Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) konvoyuna İzmir'de saldırılmasını değerlendiren Ege Üniversitesi'nden Doç. Dr. Tanju Tosun, "İzmir'de son dönemde hükümetin 'demokratik açılım' dediği sürece bir tepki var. Bu daha çok Cumhuriyet Halk Partisi'ne yakın Kemalist/ulusalcı kesimden geliyor. Ama dünkü olayları Milliyetçi Hareket Partililerin (MHP) hareketlendirdiği görülüyor" diye konuşuyor.
Tosun, olayların MHP İzmir İl Başkanı Musavat Dervişoğlu'nun uyarılarına karşın yaşanmasına dikkat çekiyor:
"Başta CHP ve MHP olmak üzere, bütün siyasi aktörlerin söylemlerini yumuşatması gerekiyor. Yoksa durum kontrol edemeyecekleri noktaya gidebilir. Parti liderleri ne kadar 'Sokağa çıkmayın, olaylara karışmayın' dese de, sert, keskin söylemleri kitleleri harekete geçiriyor. Bu partiler, Kürt sorununa daha sağlıklı, aklın ve bilimin gerektirdiği biçimde yaklaşmalılar. Söylemlerinde popülizme, oy avcılığına yer olmaması gerekiyor."
"Toplumda sıcak temas potansiyelinin arttığını gösteriyor"
Tosun, diğer illerde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kontrol edebildiği bir kitle varken, "ortalama İzmirli" profilinin kendini AKP'ye karşı, ulusalcı/Kemalist çizgide tanımladığını, ama ihtilafın tolere edilebilir olduğunu, şiddete dönüşmediğini söylüyor ve ekliyor:
"Saldırının İzmir gibi büyük bir kentte gerçekleşmesi, aslında tehlike sinyali. İzmir, potansiyel olarak, kültürlerin uyumunun yaşandığı bir kent. İzmir'de bu yaşanabiliyorsa, diğer illerde kontrol edilemeyen noktaya gidebilir. Küçük gruplardan büyük gruplara doğru genişleyen, karşılıklı sıcak temas potansiyelinin arttığını gösteriyor. CHP ve MHP'nin, insanların hangi duyguyla bir konvoya taşla saldırdığını iyi analiz etmesi gerek. Yoksa, bunun maliyeti yüksek olur. Bir arada yaşamaya tahammül edememe, yok etme eğilimine dönüşebilir. Burada CHP ve MHP'ye çok ciddi sorumluluk düşüyor. Bu dili bir kenara bırakmalılar." (TK)