahsederek devam etti. Bu hareketlerin itici gücü olan ‘devrimci demokrasi’ kavramını anlayabilmek için asıl bakılması gereken yerin mahalle, köy ve benzeri küçük yerleşimler ve buralarda çokluğun nasıl örgütlendiği ile kurulan Meclisler olduğunu söyledi.
“Biz de hareketlerimizi iç içe geçirmeliyiz”
Hardt, kendisine ilham veren mücadelelerden bahsederken ilk olarak feminist harekete vurgu yaptı. “Kapitalizmin ve patriyarkanın kesişimsel (iç içe geçen) mücadelesine benzer bir şekilde biz de hareketlerimizi iç içe geçirmeliyiz,” diyen düşünür, bunun ön koşulunun birlikte mücadeleden geçtiğini söyledi. Kesişimsel mücadelelerin başarılı olmasını iki koşula bağlayan Hardt, bu koşullardan ilkini “hareketlerden birine daha fazla öncelik vermemek” olarak açıkladı. Hardt’a göre kesişimsel mücadelelerin başarılı olmasının ikinci koşulu ise hareketlerden birine daha fazla öncelik vermeme halini bir stratejiye dönüştürmek.
Bu ve benzeri ittifaklar örgütlenemediği için dünya genelindeki tüm devrimci hareketlerde bir gerileme olduğunu söyleyen Hardt, siyahların mücadelesinin ABD’deki “Black Lives Matter” benzeri protestolarla ya da gey özgürleşmesinin evlilik eşitliği gibi asgari taleplerle kısıtlanamayacağını belirtti. Hardt, söz konusu sorunların çözümünün yine çokluğu/çoğulluğu örgütlemekten geçtiğini söyledi.
Gezi’nin büyüsü
Bu bağlamda Türkiye’deki Gezi Direnişi’ni örnek veren Hardt, kendisi için Gezi’nin neden “büyülü” bir direniş olduğunu “Komünistler, feministler, queerler; hep birlikte mücadele ettiniz. Bu anlamda baktığımda Gezi benim için daha ileride bir hareket. Onu büyülü kılan da buydu. Sonrasında ne olduğunu belki siz bana anlatabilirsiniz,” diye açıkladı.
Türkiye özelinde konuşurken İran örneğinden de bahseden Hardt, çalışmasında kendisini en çok etkileyen bilgilerden birinin (bu bilgiyi çalışması esnasında edindiğini belirterek) İranlı Marksistlerin ve İslami bileşenlerin verdiği ortak mücadele sayesinde Şah’ın devrilmesi olduğunu söyledi. Düşünür, söz konusu birlikte mücadele etmek ise Marksist ve İslami bileşenlerin birbirine nasıl “karıştığının” önemli bir örneğinin İran Halkın Mücahitleri Örgütü’ne (kısaca Mücahitler) bakıldığında açıkça görülebileceğini belirtti. Dünyanın çeşitli yerlerindeki dini örgütlenmelerden de kısaca bahseden Hardt, bu bölümden sonra tebessüm ederek “Hâlâ en derinden bir komünist” olduğunu belirtti.
“Yıkıcı Yetmişler”i yazmayı tamamladığında, geçtiğimiz ay (22 Eylül) kaybettiğimiz Marksist teorisyen Fredric Jameson’a okuttuğunu söyleyen Hardt, Jameson’ın kendisine “Michael, çok güzel yazmışsın; fakat biz kaybettik,” dediğini aktardı.
Jameson’ın kitapla ilgili yorumunun kendisi için şaşırtıcı olmadığını söyleyen Hardt, başarısızlık ve yenilginin birbirinden ayrılması gerektiğini ve devrimci hareketlerin tarihinde “zaten” yenilgilerin büyük bir yer kapladığını belirtti.
Yenilgilere rağmen bu hareketlerin arkalarında bir “platform” bıraktıklarını söyleyen düşünür, karamsarlığa kapılmadan mücadele etmenin önemini vurgulayarak aslolanın devrimci arzunun cüretini yeniden ele geçirmek olduğunu söyledi.
Etkinlik, izleyicilerin soruları ve Hardt’ın cevaplarının ardından son buldu. (TY)
Michael Hardt hakkında
ABD’li komünist düşünür ve edebiyat teorisyeni.
En çok İtalyan Marksist düşünür Antonio Negri ile birlikte yazdığı "İmparatorluk" (Empire) adlı kitapla tanınır. Hardt’ın çalışmaları genellikle postmodern siyasi düşünce, küreselleşme, emperyalizm, komünizm ve toplumsal hareketler üzerine yoğunlaşır.
Düşünür, çağdaş dünyadaki güç dinamiklerini analiz ederken, kapitalist sistemin yapısal sorunlarına ve yeni direniş biçimlerine dair teoriler geliştirir.
Siyaset felsefesi ve edebiyat kuramı üzerine çalışmalar yapan düşünür, hâlâ Duke Üniversitesi’nde edebiyat profesörü.
1960, Bethesda, Maryland doğumlu.